“Az olanı vermekten utanma, çünkü vermemek ondan daha azdır.” Hz. Ali’nin bir sözü. Hoşuma gitti. Uygulamaya istekliyim. Fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal olarak her alanda bunu, her geçen gün dengeliyorum. Çünkü iki uçta gidip gelmemek gibi bir seçim hakkım var. Bunu biliyorum.
Ben, eğer bende varsa fazlasıyla vermek; yoksa da hiç vermemek gibi bir davranış biçimini benimsemiştim. Bu varlık ve yokluk konusundaki ölçütlerimi bugün için gözden geçiriyorum ve değiştiriyorum. Nasıl mı?
Carl Jung’un; “ Başkalarında bizi rahatsız eden bir durum, kendimizi anlamak için de önemli bir yoldur.” Sözü bana rehberlik ediyor.
Örneğin; geçenlerde ihtiyacı olan birine bir nevresim takım verdim. Evde paketinde duruyordu. Eskiden bunu yapamazdım. Çünkü karşı tarafın zevkine uygun değildi. Üstelik evde bulunan bir şeyin başkasına götürülmesi hiç hoş olmazdı. Karşı taraf bunu bilmese de beni rahatsız ederdi. O kişiye yeterince özen göstermediğimi düşünürdüm ve suçluluk duyardım.
Suçluluk duymadan eyleme geçmek, yalnızca bugün için, benim için olanaksız görünüyor. Fakat bugün şu farkındalığa da sahibim;” suçluluk kibrin ters yüz edilmiş şeklidir.”
Şükürler Olsun!