Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Adıyaman'a gelen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Filistin Caddesi üzerinde vatandaşlara seslendi. Başka bir çıkış yolu bulamadıkları için herşeyi 6'lı masaya koyduklarını belirten Babacan, "Çünkü mevcut sistem ile seçimi kazanmak zorundayız. Mevcut sistemde partiler beraber hareket edince ancak seçimler kazanılabiliyor. 2018 yılında Tayyip Erdoğan seçimi kazandı ama tek başına mı kazandı? Hayır. Ne yaptı? Yanına Devlet Bahçeli'yi aldı yanına başka partileri aldı, ancak öyle kazanabildi. Bugün mevcut hükümetin karşısındaki tek alternatif 6'lı masanın beraberce yapmış olduğu çalışmalardır. Başka bir çıkış yok biz bu bütün hazırlıkları 6'lı masaya koyduk. Herkes kendi hazırlığını getirip masaya koyuyor. İki aya kadar herşeyi bitireceğiz ortak bir karar ile tek politika haline getireceğiz" diye konuştu.
6'lı masanın cumhurbaşkanı adayının tek bir politikası olacağına değinen Babacan, "6'lı masanın tek tarım, ekonomi ve dış politikası olacak. İyi çalışmamız, iyi hazırlanmamız gerekiyor. Bizim üzerinde karar kıldığımız cumhurbaşkanı adayı Türkiye'nin 13'üncü Cumhurbaşkanı olacak bundan eminiz" dedi.
"Tütün politikası DEVA’da var"
Adıyaman'ın büyük bir tütün krizi olduğunu duyduklarını belirten DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan,"Adıyaman'a yaklaşırken şöyle sınırını geçtik, baktık Adıyaman'da da büyük bir tütün krizi olduğunu hemen sınırı geçer geçmez yoğun bir şekilde duymaya başladık. Ankara'dan takip ettiğimiz bildiğimiz bir sorun ama gerçekten bu tütünle ilgili yaşananlar Adıyaman'a yakışmıyor. Türkiye'ye de yakışmıyor. Bunun sebebi ne biliyor musunuz? Bu hükümetin bir tütün politikası yok, tütün politikası DEVA’da var. Geleceğiz ve hep beraber kadro halinde çalışıp sorunları çözeceğiz. Çünkü gençler öyle bir tane kurtarıcının peşine gidince işler kötüye gidiyor. Onu gördük, yaşadık değil mi? Her alanda dürüst ve ehil kadrolar oluşturacağız. DEVA Partisi bir kadro hareketi. Bizim kültürümüzde devlet yönetiminde 3 tane temel ilke var. Bu üç ülkeye riayet edin. Bu ülkenin sırtı yere gelmez. Nedir bunlar? Devlet yönetimindeki ilkelerden bahsediyorum. Bakın 3 İlke nedir? Bir adalet; devletin varlık sebebi adalet olmayınca olmaz. Adalet tabii ki yargının hızlı ve düzgün işlemesidir ama adalet aynı zamanda; sosyal adalettir, fırsat eşitliğidir, eğitimde fırsat eşitliğidir, işe girerken fırsat eşitliğidir adalet. 2 istişare yani ülkeyi yönetirken istişare ile yöneteceksin. Benim alanım ekonomi. Ben ekonomistim deyip kafanın dikine gitmeyeceksin. O zaman hata yapıyorsun. Ne demiş atalar; bin biliyorsan bir bilene sor. Şu anda ülkeyi yönetenlerin etrafını bir menfaat şebekesi sarmış. Başkasını duymuyorlar, ulaşamıyorlar, bilmiyorlar. Bir bilene sormuyor doğru ama Türkiye'de bilen çok bir tane filan yok ki çok bilen var. Bu ülkeye insan kaynağı açısından çok zengin bir ülke. Bu ülke kültürün, sanatın, düşünce hayatının, ilmin binlerce yıllık tarihinin olduğu ülke. Ne dedik? Bir adalet dedik, iki istişare dedik değil mi? Şimdi üçüncü ilkeye geldik 3. ilke bu da nedir; liyakat. Yani devleti yöneten kadroların, üst düzey siyasi kadroların ve üst düzey bürokratı kadrolarının, işi iyi bilen, işin ehli ve dürüst insanlardan oluşması gerekiyor. Yani 1 adalet, 2 istişare, 3 Liyakat. Siz