Yetmişine merdiven dayayan PELİNSU HANIM daha uzun yaşayabilmek için, yaşam tarzını tamamen değiştirmeye karar verir. Sıkı bir diyete başlar, koşar, yüzer ve güneşlenir. Üç ay içinde on kilo verir. Göbeği on santim daralırken göğüs kafesi beş santim genişler. İyice dinçleşen ve bronzlaşan PELİNSU HANIM başarısını yepyeni bir saç modeliyle taçlandırmaya karar verir. Yeni saç modeliyle kuaförden çıkıp karşıdan karşıya geçerken bir seçim otobüsünün altında kalır. Son nefesini verirken, “Tanrım” diye haykırır: Nasıl yapabildin bunu bana?
Azrailden yanıt gelir: Valla kusura bakma PELİNSU, tanıyamadım seni!
Seçim sonuçlarını konuşmak ve partinin durumunu değerlendirmek için, akp Kızılcahamam da toplandı. Fabrika ayarlarımıza dönmemiz gerekiyor diye yorumladı seçimleri. Tepeden yaklaşımın, her şeyin en doğrusunu ben bilirim yaklaşımının bir başka versiyonu aslında! Gelinen noktadan geriye gidip, daha önce takılan maskeyi hala halkın görmeyeceğini zanneden siyasi anlayış, fabrika ayarlarına dönmek değil, siyasi ali Cengiz oyunudur. Şans ve sınırsız güç verildiğinde neler yapacağını uygulama ve söylemleri ile kanıtlayanları halk görünce, artık geriye gidişin önüne geçmek zordur. Ne yaparsan yap, fabrika ayarlarına dönsen dahi önceki halin akıllarda silinmez virüs gibi kalacaktır. Sonraki halin, önceki halini alt etmiştir de farkında değilsin! PELİNSU HANIM gibi makyaj yaparsın belki, ama realitenin yerini, asla kendini kandırmaların almayacağını bilmen şart!
Şimdi AKP’nin Kızılcahamam kampına göz atmakta fayda var. Kürsüye çıkan HUKUK BEY, EKONOMİ BEY ve EĞİYİM BEY’in konuşmaları dikkate değer!
HUKUK BEY
Sevgili iktidar sahipleri!
Bu yıl beni hakikaten çok yıprattınız. Öyle işler yaptınız ki, kendimi kişiye özel hissettim. Bazen kendime zengin sevgili yaptım. Kurunun yanındaki yaşa hiç acımadım. Söz konusu iktidarın çıkarıysa, teferruatlara bile bakmadım. Adalet terazim o kadar çok oynadı ki, yeri geldi kibirle coşup halay çektim. O kadar hızlı aktım ki yola bakmadan atladım. Vicdanların altında kaldım. Hz Ömer’in adaleti geldi aklıma. Gözlerim doldu ama önümü iliklemekten vazgeçmedim. Bazen üzülmüyor değilim. Gelişmiş bir ülkenin hukuk vatandaşı olsaydım, yapılan olan millet bahçelerinde KEK gibi zaman geçirecektim! Benim normalde herkese eşit mesafede olmam gerekirken, geldiğimiz noktada bazen aynadan kendi yüzüme tüküresim geliyor. Kararlarım canımı çok sıktı bu dönemde, umarım bu toplantı yaralarımı sarmama yardımcı olur. Hepinizi anayasamızın, yani benim üzerime ettiğiniz yemini hatırlamanızı diliyor en eşit, kalbi değil akli duygularla selamlıyorum. Adım hukuk lütfen beni daha da guguk haline getirmeyin. Ben GUGUK olup uçarsam her şey biter !
