TBMM’nin kuruluşundan iki gün önce Mustafa Kemal Paşa bütün vilayetlere kaza ve nahiyelere gönderdiği telgrafta şöyle diyordu:
"Allah’ın lütfuyla Nisan’ın 23' üncü Cuma günü, cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır."
"Vatanın istiklâli, yüce Hilâfet ve Saltanat makamının kurtarılması gibi en önemli ve hayati görevleri yapacak olan Büyük Millet Meclisi'nin açılış gününü cumaya rastlatmakla, o günün kutsallığından yararlanılacak ve bütün sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Veli Cami-i Şerifinde cuma namazı kılınarak Kuran’ın ve namazın nurlarından da feyiz alınacaktır. Namazdan sonra, Sakal-ı Şerif ve Sancak-ı Şerif alınarak Meclisin toplanacağı yere gidilecektir. Meclise girmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir. Bu merasimde Cami-i Şerif’ten başlayarak Meclis binasına kadar Kolordu Komutanlığı'nca askerî birliklerle özel tören düzeni alınacaktır."
"Açılış gününün kutsallığını belirtmek için bugünden başlayarak vilâyet merkezinde, Vali Beyefendi Hazretleri'nin düzenleyeceği şekilde, hatim indirilmeye ve Buhari-i Şerif okunmaya başlanacak ve Hatm-i Şerif’in son kısımları uğur getirsin diye cuma günü namazdan sonra Meclis'in toplanacağı yerin önünde tamamlanacaktır."
"Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde bu günden itibaren aynı şekilde Hatm-i Şerîfler indirilmesine ve Buhari-i Şerif okunmasına başlanarak, cuma günü ezandan önce minarelerde salâ verilecek, hutbe okunurken, Halifemiz, Padişahımız Efendimiz Hazretleri'nin mübarek adları anılırken, Padişah Efendimizin yüce varlıklarının, şanlı ülkesinin ve bütün tebaasının bir an önce kurtulmaları ve saadete kavuşmaları için ayrıca dua okunacak ve cuma namazının kılınmasından sonra da hatim tamamlanarak yüce Hilâfet ve Saltanat makamı ile bütün vatan topraklarının kurtuluşu için girişilen Millî Mücadele'nin önemini ve kutsallığını, milletin her bir ferdinin, kendi vekillerinden meydana gelmiş olan bu Büyük Millet Meclisi'nin vereceği vatani görevleri yapmaya mecbur olduğunu anlatan vaazlar verilecektir. Daha sonra, Halife ve Padişah'ımızın, din ve devletimizin vatan ve milletimizin kurtuluşu, selâmeti ve istiklâli için dua edilecektir. Bu dinî ve vatanî merasim yapıldıktan ve camilerden çıkıldıktan sonra, Osmanlı vilâyetlerinin her tarafında, hükümet konağına gelinerek Meclis'in açılmasından dolayı resmî tebrikler yapılacaktır. Her tarafta cuma namazından önce uygun şekilde Mevlid-i Şerif okunacaktır."
"Yüce Allah'tan tam bir başarıya ulaştırması niyaz olunur."
"Mustafa Kemal” (Nutuk Cilt 1)
Büyük Millet Meclisinin açılışı milli istiklal ve bütünlüğümüzü korumak için girişilen İstiklal harbinin ilk zaferi milli hâkimiyet olmuştur. 23 Nisan 1920’de Mustafa Kemal mebuslarla, askeri ve hükümet erkânı ile birlikte Cuma namazını Hacı bayram-ı Veli Cami-i şerifinde kılmış, Kur’an-ı Kerim ve Buhari-i Şerif hatmedilmiş, minarelerden salât-u selamlar getirilmiştir. Kesilen kurbanlarla Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk açılış adımını Mustafa Kemal atmış ve meclis balkonundan halka şu hitabede bulunmuştur:
“Milletin mümessilleri burada toplanacaktır. Büyük Millet Meclisi bugünden itibaren işe başlamaktadır. Cenab-ı Hak bu mübarek Cuma gününde Türk milletine layık olduğu zaferi, muhtaç bulunduğu istiklali bağışlayacaktır.” (Nutuk. Cilt 1)
Nutuk’ta geçen bu konuşmalar o dönemin sosyal yapısını gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Memleketi kurtarmak için halkın dini ve manevi duygularından istifade edenlerin iktidarı ele geçirdiklerinde bu değerlerle nasıl savaşıp yok ettikleri daha sonra çok açık bir şekilde görülmüştür. TBMM’nin açılışında hatmedilen Kur’an-ı Kerimler ve Buhari şeriflerin okunması ve bulundurulmasının nasıl yasaklandığı, çuvallara doldurulup bir merkezde toplanarak imha edildiği veya halkın bunları gizlemek için mezarlara, çukurlara gömdüğü bilinen gerçeklerdendir. O gün minarelerde okunan salat-u selamlar ve dinin temeli olan ezanlar daha sonra Türkçülük adına susturulmuş, Allahu Ekber nidaları yerine “Tanrı uludur! Tanrı uludur!” teraneleri çan seslerine karışmıştır.
Meclisin açılışında dua eden bu sarıklılara Fransız şapkası ve fötr şapka giydirilmiş, giymeyenler idam sehpalarında sallandırlmıştır.