bu üç ilkeyi yerine getirin korkmayın ülkenin bütün sorunları çözülür. Şu anda maalesef bu üç ilke de ortadan kalkmış durumda. Adalet yok, istişare yok, liyakat yok. Kriz arkasına kriz yaşıyoruz. Ülkenin sorunlarını hızlı bir şekilde çözüldüğünü göreceksiniz. Karar kıldığımız cumhurbaşkanı adayı Türkiye'nin 13. cumhurbaşkanı olacak. Eğer bu saydığım 3 İlke şu tütün meselesine uygulansa Adıyaman'da tütün diye bir sorun kalır mıydı? Adıyaman tütünü Türkiye'de çok özel bir tütün mü? Hiçbir işlemden geçmeden doğrudan kullanılabiliyor mu? Tüketilebilir mi? Böyle bir tütün başka var mı? Yok. Adalet ne demek? Adalet haklıya hakkını teslim etmek demek. İkincisi istişare; gelip size sordular mı? Biz bu işi ne yapalım diye. Ankara'dan Tarım Bakanlığından bu işin uzmanları. Uzman falan kalmadı ama gelip sordular mı? Bu tütün işini ne yapalım diye sordular mı? Yok. İnşallah tütününde, tarımında DEVA’sı olur. Adıyaman'ın tütününün kıymetini bilen bir iktidar çocuk da sen tütün aldın, sattın diye kendi vatandaşına hapse atmaz. Öyle bir şey olur mu? Dünyanın neresinde var böyle bir şey? Ülkenin tarım politikasını baştan aşağı bir gözden geçir. Akıllı politikalar uygula hem çiftçimizin yüzü güler hem çiftçimiz para kazanır hem de tüketicinin eline ürünler daha uygun fiyata geçer. Daha uygun fiyata tüketilir."dedi.
"Tarımın DEVA’sı burada"
Tarım politikasını eleştiren DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan,"Bu ülke 85 milyon nüfusu ile Avrupa'nın en büyük nüfusuna sahip. Ama Avrupa'nın aynı zamanda en genç nüfusuna sahip. Yaş ortalaması en düşük bizde. 85 milyonla da Avrupa'nın en büyük nüfusu bizde. Avrupa'nın en büyük toprakları bizde. Evet Avrupa'nın en büyük tarım alanları bizde mi? Bizde. Peki niye biz tarımda geri geri gidiyoruz. Bu hükümetin bir tarım politikası yok. Şu hale bakın; Avrupa'nın en büyük tarım toprakları bizim olsun. Ukrayna'dan iki gemi buğday gemisi salınınca bu tarafa doğru herkes evinde oh dedi, buğdaysız kalmayacağız dedi. Bu ne biçim iş. Bir de bunu başarı diye anlatıyorlar. Sen Avrupa'nın en büyük topraklarında kendin yeterince buğday üreteme, kendin yeterince tarım ürünlerini üreteme, bu ülkedeki et tüketimi yarı yarıya düşsün. Geçen yıldan bu yıla yarı yarıya tüketimi düştü memlekette buzağıları kesmeye başladı. İnsanlar bakıyor yani süt dengesine bakıyor, yemin fiyatı, sütün maliyetini, yemin fiyatı ile sütün fiyatı asla kurtarmıyor. Ondan sonra kesmeye başlıyorlar hayvanlarını. Hayvan popülasyonu düşüyor. Koskoca ülkede en büyük topraklar bizde, en büyük nüfus bizde; hayvan popülasyonu düşüyor, tarım arazileri daralıyor. Çünkü şu anda bu hizmetin bir tarım politikası yok inanın ne yaptıklarını bilmiyorlar. Biz bunu açıkladık iktidara geldiğimizde tarımla ilgili ne yapacağız? Tam 56 tane madde sıraladık. Burada 56 madde hayvancılığı hepsi var. Hepsi var. Bakın tablolar halinde, sayfalarca. Hepsi de takvim verdik dedik ki; tarımla ilgili ilk 90 günde şunu yapacağız. İlk 180 günde şunu yapacağız. İlk 1 yılda şunu yapacağız diye tek tek tek tek sıralı tarımın DEVA’sı burada. Çünkü söz uçar, yazı kalır. Konuşuyorsunuz uçuyor gidiyor ama biz yazılı koyduk ki inşallah iktidara geldiğimizde sizler bak şunu söz verdiniz yapacak mısınız, yaptınız mı; diye bize kontrol edin, değil mi onun için yazılı yapıyoruz." Şeklinde konuştu.
