Babalarımızın nasihatleri her zaman için yol gösterici ve uyarıcı olmuştur. Yılların tecrübe ve birikiminin neticesi ile söylenmiş bu sözler, bizleri hata ve yanlıştan uzak tutma, tehlikelerden koruma ve adımlarımızı sağlam atmada işimize yarayacak, bize ışık tutacak ve ders almamız gereken yaşanmışlıklardır. Bu anlamda “Başkalarının hayatından ders alın. İnsan bütün hataları kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor” sözünü hep önemsemişimdir.
Babam yıllar önce rahmetli oldu. Keşke yaşasaydı da hep nasihat etseydi. Ama yok... Yaşımız kaç olursa olsun her zaman babalarımızın tecrübe ve bilgilerine muhtacız. Bu yüzden babası hayatta olan dostlarımdan ricam, lütfen babalarının kıymetini bilsinler... Allah ebediyete irtihal etmiş babalarımıza rahmet eylesin. Hayatta olanlara da sağlık ve selamet versin.
Geçen gün sosyal medya hesaplarımdan dostlarımdan “Babanızın unutamadığınız bir nasihatini yazar mısınız?” diye bir talepte bulundum. Aklıma gelmişti birden. Ve babaların evlatlarına ettiği nasihatleri merak etmiştim. Hem merakımdan hem de bu altın değerindeki nasihatlerden bizlerin de istifade etmesi amacıyla paylaştığım bu talebime değerli dostlarım karşılık vererek bir birinden değerli nasihatleri paylaştılar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu güzellikler sadece sosyal medyada kalmasın, gazete köşesinde de yer alsın diye düşündüm ve bunları köşemde yayınlamak üzere, paylaşanların isimleri ile birlikte toparladım.
Ben çok istifade ettim, eminim sizler de çok beğeneceksiniz.
“Alan değil veren ol ama başa kalkma.”
Bir de başarının zaman aldığına dair verdiği güzel bir örnek vardı. Ve bu örneği mektep medrese öğretemez.
Akçadağ öğretmen lisesine gittiğimde ilk dönem zayıfla gelmiştim ve bana şu örneği verdi;
“Bak oğlum civciv yumurtadan pat diye çıkmıyor. Önce gagası ile yumurtayı küçük küçük çatlatarak, en sonunda kırıp çıkıyor. Sen de yavaş yavaş başarıyı yakalayacaksın İnşallah” demişti. (Musa Çiçek)
“Parayla yapılacak işlere minnet etme.” (Abuzer Haras)
“Başkasının oyununda halay başı olma!” (Mehmet Ali Çetinkaya)
“Devlet memuru olursan, soğuk yüzlü olma, sıcak yüzlü ol, sanki karşında baban varmış gibi onlara şefkatli ol.” (İsmail Sever)
Babamın her hali nasihatti. Her haliyle terbiyeli idi ve bunu karşıdakinden beklerdi. Nedense benim hırslı olduğumu düşünüyordu. “Kızım hırs yapma kısmetten başkası gelmez” derdi. Şu var ki çok fazlaca iyi niyetli idi. Bu durum bize geçmiş ve beni çok yordu. Rahmet olsun (Sümeyye İncegül)
“Ey oğul ne iş yaparsan yap DÜRÜSTÇE yap.” (Emrah Arıcak)
“Adam bul adam ol.” (Abdurrahman Cüneyd Fidancı)
“Kimsenin kapısını tırnağınla tıklama yoksa senin kapına yumruk atarlar.” (Murat Erdil)
“Faizden sakın. Vakıf malından sakın. Kimseye kefil olma, elzem ise cebinden ver ve unut.” (Adil Taşçı)
“Erkek varlıkta, avrat yoklukta belli olur.” (İsmail Zafer Kaygusuz)
“Asla başkasının malına beğenerek bakma, beğendiğini çok belli etme. Seni yanlış anlayabilir.” (Mehmet Emin Danış)
“Ekmeğini bölersen büyük büyük parçasını arkadaşına ver.” (Mehmet Özer)
“Ne dostluk yap dostuna eşine, ne de düşmanlık. Orta yol seni daima korur evlat” (Üzeyir Mermi)
“Biri ile arkadaşlık edersen ekmeği böldüğün de büyük parçayı alıyorsa onunla arkadaşlığını kes.” (Osman İliter)
Babam, toprağı olmadığı ve yetim büyüdüğü için yokluğu daha fazla yaşamış. Bu nedenle iktisat aklı zorunlu olarak gelişmiş. Bize derdi ki: "paranızı elbiseye ve zorunlu olmayan keyf veren şeylere harcamayın, idare edin. Çalışın ve işlerinizi güzel yapın, kimseye muhtaç olmazsınız" derdi. (Mahmut Tepe)
