Sağlık alanında baş döndürücü gelişmelerin olduğu bilinen bir gerçektir. Her geçen gün insanın daha kaliteli bir yaşam sürmesi adına; yeni tedavi yöntemleri bulunmakta ve ilaçlar üretilmektedir. Yine her an ve mekânda sağlığa yönelik çeşitli öneriler sunulmaktadır.
Hızlı değişen, gelişen bu sektörde ve insana yönelik, çok farklı söylemler olmaktadır. Böyle bir durumda, kime nasıl inanacağımıza karar veremiyoruz. Yazılı ve görsel medyada insanın gözünün içine baka baka, o kadar çok çözümler, önlemler konuşuluyor ki; hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğu, hangisinin gerekli, hangisinin gereksiz olduğunu bilemiyoruz. Âdeta çoğu kez sağlığımızla dalga geçercesine ilaçlar, bitkisel ürünler, sağlıksız mamullerin alınması konusunda, düşüncelerimize, beynimize, yüreğimize ipotek koyuyorlar.
“Denize düşen yılana sarılır” misali, adlarının önünde, çeşitli sıfatlar bulunan, bilgi, birikim ve tecrübe sahibi olduklarını iddia eden, kelli-felli adamlara/adamaları;
Seyretsen bir türlü, seyretmezsen bir türlü.
İnanırsan bir türlü, inanmazsan bir türlü.
Kullanırsan bir türlü, kullanmazsan bir türlü.
Teknolojinin gelişmesine paralel olarak sosyal medyada ve çeşitli iletişim cihazlarıyla yazılan, gönderilen mesajlarla insanların kafası bulandırılıyor.
Birinin söylediğini, bir diğeri yalanlayabilmektedir. Birinin doğru dediğine, bir diğeri yanlış diyebilmektedir. Hatta kendi aralarında hararetli tartışmalar olabilmektedir.
Günümüz şartlarında yoğun ve stresli iş ortamları, insanların sağlığını tehdit etmektedir. GDO’su değiştirilen ve yurt dışından ithal edilen birçok ürünün kullanılması sonucunda, insan sağlığını bozan, çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır.
Sağlığı bozulan, vücut bütünlüğü değişen insanlarda moral ve motivasyon olmadığından, istenilen seviyede verim alınamamaktadır. Sağlığı bozulan, belki de kullandığı çeşitli ürünler neticesinde hayal kırıklığı yaşanmasıyla doktorlar ve ilaçlara, elinde, avucunda ne varsa vermektedir. İnsanlar, hasta, yorgun, argın, kızgın, sitemkâr, tahammülsüz olabilmektedir.
Bugüne kadar farkında olmadan yediğimiz birçok bitki, sebze ve meyveyi, bugün ilaçlara alternatif ya da destekleyici yan ürün olarak bizlere kullandırtmaktadırlar.
Kullanılanlara ürünlere paralel olarak, yıllardır olmayan rahatsızlıklar bir an da hortlayıverdi. Eskiden böyle miydi? Elbette hayır Kış ortasında yaz ürünleri, yaz ortasında kış ürünlerini kullanır olduk. Nasıl olup olmadıklarına bakmaksızın hoyratça harcadığımızdan istenilmeyen sonuçlarla karşı karşıya kaldık. Bir de bizi buna yönlendirenleri düşündükçe; “işimiz Allah’a kaldı” demek doğru olsa gerek. GDO’su değiştirilen, çeşitli kimyasallarla desteklenen, yapay tatlandırıcılar, yapay renklendiriciler, yapay bilmem neler eklenerek, allanıp-pullanarak, cicili-bicili ve şaşalı ve cafcaflı olarak bizlere sunulmaya başlandı.
Peki sonuç? Elbette fiyasko. Tabiî olarak sağlıktan olma, vücudun kimyasının, doğal dengesinin bozulması…
Sonuç olarak istediğimiz; insanların sağlığıyla oynamamaları. Adlarının önünde ne sıfatları olursa olsun, insanların kafasını karıştıracak, sağlığını bozacak, ikilemde bırakacak, kararsızlık içerisinde depresif, agresif olarak psikoloji bozulmuş, stres içerisinde bırakacak söz ve söylemlerden uzak kalmalarıdır.
İşin ehli olanların devreye girerek, olması gereken söylemlerde bulunmaları gerekir. Yoksa kararsızlık içerisinde kim inanacağımıza karar veremeden; hem sağlığımızdan, hem maddiyattan oluruz, alimallah.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com