"Herkesin cebindeki 200 liradan içerisinden 123 dolarlık bir değeri almışlar"
2004 yılında enflasyonu tek haneye indirmeyi başardıklarını belirten DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan,"Bakın bu ülkede bu fiyat artış var, enflasyon var. Bunun en önemli sebebi dolardaki artıştır, kur artışıdır. Şimdi arkadaşlar cepten bahsettiniz de. Bakın; hemen bir örnek vereceğim, milletin cebi niye boşaldı. Şu 200 liralık banknot değil mi? Bu ne zaman tedavüle çıktı biliyor musunuz 2009 yılında ilk defa. 200 liralık banknot 2009 yılında tedavüle çıktı. Tedavüle ve çıksın da bu kaç dolar ediyordu, biliyor musunuz? 134 dolar ediyordu. Bugün ne kadar ediyor 11 dolar ediyor. Yani herkesin cebindeki 200 liradan içerisinden 123 dolarlık bir değeri almışlar. Kur kaybıyla, kurdaki, dövizdeki artış, TL'deki değer kaybıyla ve enflasyonda. İnsanların cebi niye boşaldı, bu paranın değerini kim düşürdü? Kim indirdi; bugünkü kötü yönetim. Çünkü döviz kurunun Adıyamanlı çiftçimizin esnafımızın kontrol ettiği bir şey mi? Adıyaman'daki çiftçimiz esnafımız döviz kurunu kontrol edebilir mi? Kim kontrol ediyor döviz kurunu? Hükümet, damat. Damat bir yok oldu bulana aşk olsun, yok ortada, o gün bugündür. Fakat damat gitti de asıl benim alanım ekonomi, ekonomistim diyen birisi var değil mi? Hala işin başında. Onun için olmuyor. Bakın arkadaşlar bu ülkede enflasyon yıllarca çok yüksek olmuş değil mi? 34 yıl boyunca bu ülkede enflasyon 2 haneli 3 haneli gitmiş ne zamana kadar? 2004 yılında biz enflasyon tek haneye indirip paradan 6 sıfır atana kadar 30 yıldır hiçbir hükümet bu ülkede enflasyon düşünememiş ama 2004 yılında biz bunu başardık ve tek haneye indirdik. Türkiye'de ne zaman ki Merkez Bankası'nın bağımsızlığı elinden alındı, ne zaman ki Erdoğan Merkez Bankası'nın başına kendi lafını dinleyen, kendi talimatlarını aynen, harfiyen yerine getiren insanları görevlendirdi. Ondan sonra Türkiye'de döviz kuru da patladı. Enflasyona patladı hesap çok basit. Şimdi dikkat ederseniz başarılardan bahsederken ekonomi ile ilgili başarılar da hep benim ekonomi yönetiminin başında olduğum dönemden bahsediyor. Çünkü son 4 yıldır kendisi tek başına ülkeyi yönetirken elde ettiği fazla başarı yok. Ne diyor biz falanca tarihte diyor, paradan 6 sıfır atmıştık diyor, falanca tarihte diyor, enflasyonun düşünmüştük diyor. Benim için de diyor ki; ben imza atmasaydım o yapamazdı ki diyor. Ben de diyorum ki madem o hikmet imza da aynı kalem, aynı imza at bir imza da şu enflasyonda döviz kurunu da düşür, görelim; diyorum. Yap bakalım dört dört buçuk yıldır niye yapamıyorsun diyorum. Buradan, Adıyaman'dan Erdoğan'a sesleniyorum dört buçuk yıldır niye yapamıyorsun? Niye biliyor musunuz başta 3 tane ilke saydım. Hatırlayalım adalet yok, istişare yok, liyakat yok bu kadar basit. Bunlar olmayınca ekonomi asla düzelmez. Ekonomi dediğimiz alan bir zemine oturan taşlar bir temele oturur. Ekonominin temelinde ne var biliyor musunuz? Adalet var, ekonominin temelinde ne var liyakat, ekonominin temelinde ne var istişare var. Ekonominin temelinde ne var? Demokrasi var, insan hakları var, özgürlükler var. Bu alanı eğer siz sağlam tutmazsanız, zemini sağlam tutmazsanız o ülkede sağlam bir ekonomiye azsa, inşa edemezsiniz asla, onun için olmuyor. Bakın buradan söylüyorum ağızlarıyla kuş tutsalar; yapamayacaklar, olmayacak. Hep beraber kurtaracağız arkadaşlar Hep beraber inşallah."şeklinde konuştu.
