Adeviyye Katliamıyla Ak Parti’ye Mesaj Verildi

Abone Ol

             Batı dünyası, Erdoğan ve ekibini rahmetli Erbakan’dan koparmak için büyük mücadeleler verdi.

            Dünyayı dizayn etmenin gayreti içinde olan derin ulusal odaklar, şunu düşünüyordu: “Erbakan’ın başında bulunduğu Milli Görüş camiası iktidara gelir ve muktedir olursa, İsrail’in geleceğine yönelik olumsuz durumlar vuku bulur.”
            Siyonist odaklı politikaların yaygınlaşması ve Arz-ı Mev’ud projesinin adım adım uygulanması bakımından İsrail’in yaşatılması gerektiğine inan emperyalist Batı, ne yapıp edip Erdoğan’ı Milli Görüş’ten kopartarak, Erbakan öncülüğündeki hareketi güçsüzleştirmenin senaryosunu çizmeye koyuldu.
            Senaryo gereği, Refah Partisi’nin iktidar olduğu dönemde toplumun dini hassasiyetini kullandılar, tencerelerin meydanlarda yuvarlanmasına, mum söndü oyunlarının sergilenmesine zemin hazırladılar. Bastonlu-cübbeli kitleleri meydanlara sürdüler, yetkili ve etiketli zatları kullandılar ve en nihayetinde bazı omuzu kabarıkları Sincan sokaklarında tank yürütmeye razı ettiler, bu vesileyle o meşhur 28 Şubat’ı gerçekleştirmiş oldular.
            Bununla da yetinmeyip Milli Görüş’ün önce Refah, daha sonra Fazilet partilerini kapattırdılar, en nihayetinde Erdoğan’a; “Bu camiadan sana hayır gelmez, bunlardan ayrılır yepyeni bir siyasal hareketle yola koyulursan sana iktidarın bütün kapıları açılır” dediler.
            Her türlü hile ve desiselerle çeşitli yaygaralar kopartarak Erdoğan ve ekibini Milli Görüş camiasından kopartıp emellerine ulaşmış oldular.  
            Zira onlar her şeye rağmen bir şeyi hesap edemediler: Bir insan her ne kadar gömlek değiştirmiş gibi görünüyor olsa bile, evveliyatından ayrılması mümkün değil. Temelde nasıl yetişmişse ilelebet o şekilde devam eder. Başbakan Erdoğan’dan bunu çok iyi gördük ve onlar işin burasını düşünemediler.
            Erdoğan, ilk dönemlerde Milli Görüş camiasıyla ters düşmüş gibi hareket etti, lakin son zamanlardaki söylem ve eylemlerini dikkatle izlediğimizde görüyoruz ki; Erbakan hocanın çizmiş olduğu yola doğru hızlı bir şekilde yönelmiş…
            Emperyalist ve Siyonist dünya bunun farkına vardı, ancak bu arada Tunus’ta çakılan en ufak bir kıvılcımla birlikte Arap Baharı ateşi alevlenmeye başladı. Bu ateş bir şekilde Mısır’a da yansıdı ve bugünkü durum ayan beyan ortada…
            Batı dünyası, şimdi bir yandan projelerini altüst eden ve gün geçtikçe bölgesel anlamda önemli bir güç sağlayan Erdoğan’ı iktidardan düşürmenin yollarını arıyor, bir diğer yandan Arap Baharı’nı lehine çevirmenin gayreti içinde…
            Ak Parti’ye yönelik yapılan kapatma girişimleri, bir gece yarısı partiye yönelen silahların namluları ve son zamanlarda gerçekleştirilmiş olan Gezi eylemleri Başbakan Erdoğan’ı yıkmanın en açık delillerinden sadece bir kaçı…
            Şimdi Erdoğan’ı yıkmanın zor olduğunu anlayan malum odaklar, Mısır’daki uşaklarının eliyle İhvan’a yönelik katliama giriştiler. Demokrasiyi elinin tersiyle iterek darbeci zihniyeti iş başına getirttiler.
            Belki “Mısır’daki katliamla Türkiye’nin ne alakası var” denilebilir, lakin durum öyle göründüğü gibi masumane değil:
            Dikkat edilirse, en son Rabiatul Adeviyye ve Nahda’da yapılan katliamların tarihi 14 Haziran. Bundan 12 yıl önce Ak Parti de 14 Haziran günü kurulmuştu.
            Yani katliam tarihi bilinçli bir şekilde belirlenmiş ve bu vesileyle Ak Parti’ye gerekli mesajlar verilmeye çalışılmıştır. Bunun başka izahı mümkün değil.
            Selam sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
 
                                                                                                    Bilal KARADAĞ
                                                                                              bkaratag02@hotmail.com