“Eskisi olmayanın yenisi olmaz.” (Hacı Ali İnce)
“Kul hakkı” (Şerif Korkmaz)
“Oku, bir ortamda suskun olmanı istemiyorum.” (Cem Gerçek)
“Suçunu bilmeyen namusunu bilmez.” (Enver Sedat Çalışır)
Bir ikramda bulunanın, kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına mutlaka bir Fatiha okur ve bu hareketi de hararetle tavsiye ederdi. (Ahmet Akil Yağınlı)
“Ne olursa olsun asla yalan söyleme, dürüst ol.” (Adıyaman Yerel)
“Alçak gönüllü olun, su bile en alçak yerlerde akar.” (Mehmet Avcı)
“Nereye gidersen git iyi dost iyi arkadaş edin.” (Habib Erdoğan)
“Helal mi? sen ona bak.” (Mustafa Yücel)
“4. Kata çıkmak için 1-2-3. Katları geçeceksin hedefe basamak basamak varacaksın.” (Abuzer Karaaslan)
“Hayâ imandandır” sözü ile saygılı, edebli ve terbiyeli olmamızı, her daim; Yaradan’ın emirleri ile Resulü Kibriya’yı örnek olarak almamızı isterdi. (Abdulaziz Doğan)
“Ehlinden görmeyen işi belleyemez...” (Abuzer Kğl)
“Herkesi dost sanma. Sırını dostuna söyleme. Dostun da söyler dostun dostuna. Herkesi dost sanma. Dost sandığın dostun bir gün olur düşmanın.” (Mustafa Dost)
“Minnet ile yaşamaktansa öl daha iyi.” (Fatma Temiz Ünlü)
“Önce dinlemeyi öğren.” (Nöfel Hakan İnan)
“Elin atına binen çabuk iner.” (Hüseyin Delibalta)
“Gittiğin her yerde bir ağaç dik” derdi babam. (Abdurrahman Çalışkan)
Rahmetli “ne sağcıyım, ne solcu, sporcuyum sporcu” derdi. (Abdurrahman Gündüz)
"Bir lokma yersen bir lokma da sadaka ver"
"Yorgun el tok karnın üstünde yer bulur" (Coşkun Polat)
“Oğlum sen sen ol, Namazı bırakma.” (Salih Ekinci)
Babam deyince satırlar değil kitaplar dolusu yazasım gelir. Bir gün onu yazmak istediğimi söylerim, o da arada beni arayıp “kızım kitaba sunu da ekle” diye malzeme verir. En büyük nasihati her zaman kanaatkâr olmak, israftan kaçınmak, “bak en güzel evde otursan karşıdaki ev nasıl acaba, diye merak edersin” der. “İnsan nasibinin dışında yiyemez, nasibini bitirmeden de ölmez” der. Borcu asla sevmez ve her zaman bunu telkin eder. “Sakın borçlanmayı sevme. Çok zor durumda kalır alırsan yemeden içmeden önce borcunu öde” der. Babam çok nasihat etmez ama yaşantısı nasihattir bana. Mizahi çok güçlüdür. Mizahin insani hayatta ne kadar güçlü kıldığını, aynı zamanda toplumsal barışı nasıl tahsis ettiğini babamda gördüm. Hayatın en dayanılmaz zorluklarını o mizah kültürü ve pozitif bakış açısıyla nasıl yendiğini gördüm. Bana en büyük kazanımı o olmuştur babamın. Allah selamet versin ona. Bu paylaşım için size de teşekkürler hocam. Unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizi okuduk bu sayede. (Gülhan Borazan)
“Terbiye verilmez, alınır.” (Osman Doğan)
“Misafirlikte veya bir toplantıda kalkacak yere oturma.” (Mehmet Doğan)
Çok müsrif bir oğlu olan bir Ağa'nın kendisi ölüm döşeğindeyken oğluna yaptığı uyarıyı çok anlatırdı babam. "Benim için ağlama oğlum, Ben Ahmet Ağa olarak doğdum, Ahmet Ağa olarak ölüyorum. Kendine ağla." Ne zaman gereksiz harcama yapsam bu olayı anlatırdı. (Seyhan Özsan)
“Ne olursa olsun, hayatında yalan olmasın, başın dik olsun. Misafirine iyi bak, ticarette hep dürüst ol.” (Hasan Çelik)
"Okumuşsun, Vali olmuşsun amma velakin adam olamamışsın" hikâyesini çok çok dile getirir ve tevazuya çok önem verirdi. Dünya malına aşırı tamah etmemeyi tavsiye ederdi. Vefat eden tüm babaların mekânları cennet olsun (Feyzi Doğan)
“Tek başına olursanız sizi kırmak kolay olur, ama birlik olursanız kırılmanız zor olur.” (Murat Demirkol)
“Ne yapacaksınız yapın Allah için yapınız.” (İbrahim Öztunç)
“Sırtını başkasının giysisine, cebini başkasının parasına alıştırma...”
