AİLEDE TEK ÇOCUK SENDROMU

Abone Ol

Modern aile düzeninde tek çocuklu aile sayısı giderek artmaktadır. Bunda ailenin birtakım kaygılarının rolü büyüktür. Bu kaygıların başında çocuklarla yeterince ilgilenememe, onları yeterli ve dengeli besleyememe, eğitimlerine yeterince odaklanamama ve gelecekleri ile ilgili kaygılar gelmektedir. Özellikle eşlerin her ikisinin de çalışması bu kaygıları daha da artırmaktadır.

 Ailede çocuk tek olunca anne ve babanın çocuğun sevilmesi, korunması, beslenmesi, gelişimi, eğitimi konusunda kaygıları daha da artmaktadır. Tek çocuklu aileler çocukları üzerinde son derece titizlik gösterip çocuklarının fiziksel, sosyal ve ruhsal açıdan gelişimlerini, farkına varmadan, engellemeye çalışabilmektedirler.

Bu tür aileler çocukla ilgili kararların birkısmını çocuğa aldırır ve çocuklarının her istediğini karşılamaya çalışırlar. Bu davranışlar çocuğun yetişmesinde, eğitim ve terbiyesinde problem yaşamasına sebep olabilmektedir.

Devamlı olarak anne ve babasıyla kalan çocuk onlara bağımlı olarak yetişeceğinden kendine güveni olmaz ve başka ortamlarda da kendine güvenemez. Anne ve babaya bağımlı kalan çocukta yetersizlik duyguları gelişir ve her ortamda ayrıcalıklı olmak ister.

Bu çocuklar eleştiriye tahammül edemezler, okulda, sosyal ortamlarda ve iş hayatlarında uyumsuz olurlar.

Bu hususta aileye düşen görev çocuğun yaşına uygun şekilde davranılması, isteklerine sınırlar konması ve hayatta her istediğine sahip olmanın imkânsız olduğunun benimsetilmesidir.  

Önemli olan tek çocuğun diğer çocuklar gibi problemsiz eğitilmesi ve yetiştirilmesidir. Ailede tek çocuğun problemli olarak yetişmesinin sebebi çocuğun kendisi değil, anne ve babanın çocuğu yetiştirirken kusurlu davranmalarıdır.

Tek çocuklu aileler, çocuklarını yetiştirirken ve eğitirken şu hususlara dikkat etmelidirler:

  1. Üç yaşına gelinceye kadar çocuk, annesine son derece muhtaç olduğu için anne ile çocuğun birlikteliği çok önemlidir.
  2. Ona tek çocuk olarak değil, çocuk olarak bakılmalı ve öyle yetiştirilmelidir.
  3. Üç yaşından itibaren bir yuvaya veya okul öncesi eğitim kurumuna verilerek buralardaki diğer çocuklarla ve yaşıtlarıyla zaman geçirmesi, onlarla beraber oyun ve etkinliklere katılması ve sosyalleşmesi sağlanmalıdır.
  4. Devamlı yetişkinlerle zaman geçiren çocuklar yaşlarına uygun sosyal ihtiyaçlarını karşılayamayacaklarından akraba ve komşuların çocuklarıyla bir araya getirilerek birlikte zaman geçirmeleri ve oyun oynamaları için fırsatlar oluşturulmalıdır. Böylece çocuklar kurallara uyma, paylaşma, sırasını bekleme, hakkına razı olma konularında eğitilmiş olacak ve tecrübe kazanacaktır.
  5. Anne ve baba, tek olan çocuklarına daha fazla zaman ayırabildiklerinden bunu fırsata çevirerek bu zamanlarını iyi planlamalı ve çocuğun sosyal ve ruhsal yönden iyi yetişmelerine önem vermelidirler.
  6. Çocuğun yaşına uygun kurallar konmalı ve bu kurallar kararlı bir şekilde uygulanmalıdır.
  7. Çok çocuklu ailelerde olduğu gibi tek çocuklu aileler de disiplin, mükâfat ve ceza konusunda işbirliği içinde olmalı ve söz birliği ederek ortak kararlar almalıdırlar. Anne ve babadan biri kuralcı, diğeri koruyucu rolüne girmemelidirler.
  8.  Çocuğun her istediği yerine getirilmemeli, çocuk benmerkezci olarak yetiştirilmemeli, ilgi merkezi olduğu fark ettirilmeden yetiştirilmeli ve böylece sosyalleşmesine fırsat ve imkân verilmelidir.   
  9. Çocuğun kendi kendine giyinmesi, yemeğini kendi yemesi, kendi temizliğini yapması, yatağını, masasını, kitaplarını ve oyuncaklarını toplamasına fırsat verilerek yetiştirilmelidir.
  10. Çocuğa bazı sorumluluklar verilerek hayata hazırlanması ve bağımlı olmadan yaşaması için tedbirler alınmalıdır.
  11. Evde her isteği karşılanan çocuk okulda, çevresinde, sosyal ortamlarda ve yetişip iş sahibi olduktan sonra işte aynı ilgiyi göremeyecek ve hayal kırıklığına uğrayacaktır. İstekleri yerine getirilmeyince uyumsuz olacak, çevre ile iyi ilişkiler kurmada zorlanacak, sosyal ortamlarda kabul görmeyecektir. Ailenin bu hususları öngörerek çocuğunu yetiştirmesi gerekir.
  12. Ondan yapabileceğinin üstünde şeyler yapması istenmemeli, mükemmel biri olması değil, normal biri olması beklenmelidir.