Ülkem insanı yoksullukla, işsizlikle mücadele ederken, saha çalışmalarında sıkça duyduğum, söyleşi yaptığım gençlerin, çiftçinin, işçinin, memurun, esnafın umutsuzluğu giderek yükseliyor. Gençlerimiz Üniversite bitirmiş ama işsiz. Diğer taraftan işi olan ama kendini güvende hissetmeyen sağlıkçılarımız, doktorlarımız akın akın dış ülkelere gidiyor. Buna son zamanlarda mühendisleri de ekleyin!...
Çiftçi tarlasını ekemiyor, eken emeğinin karşılığını alamıyor. Sağlıklı beslenmek bir lüks oldu. Anneler bebelerine süt alamıyor . Bu sesleri ısrarla duymamazlıktan gelen AKP iktidarı yaklaşan Genel seçimler nedeniyle yeni çıkışlarla ya da vaatlerle seçmen kitlesini konsolide ediyor.
Dikkat edin son zamanlarda Suriyeli mültecileri konuşamıyoruz. Mülteci sorunu ciddi bir sorun olarak hala önümüzde duruyor.
Yoksulluk, yolsuzluk ve Yasaklarla mücadele etme vaadiyle gelen AKP iktidarı güvenirliğini yitirmiştir.
Hatırlatmak gerekir ki, 20 yıldır elindeki gücüne rağmen sorunları çözemeyen AKP iktidarı bir oldu bittiyle sansür yasasını çıkardı. Kamuoyu böylesine özgürlükleri kısıtlayan bir yasayı yeterince tartışmazken, şimdi Alevi vatandaşlarımıza ilgili bir çıkış yaptı. Şunu önce belirtmeliyim ki, bu sorun elbette çözülmelidir.
Geçmiş yıllarda yaptığı ,"Alevi Açılımı, Kürt Açılımı, Roman Açılımı ilk başta toplumda bir heyecan yaratmışsa da bir sonuca ulaşılmamıştır. Üstelik bu önemli sorunu çözme merciinde olanlar ; Cem Evi Cümbüş evi diyebilmiştir. Maraş mitiginde etnik kimlik üzerinden siyaset yaparak CHP lideri Sn. Kemal Kılıçdaroğlu Yuhatılmıştır. Bu konuyu hatırlatmadaki amaç yaraları deşmek değil, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminattır sözünü hatırlatmaktır.
Gelelelim asıl meseleye,
"Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde bir Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurarak meseleyi çözebileceğini düşünmek ne kadar gerçekçi ?...
Cemevlerinin kültür merkezi statüsünde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlanması cemevlerinin ibadethane olmadığı anlamına gelmektedir.
Aleviliğin, kültür ve turizm olgusu değil bir inanç biçimi olduğunu, Cemevlerinin sosyal tesis değil ibadethane olduğunu bir türlü anlayamadılar. Oy kazanmak için aleviler üzerinden algı yapılıyor, hala Aleviliği bir inanç olarak görmüyorlar.
Alevi toplumunun uzun yıllardan beri sürdürdüğü temel haklar ve eşı̇t vatandaşlık hakları talepleri 2005 yılında başlayan bir hukuksal süreçte iç hukuk yolları tüketildikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AHİM) taşındı. 2008- 2016 yılları arasında karara bağlanan dört dava, cem evleri yasal statüsü ilgili olumlu bulundu. Yani AHİM kararlarına rağmen sorun çözülmedi.
Cemevleri'nin ibadethane olup olmadığına sayın Cumhurbaşkanı değil, aleviler karar verir. Aleviler Cemevleri'ni ibadethane olarak tanımlıyorsa, devletin yapması gereken kültür bakanlığına bağlayıp inancı yok saymak değil, Cemevleri'ne ibadethane kapsamında yasal statü vermektir.
20 yıldır Alevilerin taleplerini yerine getirmeyen görmezden gelenler seçim yaklaşırken,
Aleviler Türkiye'nin güvencesidir diyor!...
Kaldı ki, geçmişte bir sonuca varmayan açılım Hükümetin bu konudaki çalışmalarını samimi bulmayan çoğu Alevi temsilcilerine göre, AKP hükümeti aslında "kendi Alevisini yaratmaya çalışıyor."
Alevi Canlarımızın tavrı net: "Eşit yurttaşlık istiyoruz" Aleviler, bu memlekette ne farklı bir etnik unsur, ne de azınlıktır. Onlar Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüz akıdır.
Alevilerin talepleri; demokratik ve laik bir Cumhuriyet talebidir. Alevi kurumlarının açıkladığı eşit yurttaşlık talepleri yalnızca Aleviler için değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik ve laik bir Cumhuriyet olması açısından da olmazsa olmazdır.
Evet, bu sorunun çözümü bellidir.
AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları doğrultusunda Cemevlerimizin ibadethane sayılması. Anayasamızın 10. Maddesi yani eşitlik ilkesi hayata geçirilirse sorun da çözülür. Sadece Samimiyet önemlidir.
11.10.2022
Fatma Ulubey