“Sen doğru ol, dürüst ol. Sen dik dur, eğri belasını bulur.” (Yavuz Soydan)
Okuma yazması olmayan ama feraseti ile bizlere örnek olan rahmetli babama sormuştum. “Baba, insan güzel ahlakı kimden öğrenir?” Babam dedi ki, “İnsan güzel ahlakı, ahlaksızlara bakarak öğrenir.” “Nasıl öğrenir peki?”, “Ahlaksız ne yaparsa, sen onun yaptığını yapma.” (Nihat Ağır)
“Devlete hizmet ederken çöpünü dahi sahip çık.” (Mehmet Karba)
“Veren el alan elden üstündür.”
“Delinin Akıllı kızını alma. Akıllının deli kızını al” derdi babam. (Lütfü Küçüker)
“Oğlum, Dünya üç günlük. Doğdun, yaşadın, öldün. Yaşadığın sürece hatır-gönül aldıysan ne mutlu sana. Ama Öldüğün güne kadar hatır gönül almadıysan, pisipisine yaşadığın için vay senin haline. İşte o zaman seni kimse kurtaramaz. Sen sen ol hatır gönül al.” Bir de, “Haksız olan baban dahi olsa onu savunma” (Bilal Kalaycı)
“Şu hayatta kimseye gücün yetmiyorsa, kendine de mi gücün yetmez.” (İbrahim Halil Gönder)
“Ahiretin narı varsa dünyanın da bir ârrı vardır.” (Fehmi Karakuş)
“İnsana hiçbir zaman güvenme.” (Ramazan Boyraz)
“Ölüm var ölüm, öleni göremez misin?” (Gaffari Genç)
“Ne yaparsan yap fakat YALAN söyleme.” (Ömer Yavuz)
Rahmetli babam derdi ki: “Oğlum bu devir öyle bir devir oldu ki, cebinde 5 ₺ varsa 5 paralık adamsın. 1000 ₺ varsa 1000 liralık adamsın. Sen sen ol, her zaman insan olana değer ver.” (Mehmet Fethi Sarıkaya)
“Karnının doymayacağı yerde açlığını belli etme.” (Mehmet Kasım Koç)
Aykırı davrananlar için hep derdi, “sabret sonunu gör.” (Enver Doğan)
“Köpeklere ikram olmaz.” (Nihat Acar)
“Doğru direk yıkılmaz, eğilir, bükülür ama devrilmez. Daima doğru ve dürüst ol.” (Mehmet Yıldırım)
“Her zaman kendinden bir üstün gömlek ile arkadaşlık yap ki sen de onlar gibi olasın.” (Mehmet Yalçın)
“Yüksek Yerde otur yüksek adamlarla konuş.” (Ömer Seçkin)
“Oğlum delikanlı ol, başın da gitse doğru ve tarafsız ol” derdi. (İbrahim Özcan)
“Zor bir görüşme yapacağın zaman; mutlaka 51 kere besmele çek oğlum!” (Hasan Soygüzel)
“Oğlum, cebinde paran yoksa bile 'yok' deme. Sende 'var' sansınlar...” (Ahmet Arslantaş)
“Helal varken harama el atma.” (Mehmet Mustafa Şirik)
“Oğlum bir şey bir kere olur. Dikkatli ol.” (Mehmet Emin Yılan)
“Oğlum, haram sadece necaset değildir, hakkın olmayandan uzak dur, başkasının hakkına göz dikmek de haramdır.” (Hamza Çelenk)