"3 Bin 500 Lira bir maaş da bir emekli ailesinin en temel gıda ihtiyaçlarını bile karşılayamaz"
Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz ödeyen iktidarı şu andaki bu iktidar olduğunu ileri süren Babacan,"Bakın arkadaşlar tarımdan başladık değil mi? Orada ne konuya geçtik. Şu andaki bütçede tarıma destek ne kadar biliyor musunuz? Bu yılın 2022 yılın bütçesinde bütün tarım desteklerini topla topla topla bütçedeki rakam 50 milyar TL. Peki aynı bütçede sadece faize ödediği devletin ne kadar biliyor musunuz 350 milyar TL. Bir de bunun üstüne kur farkı demeye başladılar, kur korumalı mevduat diye bir şey uydurdular. Kur korumalı mevduat diye zaten bankada parası olanın üzerine bir de kur farkı ödemeye başladılar. Sen tut bu ülkenin çiftçisinin tamamını 50 milyar TL ayır. Zaten parası olan bir avuç insana 650 milyar. Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz ödeyen iktidarı şu andaki bu iktidar. Daha önce bu kadar büyük faiz ödenmedi 350 milyar tam. Faiz yanına 320 330’da kur farkını eklediğiniz anda etti size 650 milyar. Yazık. Çünkü diyorum ya bilmiyor. Bilmediğini de bilmiyor. Bilenler ile neden konuşmuyorsun. Onun için bu noktaya geldi. Bir de bir proje başlattılar değil mi? Toplu Konut projesinde ne diyorlar bir yılda yüz bin tane konut yapacağız diyorlar. Ama alabilmek için peşinat yatıracaksın, taksitle bağlayacaksın. Tabii kurada çıkarsa kurada çıkmazsa güle güle. Kurada çıkarsa peşinat yatırıyorsun, takside bağlıyorsun. Taksitlerde her sene memura zam kadar artıyor. Yılda ne kadar konut yapacağız diyorlar yüz bin. TOKİ'nin ortalama 1 konutu kaç para 650 bin civarında ortalama. Ben şimdi size bir hesap yapacağım. Adıyaman hesap gidiyor hesap. 650 milyar siz zaten parası olana bu sene ödüyorsunuz devlet olarak değil mi? Bir konutta 650 bin liraya mal oluyor. Zaten parası olana verdikleri faiz ve kur farkı var ya onunla sadece bu yıl yüz bin tane konut yapılabilirdi. Üstelik peşinatsız bir şekilde yüz bin konut ihtiyacı olanlara verilebilirdi hesaba. Yazıktır günahtır. Onun için ülkede yoksulluk yaygınlaştı. Onun için yoksulu çoğaldı bakın milli gelirden. Evet nereden nereye değil mi? 3 bin 500 Lira bir maaş da bir emekli ailesinin en temel gıda ihtiyaçlarını bile karşılayamaz. 3 bin 500 demek açlık sınırında altında demek. Ama hatırlayalım bu arkadaşlarınızın ekonominin başında olduğu bir dönemde bizim emeklilerimiz ne yapıyordu? Maaşlarından arttırdıklarıyla gidiyorlardı İtalya'da 3 gün 5 gün tatil yapıp geliyorlardı. Gençler KYK burs alıyorlardı 1 aylık burs 150 Dolar ediyordu. Şu anda 45 dolar ediyor. 1 aylık kurs üzerine dolarlık borcu birikti karardı." Sözlerini ekledi.