EKONOMİ BEY
Sevgili arkadaşlar! İnanın kürsüye çıkacak takatim yok. Bir tek asgari ücretli kardeşlerim halimi anladı. Kötüyüm diyorum, siz maşallah çok iyi görünüyorsun diyorsunuz. Yahu ben kanserim bitmiş tükenmiş durumdayım. Sırf hava olsun diye yatırım adı altında beynime giden atar damarlarıma LİMAK çimento döktünüz. Dolar karşısında yemediğim yumruk kalmadı. Neremi korumaya çalışsam orama vuruyorlar. Kafamda kırmadık patates bırakmadılar. Geçen bakan çıktı reçetemi okudu. Şöyle iyiymişim, böyle iyiymişim! En çok zoruma giden de kötüyüm diye numara yapıyormuşum! Ben eskiden kafama anayasa kitapçığı yemiş adamım ben kendimi bilmiyor muyum! Enflasyon rakamları mermi gibi yağıyor cebimdeki meteliklerin üstüne. Her tarafım delik deşik. PELİNSU HANIM gibi her yerime makyaj yaptım yine tanıdılar beni! Geçen gelişmemiş ülke ekonomi beyleri ile koyteyl de Ejder aromalı smothine içiyoruz hesabı bana kilitleyecekler diye ödüm koptu. Hastayım, öksürürken ciğerimden ses geliyor diyorum, ameliyat lazım diyorum aspirin verip, iyisin diyorlar. Sırtıma vurdu geçen bakanlardan biri. Heyt aslanım be taş gibisin maşallah diyor! Yanağımdaki çiziklere bakıp nasıl da teğet geçmiş diyor. Allahım sen dolar karşısındaki gücüme mukayyet ol! Gittikçe eridiğimin farkındayım. Cebinizdeki son kuruşları da enflasyona yedireceğimden dolayı hepinizden özür diliyorum. Patatesle kalın, soğana emanet olunuz.
EĞİTİM BEY
Efendim eğitim bey aramızda olamayacaklar. Kendisini uzun zamandan beri boğuştuğu hastalığından dolayı kaybettik. Diriltmek için kalbine beynine damarlarına en olmadık müdaheleler yapılmasına rağmen maalesef kurtaramadık. Gelenin kendi reçetesini sunduğu sisteme beton döküp komple kapattık. Eğitim bey ölmeden önce bıraktığı notta şunu iletmemizi istedi bizden:
Hiç birinizi unutmayacağım. Yanlış iğne yaptınız zehirlediniz. Ben iyileşirsem siyasetçiler rahat etmeyecekti biliyorum bunu. Ölmem için elinizden geleni yaptınız. En çok seviyemin yükselmesinden korktu iktidarlar! Ben yükseldikçe yutturmak zor olacaktı. Öldüm işte kurtuldunuz ne mutlu size!
Eğitim beyin bu güzel dileklerinden dolayı kendisine teşekkür ediyoruz. Kızılcahamam kampımız burda sona ermiştir. Her şey yolunda çok şükür. Hepimiz zayıfladık. Güneşlendik. Traş olduk maşallah parlıyoruz hepimiz. Ne kadar değiştik değil mi efendim! Hadi Meclis lokantasına gidip erik suyunda bekletilmiş dana karpaçyo yiyelim! Yalnız siyaseti bizden karşı tarafa halka geçirirken dikkat edelim. Kendimizi önce biz tanıyalım İnşallah sonumuz PELİNSU HANIM’a dönmez! Hahaha!!!
DİPNOT:
Holmes,Watson'la birlikte kamp yapmaktadır. gecenin geç bir saatinde Holmes uyanır ve Dr. Watson'u dürter.
"Watson," der. "göğe bak ve bana ne gördüğünü söyle."
"Milyonlarca yıldız görüyorum, Holmes," der watson.
"Peki, bundan ne sonuca varıyorsun, watson?"
Watson biraz düşünür, sonunda, "şey," der, "astronomik açıdan milyarlarca gezegen bulunduğu sonucuna varıyorum. Astrolojik açıdan satürn'ün aslan burcuna girdiğini görüyorum. Zamansal açıdan saatin yaklaşık üçü çeyrek geçtiğini kestirebiliyorum. Meteorolojik açıdan yarının harika geçeceğini düşünüyorum. Teolojik açıdansa tanrının her şeye gücünün yettiğini ve bizim minnacık olduğumuzu çıkarabiliyorum.
-E peki sen ne sonuca vardın, Holmes?"
-"Birisi çadırımızı çalmış, dostum."
-"Birisi çadırımızı çalmış, dostum."
Kızılcahamam kampında umarım sadece yıldızlar anlatılmıyordur.