11 Ocak 1997 tarihinde Başbakan verdiği bir iftar yemeğine kanaat önderlerini, Diyanet yetkililerini ve bazı din âlimlerini davet edince medyada bir kıyamet koptu. “İrtica Geliyor!”
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in direktifleriyle hükümetin ortağı DYP den bazı milletvekilleri partilerinden istifa ettirilerek Hüsamettin Cindoruk’un genel başkanı olduğu Demokratik Türkiye partisini kurdular.
30 Ocak gecesi Sincan Belediyesi’nin düzenlediği ve İran Büyükelçisi Ali Rıza Bugheri’nin de katıldığı Kudüs Gecesinde sahneye konulan "Cihat" oyununun manşetlere taşınması adeta bardağı taşıran son damla oldu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Siyasi Partiler Kanununa aykırı davrandığı için RP’yi uyardı. Başsavcı Vural Savaş Erbakan’ın ülkeyi iç savaşa sürüklediğini ileri sürdü.
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz "Türkiye kaosa gidiyor. Güç birliği yapmaya hazırız."açıklaması yaparak hükümetin yıkılması halinde yeni hükümetin sinyallerini veriyordu. Hüsamettin Cindoruk "RP düzeni silahla değiştirecek" diye beyanlar veriyordu.
Nihayet 28 Şubat günü ise, tam sekiz saat, kırk beş dakika süren, tarihi MGK toplantısı yapıldı. Toplantı sonunda on sekiz maddelik kararlar kamu oyuna ve hükümete bildirildi; laiklik konusunda yasaların uygulanması istendi.
Başbakan Erbakan beş gün direndi, bu kararları imzalamadı ve Bakanlar Kuruluna havale etmedi.
Bu arada kendisine çok büyük baskılar yapılıyordu. Refah partisi Aydın Milletvekili merhum Aydın Menderes:
“Başbakan ya bu kararları imzalamalı ya da istifa etmelidir.” Diyordu. Nihayet altıncı gün kararlara şerh koyarak bakanlar Kurulunda görüşmek üzere imzaladı.
Bakanlar kurulunda bu kararlar görüşülürken DYP cephesi bilhassa da Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller: “ya olacak, ya olacak!” diyerek kararlar lehinde oy kullandı.
Bunun üzerine MGK kararlarını uygulama komitesi kurularak ülke çapında irticacı avı başlatıldı.
“Komutanlarla uyum içindeyiz” diye açıklama yapan başbakana karşı Genel Kurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak Erbakan’ı ima ederek:
“TSK, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ilkelerine gönül vermeyenlerle uyum içinde olamaz.” diye açıklama yapmıştı.
16 Mayıs 1997 günü ANAP Genel Bşk. Mesut Yılmaz, DSP Genel Bşk. Bülent Ecevit, CHP Genel Bşk. Deniz Baykal ve DTP Gen. Bşk. Yard. İsmet Sezgin 18 Milletvekili ile beraber ortak bir gensoru önergesi vererek “Hükümetin Cumhuriyetin temel ilkelerini devamlı çiğnediği ve toplumu iç çatışmaların eşiğine getirdiğini ifade ettiler.
Genel Kurmay tüm birliklere bir emirle “Yeşil Sermaye” dediği KOMBASSAN, YİMPAŞ, İHLÂS, ASYA, ÜLKER, BEĞENDİK ve MÜSİAD’ın irticai faaliyetlere destek verdikleri, bu nedenle de bu kuruluşların ihalelere alınmaması belirtiliyordu. MÜSİAD üyesi iş adamları DGM Savcısı Nuh Mete Yükselin talimatıyla gözaltına alındı. Şirket evraklarına ve bankalardaki hesaplarına el konuldu.
TÜSİAD, KESK, TİSK, TÜRK METAL-SEN MGK kararlarına tam destek verdiklerini açıklamışlardır.
Bu arada bazı Üniversite Rektörleri[1] ve Belediye Başkanları[2] görevden alındı
267 milyar dolar kayboldu. Bankalar boşaltıldı. Erbakan’ın kayıp bir milyarının peşine düşüldü.
28 Şubat’ın Amacı Ne İdi
Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan 28 Şubat darbesinin amaçlarını şu şekilde sıralamıştır:
İmam-hatip Okullarına olan ilgiyi azaltmak, Kur’an Kurslarına olan ilgiyi en aza indirmek, Tarikat faaliyetlerine son vermek, vakıf ve yurtları kapatmak, Kıyafet kanunu uygulamak, başörtüsünü yasaklamak, cami yapımını önlemek, Anadolu sermayesinin gelişmesini durdurmak, refah Partisinin yükselişini önlemek ve Refah-yol hükümetini düşürmek…
Refahyol Hükümetinin istifası
Refahyol hükümetinin kuruluş protokolüne göre Erbakan ve Çiller birer yıl süre ile münavebeli başbakanlık yapacaklardı. Bir yıl dolunca Çiller’in ısrarı üzerine Erbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, Tansu Çiller’e başbakanlık görevi vermesi, için istifasını sundu. Ancak Demirel hükümet kurma görevini Çiller’e değil DSP genel başkanı Bülent Ecevit’e verdi. Böylece 11 ay süren Refahyol hükümetinin yerine DSP, MHP ve ANAP koalisyonu ile ANASOL-M hükümeti kurulmuş oldu.
Bu arada Demirel’in lobisi boş durmadı DYP içindeki 50 kadar Milletvekili partilerinden istifa ettirilerek hükümete güvenoyu verildi.
DEVAM EDECEK