www.besniekspres.com haber sitesinde gazeteci Hasan Emre’nin “Azim Şehrin Tanıkları” röportaj dizisinde, Emre’nin anlatımıyla, “ilerlemiş yaşına rağmen benim Atom Karınca diye nitelendirdiğim yılların Kızılay Başkanı, son günlerin Kamu Kurum ve Kuruluşlarını Destekleme Derneği Başkanı, eski terzilerden, kuyumculardan Anteplioğlu” Ali Erdoğan’la yapılan söyleşiyi okudum.
Atom Karınca diye, Adıyaman Üniversitesi’nin “eskimemiş” Rektörü Mustafa Gündüz ile Valimiz Mahmut Demirtaş’ın nitelendirildiğini bilirdim. “Yerinde duramayan, hızlı ve çok çalışkan insanlar” anlamındaki bu Atom Karınca’lara gazeteci Metin Harıkçı’nın da eklenmesi gerektiğini düşünürken röportajda Ali Erdoğan’ın da adını okuyunca “4 oldu” dedim.
Üççeyrek yüzyılı geride bırakmış Ali Erdoğan’ın İmam Hatip Okulu Yaptırma ve Yaşatma Derneği kuruculuğundan Kızılay Besni Şube Başkanlığına kadar Besni’de vesile olduğu değişimleri burada tekrar edecek değilim. Yalnızca yeri gelmişken bir hususa açıklık getireceğim: O da Ali Amca’nın halen Adıyaman’ın Sümerevleri Mahallesinde maliki olduğu arsalarıniktisabıyla milletvekili oğlu Mehmet Erdoğan’ın hiçbir ilgisinin olmadığı, hatta Mehmet Erdoğan’ın henüz 3-5 yaşındayken babası Ali Amca tarafından rahmetli Süleyman Hanbay’dan 1972 yılında satın alındığı…
Sümerevleri Mahallesi demişken bir konuya değinmekte yarar görüyorum. Bu mahallede cami, karkas halinde ağız ve diş sağlığı merkezi, taziye evi, okul kantini ve ilçe jandarma komutanlığı bahçe duvarını yapan, ayrıca bir ilçemizde 18 derslikli okul yapmaya başlayan din antetli hayırsever vatandaşın, “bu parayı nereden getirdiğinin” bazı sohbetlerde konu edildiğine rastlıyorum. Bunlara sormak gerekir: Birincisi, bu hayırsever büyüğümüz, kendisine gönüllü olarak hayır amaçlı tevdi edilen finansı, sahil kentlerinde villalar alarak şahsi ve dünyevi işlere harcasa kimin haberi olurdu? İkincisi, din antetli hayırseverlerin şimdiye kadar sadece cami yaptıklarına tanık olduk. Oysa cami dışında, birçok hayırseverin aksine hastane ve okul gibi devlet yatırımlarını yapmak ta amaç ediniliyorsa daha çok saygı duyulması gerekmez mi?
Adıyaman’a geldiğinde de sohbet etme fırsatı bulduğumuz mütevazı Ali Amca’yı gördükçe Adıyaman merkez ilçeden, arada sırada ziyaret ettiğim 90 yaşlarındaki emekli öğretmen Hacı Yılmaz Demirel, Adıyaman’daki ilk STK kurucularından Talat Tankut, yakında yüzüncü yaş gününü kutlamasını dilediğim Ömer Özsayın ile Nemrut Dağı’na teleferik konulması ile ilgili bilimsel çalışmalar yapan İzmir’de ikamet eden 73 yaşındaki Emekli Yrd. Doç.İhsan Köksal Alpaydın’ı hatırlarım. Valimiz Demirtaş’ın, her biri yaşayan tarih olan bu “ulu çınar”ları, babalar günü vesilesiyle de olsa ziyaret etmesi veya en azından aramasıyla elde edecekleri motivasyondan dolayı 5–6 yaş gençleşeceklerine inanıyorum. Çünkü bize Ali Amca’lar gerek…
Dikkatimi çeken diğer bir husus, emeklilerden okul veya inanç merkezi gibi mekânlar yapan veyahut kurduğu veya üyesi olduğu STK’larda Allah rızası için topluma hizmete devam eden büyüklerimizin daha geç yaşlandığı…
Yazımızı, HacıYılmaz Demirel’in okuduğu Şair Elibol’un, tamamını www.isildakkalem.com’dan da alabileceğiniz İhtiyarlık şiirinden bir dörtlük ile noktalayalım:
Yedek parçan olur iğne, şurup, hap, / Ne faydası var ki ne yaparsan yap, / İflas etmiş ciğer, yorulmuş bir kalp, / İhtiyarlık başa geldiği zaman.
TÜTÜN VE TUTDERE: Tütün Platformu Sözcüsü Avukat Abdurrahman Tutdere, 12 Haziran 2013 tarihli Adıyaman’da Olay Gazetesi ve www.celikhannet.com’da yayınlanan açıklamasında, milletvekillerine “seslerini duymadıklarından” sitem etmiş. Ülke olarak eksikliğinden söz ettiğimiz yapıcı muhalefetin ilimizdeki olumlu örneğini teşkil eden, aynı zamanda birlikte çalıştığımız Nemrut Dağı Milli Parkı Koruma Platformunun da gönüllü hukuk danışmanlığını Av. Said Kutlu ile birlikte yürüten Tutdere’ye “gönüllü” kulak verilmesinin gerekliliğine inanıyorum.
Mustafa Işıldak www.isildakkalem.com
0532-422 95 28 m.isildak02@gmail.com