Artık sosyal yaşamda, Korona refakatçimiz olmaya başladı.
Öyleki artık Korona mı bizi mi takmıyor, yoksa biz mi Koronayı takmıyoruz, bilemiyorum!
Çünkü her gün ölüm haberleri almaktan usandık.
Cenazeye katılamıyoruz.
Taziyelere gidemiyoruz.
Düğünlere, özel günlere iştirak edemiyoruz.
Büyüklerimize uğrayamıyoruz.
Evlerden çıkamıyoruz.
Dışarıya çıkınca, tabiri caizse ödümüz patlıyor.
Fırına, bakkala, kasaba, hasılı nereye giderseniz gidin, sürekli bir korku ve endişe…
Birileriyle konuşmaktan imtina ediyoruz.
Konuştuğumuz kişilerle “Acaba hasta mıdır” endişesi taşıyoruz.
Hele bir de “Ateşim var, başım ağrıyor, halsizim diyor ve ardından da öksürük oldu mu!” ne yapacağımızı bilmez vaziyette hemen uzaklaşıyoruz oradan.
Uzmanı olmayanların söylemleri ve yapılmasını istedikleri de işin cabası…
Aslında hep yaşlılarımıza yükleniyoruz.
En büyük darbeyi gençlerimizden yiyoruz.
En büyük kayıpları-ölümleri yaşlılarımızdan görüyoruz.
Galiba artık Koronayı kanıksadık, artık hesaba almıyoruz.
Özellikle gençlerimiz, hiçbir şey yokmuşçasına sosyal hayatlarına kaldıkları yerden devam diyorlar.
Elbette etsinler, etmeleri de gerekir.
Sonuçta hayat devam ediyor.
Yaşamın gereklerini yerine getirmek gerekiyor.
Ancak sosyal hayat devam ederken, yaşlılarımızın hayatını da riske etmemek gerekir.
Yani daha titiz, daha dikkatli olarak alınan tedbirlere uymak, kurallara riayet etmek gerekiyor.
Maalesef gençlerimiz hiç de öyle davranmıyor.
Sorsanız kimse hasta değil, ne hikmetse yaşlı olup hasta olmayan yok gibi.
Şehrin neredeyse tamamı karantina da görünüyor.
Madem hasta kimse yok, bu karantinalar neyin nesidir?
Ailemizden ölenler oluyor, arkadaşlarımızdan, dostlarımızdan, tanıdıklarımızdan, mahallemizden, şehrimizden ölenler oluyor, biz halen ders almıyoruz.
Biz halen hiçbir şey yokmuşçasına, âdeta yaşantımızdan ödün vermeyerek, Koronaya meydan okuyoruz.
Halbuki bir türlü idrak edemiyoruz.
Dünyanın baş edemediği görünmez düşman Koronayla, ancak, “maske, mesafe ve hijyene” uyarak başedebiliriz.
Ancak, Korona illeti refakatçimiz olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Toplum olarak bağışıklık kazanıyoruz galiba.
Sıradan grip, nezle, diğer virüsler gibi sıradanlaştırarak, artık ilaçları ve aşısı bulunana kadar kardeş kardeş yaşayacağız.
Artık kim kime galip gelecek, ilerleyen süreçte göreceğiz.
Yok yok, biz toplum olarak bağışıklık kazanıyoruz gibi görünse de: biz yine de şu an tek silahımız olan “Maske, mesafe ve hijyen” kurallarına titizlikle dikkat edelim ve alınan tedbirlere istisnasız bir şekilde uyalım, uymayanları uyaralım ve gençlerimizi bilgilendirelim.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmailcom