Aile yapısının toplumun temel direği olduğunu vurgulayan Haliloğlu, müftülük olarak yaptıkları çalışmalarla ailelerin güçlü kalmasına katkı sağlamayı hedeflediklerini belirtti.

Müftü Haliloğlu, “Aile en kadim müessesedir. İnsanlık tarihinde en eski kurum olan aile, toplumsal yapının çekirdeğini oluşturur. Elhamdülillah Türk-İslam kültüründe aile yapımız sağlam bir temele dayanıyordu. Ancak ekonomik ve sosyal değişimler, teknolojinin hızla ilerlemesi gibi birçok faktör aile yapısında yıpranmalara yol açtı,” diyerek, depremin yarattığı psikolojik yükün de aile ilişkilerinde zorluklara sebep olduğunu belirtti.

Başkan Tutdere Japonya’da: 'İşbirliği ve dayanışmanın devamını diliyoruz' Başkan Tutdere Japonya’da: 'İşbirliği ve dayanışmanın devamını diliyoruz'

“Aile Yapısında Yıpranma Bir Gerçek”

Aile ve toplum ilişkileri üzerinde son yıllarda gözlenen değişimlerin etkisini detaylı olarak aktaran Müftü Haliloğlu, artan boşanma oranlarının, evlilik yaşının ileriye taşınmasının, aile içi şiddet ve intihar vakalarının toplumun yaşadığı dönüşümü gözler önüne serdiğini ifade etti. Dr. Haliloğlu, “Diyanet İşleri Başkanlığımız toplumda doğru bir dini anlayışın yerleşmesi için ailenin sağlam temeller üzerine oturması gerektiğini düşünüyor. Bu nedenle vaazlarımızda, hutbelerimizde, sohbetlerimizde aileyi merkeze alarak çalışmalar yürütüyoruz. Aile Dini Rehberlik Merkezi gibi kurumlarımız, aile kurulumunu desteklemeyi ve sağlıklı ailelerin devamını sağlamayı hedefliyor,” dedi.

Aile Dini Rehberlik Merkezi Deprem Sonrası Faaliyetlerine Devam Ediyor

Haliloğlu, Adıyaman’daki aile dini rehberlik merkezinin deprem sonrası geçici bir mekanda hizmet vermeye başladığını, konteyner kentlerde yaşayan ailelerle bir araya gelerek onların sorunlarını dinlediklerini ve psikolojik destek sunduklarını ifade etti. “Deprem sonrası Adıyaman’da bazı yapılar zarar gördü ve aile dini rehberlik merkezimiz geçici bir binaya taşındı. Ancak hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Ekiplerimiz her hafta konteyner kentlerdeki camilerde sohbet programları düzenliyor, ihtiyaç sahibi aileleri ziyaret ederek onların moral ve manevi destek almalarına katkı sağlıyor,” diyerek, bu sürecin önemini vurguladı.

“Baba Okulu ve Aile Sohbetleri ile Aile Bağlarını Güçlendiriyoruz”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye genelinde yürüttüğü baba okulu projesine de değinen Haliloğlu, bu projeyi Adıyaman’da da aktif hale getirdiklerini belirtti. Haliloğlu, “Baba okulu projesi, aile içi ilişkilerde babaların daha bilinçli olmasını sağlamak, sorumluluklarını yerine getirmelerine destek vermek amacıyla başlatıldı. Deprem sonrasında özellikle konteyner kentlerde bu tür faaliyetlerimizi artırarak, ailelerin dayanıklılığını güçlendirmeyi hedefliyoruz. Zor koşullarda küçük metrekarelere sıkışmış yaşam alanlarında ailelerin sağlıklı ilişkiler sürdürebilmesi adına manevi destek sunmaya çalışıyoruz,” dedi.

Deprem Sonrası Psikolojik Destek ve Uyuşturucuyla Mücadele

Müftü Haliloğlu, depremin yol açtığı kayıplar ve maddi zararların halk üzerinde büyük bir travmaya sebep olduğunu, bunun da aile içi şiddet ve uyuşturucu kullanımına yol açan unsurlardan biri olduğunu ifade etti. Haliloğlu, “Adıyaman’da evini, işini, yakınını kaybeden pek çok insanımız var. Bu durum, bazı aile bireylerinde ciddi psikolojik sıkıntılara yol açtı. Erkeklerin kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti artmaya başladı. Bu konularda ilgili birimlerle iş birliği içerisinde hareket ederek şiddetin ve uyuşturucunun önlenmesi için rehberlik yapıyoruz,” diyerek topluma verdikleri desteğin önemini vurguladı.

“Aile, Çocuk ve Gençlik Üzerine Çalışmalarımız Sürekli Devam Ediyor”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aile, çocuk ve gençlik üzerine odaklandığını belirten Haliloğlu, “Deprem sonrası bu üç ana konuda destek vermeye çalışıyoruz. İnsanların yaşadıkları zor şartlar ve kayıpları göz önünde bulundurarak, camilerdeki sohbetlerden, birebir görüşmelere kadar toplumun yanında olmaya devam edeceğiz,” dedi.

Manevi Destek ve Ruh-Beden Dengesi Üzerine Tavsiyeler

Manevi destekle birlikte ruh ve beden dengesinin sağlanması gerektiğini söyleyen Haliloğlu, “Dinimiz bireylere ruh ve beden sağlığına aynı anda önem vermeyi öğütler. İbadet etmek, paylaşmak, sabretmek, aile bağlarını güçlendirerek sıkıntılara karşı birlikte mücadele etmek gibi kavramlar İslam’ın temel öğretilerindendir. Özellikle inancı güçlü, manevi anlamda kendini geliştiren bireylerin psikolojik sıkıntılara karşı daha dirençli olduğunu görüyoruz,” diyerek bu süreçte yapılan manevi destek çalışmalarının bireylere fayda sağladığını belirtti.

“Tüm Toplum Olarak Aile Yapısını Korumak İçin Çalışmalıyız”

Müftü Haliloğlu, aile yapısının korunmasının yalnızca Diyanet İşleri Başkanlığı ya da Aile Bakanlığı gibi kurumların görevi olmadığını, tüm toplumun bu konuda sorumluluk alması gerektiğini belirtti. Haliloğlu, “Aile içi huzuru sağlamak için önce her bireyin kendine dönerek, ‘Ben nerede eksik yapıyorum, nasıl daha iyi bir insan ve aile üyesi olabilirim?’ diye sorması gerekir. Hepimiz üzerimize düşen görevleri yerine getirirsek, toplum olarak daha sağlam bir aile yapısına sahip olabiliriz,” diyerek toplumsal dayanışmanın önemine vurgu yaptı.

Dr. Mevlüt Haliloğlu, “Depremin yarattığı derin yaraları sarmak, aile bağlarını güçlendirmek ve toplumumuzun sağlıklı bir geleceğe yürümesini sağlamak için Diyanet İşleri Başkanlığı olarak üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz,” sözleriyle açıklamasını tamamladı.

Kaynak : PHA

Kaynak: rss