"Git bizim Kürt vatandaşlarımıza sor diyorum"
MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye en son Adıyaman'a nezaman geldiğini soran Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir Kürt sorunu vardı. Erdoğan ilk başlarda ne diyordu Kürt sorunu vardır. Sorun var diyor değil mi? Gerçekten o zaman bizim de içinde olduğumuz hükümette samimi dairede oldu. Ama iş döndü dolaştı bir yanına Bahçeli'ye aldı, bir yanına Derince aldı. Şimdi ne diyor? Kürt sorunu diye bir şey yok. Yok böyle bir sorun diyor. Bir tarafında Bahçeli, bir tarafında Perinçek olunca zaten diye başka bir laf yok, başka türlü konuşamaz. Onları sen kendine yol arkadaş olarak seçersen ne olur? Seni yoldan çıkarırlar, yanlış yerlere doğru götürürler, çıkmaz sokaklara sokarlar. Bu ülkede Kürt sorunu yoktur diyenlere ben ne diyorum biliyor musunuz? Sen git bizim Kürt vatandaşlarımıza sor diyorum. Onlar söylesin sorun var mı, yok mu diye. Sen oturduğun yerden Ankara'dan, İstanbul'dan ahkam kesmek kolay Bahçeli. Adıyaman'a en son ne zaman gelmiştin? En son ne zaman gel hatırlayan var mı? Ankara'da otururken konuşmak kolay. Öyle bir şey yok diyor. Yani esiyor gürlüyor oradan. Kürt sorunu var. Bunun çözümü de nereden geçiyor. Devletin temel hak ve özgürlükler ile ilgili sapasağlam bir tutumundan geçiyor. Yani bir insanın insan olmaktan kaynaklanan haklarının devlet tarafından aynen defaten tanınmasından geçiyor, bu kadar. Çünkü temel insan hakları pazarlık konusu edilmez. Temel insan hakları oynanmaz, oyun atamazsınız. Yani diyemezsiniz ki bir ülkenin, bir grup insana bu vatandaşlarımıza şu hakları verelim mi, vermeyelim? Bunun çözümü eşit vatandaşlık anlayışından geçiyor. Bu ülkenin her bir vatandaşı eşit ve onurlu vatandaşıdır. Her bir vatandaşı anasından doğduğu anda zaten sahibi olduğu hakları doyasıya yaşar. Devlet sadece bunu tanır. Hatta başkalarının o haklara müdahalesini devletin engellemek görevidir. Birisi gidip de bir başka insanın hakkına müdahale ediyorsa devlet gelecek onu önleyecek. Adil devlet budur. Başta dedik ki adalet; dönüyor, dolaşıyor adalete geliyor. Adil devlet böyle olur. Başka türlü olmaz ama inşallah onu biz de biz gerçekleştireceğiz. Biz gerçek biz yapacağız inşallah. Bakın anadil diyoruz değil mi anadil. Mesela biz diyoruz ki anadili diyoruz, anadili. Niye anadili? Ne demek bir evde insanın anasının konuştuğu dil demek. Onun için ana dili de bizim insanlarımızın en doğal hakkıdır. Anasından emdiği süt kadar helaldir, hakkıdır. O hakkı sadece tanıyacaksın bu kadar. Bunların hepsini yapacağız arkadaşlar, hepsini inşallah. Halkımızın desteğiyle alternatif bu 6 Parti'nin altılı masanın beraberce yaptığı çalışmalar başka bir çıkış yok. Açıp konuşalım burada biz ne yaptık? Bütün hazırlıkları altılı masaya koyduk. Herkes kendi hazırlığını getiriyor koyuyor. Herhalde 1-2 aya kadar bitireceğiz bütün bunları ortak bir politika haline getireceğiz. Yani 6'lı masanın ortak Cumhurbaşkanı adayının tek bir tarım faturası olacak, tek bir ekonomi politikası olacak, tek bir dış politikası olacak. Böylece vatandaşlarımızın karşıdan çok net, temiz uzlaşılmış bir çözümle çıkacağız seçimlere doğru giderken. Ama bunun için iyi bir altyapı hazırlığı gerekiyor. Onu da işte biz yapıyoruz, yapan başka partilerde var. Onlar da çalışıyorlar getirecekler iyi çalışmamız gerekiyor, iyi hazırlamamız gerekiyor ve bütün bunlar demin gösterdiğim hazırlıklar gerçekten binlerce sayfalık emek. Binlerce insanın emeği her konuda en iyi bilen kimse uzmanları getiriyoruz, onlarla beraber çalışıyoruz. Bu iş ve biz bunları gerçekleştirdiğimiz ile ilgili de takvime bağlı bir söz veriyoruz."
DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, toplanan kalabalığa seslenerek kentten ayrıldı.
Haberin Videosu :