Batı Karadeniz’de Doğal Gaz bulunması ülke olarak hepimizi sevindirdi. Ancak bir gerçeği de ortaya çıkarmasına vesile oldu.
Ülkeyi yönetenler stratejik kurumlarımızın çoğunu özelleştirdiler. Bir kısmını da özelleştirme kapsamına aldılar. Bunlardan bir tanesi de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO).
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Batı Karadeniz’de Doğal Gaz Keşfi ve Türkiye Petrolleri A.O. hakkında yazılı bir basın açıklaması yayınladı. Başından beridir karşı olduğum stratejik konuma sahip kurumların özelleştirmelerinin tekrardan gözden geçirilmesi dileğiyle bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim. Açıklamayı aynen yayınlıyorum.
“Türkiye Petrolleri A.O.’nın (TPAO), Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi içinde, Batı Karadeniz baseni Sakarya bloğunda, Ereğli’nin 175 km kuzeyinde açılan Tuna-1 kuyusunda doğal gaz keşfi yaptığı açıklanmıştır.
Fatih Derin Deniz Sondaj Gemisi ile 20 Temmuz 2020 tarihinde 2.117 metre su derinliğinde başlanmış ve 3.520 metre derinlikte sondaj ve test çalışmaları devam etmekte olup, kuyunun son derinliği 4.525 metre olarak hedeflenmektedir.
Üst miyosen-pliyosen yaşlı deniz altı yelpaze sisteminde gerçekleştirilen keşfin, yaklaşık 320 milyar metreküp civarında rezerve sahip olduğu ifade edilmiştir.
Doğal gaz keşfinin yapıldığı Tuna-1 kuyusu, Romanya’da milli petrol şirketi Petrom ile Exxonmobil ortaklığında 2012 yılında kazılan Domino-1 kuyusunda doğalgaz keşfinin yapıldığı Neptün bloğundaki Domino prospektinin güneydoğu devamında yer almaktadır.
Öncelikle, TPAO tarafından yapılan bu doğal gaz keşfini olumlu ve sevindirici bir gelişme olarak görüyoruz. Ancak, tek kuyuda ve sadece kısa süreli test sonucunda verilen bu rezerv miktarının tahmini bir yaklaşım olabileceğini belirtmek gerekmektedir. Sondaj çalışmaları devam eden kuyuda daha alt seviyelerdeki klastik birimlerin test edilmesiyle elde edilecek sonuçlardan sonra tüm gazlı seviyelerde uzun süreli gaz akış testlerinin yapılması ve tespit kuyuları açılmasından sonra sahanın gerçek, yerinde ve üretilebilir gaz rezervinin hesaplanmasının gerektiği de bilinen bir gerçekliktir. Bu çalışmalardan sonra üretilebilir gaz rezervinin açıklanan miktardan daha fazla veya daha az değerlerde olması da mümkün bulunmaktadır. Dileğimiz, rezervin çok daha yüksek miktarlarda olduğunun tespit edilmesidir.
Sahada açılacak tespit ve geliştirme sondajlarının ardından, denizde ve karada üretim ve taşıma tesislerinin tamamlanması veya Akçakoca’da mevcut olan altyapının geliştirilerek kullanılması yoluyla sahadan doğal gaz üretimine başlanması ve ülke kullanım altyapısı şebekesine verilmesi mümkün olabilecektir.
TPAO tarafından Batı Karadeniz’de doğal gaz keşfinin yapılması, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama çalışmalarının sürdürüldüğü bu günlerde konunun önemli bir diğer boyutunu, TPAO’nun bugün getirildiği durumu yeniden gözler önüne sermeyi zorunlu kılmaktadır.
1954 yılında kurulan TPAO’nun dünya petrol sektöründe olduğu gibi; sahip olduğu arama, üretim, taşıma, rafinaj ve dağıtım bütünlüğü parçalanmış, sonra bünyesindeki İPRAGAZ, PETKİM, DİTAŞ, TÜPRAŞ, POAŞ, TP birer birer özelleştirilmiştir. Daha sonra, Petrol Kanunlarında yapılan değişiklikler ile TPAO’nun devlet adına petrol arama ve üretim faaliyetlerinde bulunan bir kuruluş olduğu kanundan çıkarılmış, bundan kaynaklanan kamu yararına yönelik önemli ayrıcalıkları da kaldırılmıştır.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını (TPAO), küçültme özelleştirme adımlarının atılmasına devam edilmiş, Bakanlar Kurulu kararı ile hisselerinin tamamı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı`na ait olan her türlü denetimden de muaf keyfi yönetimli “Türkiye Varlık Fonu A.Ş.’ne” devredilmiş; TPAO’nun halkın gözünden kaçırılarak gizlice özelleştirilmesinin bir zemini daha hazırlanmıştır.
TPAO üzerinde oynanan oyunlar bununla da bitmemiş; İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’na eklenen bir madde ile TPAO’da toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında çalışan personelin iş ilişkisi nedeniyle her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlerin iş mahkemelerinde görüleceği hükmü getirilerek; Anayasa’ya ve yargı kararlarına aykırı şekilde binlerce kapsam dışı kamu görevlisinin hukuki statüsünü değiştirilip iş güvenceleri yok edilerek kolayca işten çıkarılmalarının önü açılmıştır. Bu süreçle beraber, birikim ve donanımlı yüzlerce çalışan ya emekliliğe teşvik edilmiş veya zorlanmış ya da iş akitleri feshedilerek kurumun önemli bir insan kaynağı yok edilmiştir.
Daha sonra yapılan sondaj, workover, kuyu tamamlama ve jeofizik operasyonları servis hizmetleri ve bunlarla ilgili her türlü personel, malzeme ve ekipmanın TPIC ‘e devreden düzenleme ile de en karlı kuruluşlarımızdan biri olan ancak, yetersiz yönetim anlayışı ile bilinçli olarak zarar ettirilen TPAO, en temel faaliyet alanlarında dahi piyasa koşullarında dışarıdan hizmet alan, ancak iş maliyeti arttırılırken aldığı hizmet kalitesi düşen bir duruma getirilmiştir. Bütün uyarılarımıza rağmen bu olumsuz uygulamaları sürdüren siyasi irade, bir yandan TPAO’nun bütün sondaj makinalarını devrettirirken, öte yandan Batı Karadeniz’de sondaj keşfini yapan, Doğu Akdeniz’de arama faaliyetlerinde bulunun üç derin sondaj gemisini TPAO’na aldırarak sondaj ve diğer ekipmanlarını kurumun elinden çıkarttıran kendi politikalarının yanlışlığını ve öngörüsüzlüğünü kendi eliyle ortaya koymuştur.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Ülkemizin zorlu jeolojik koşullarında kamu adına petrol arama ve üretim faaliyetlerinde bulunarak; bugüne kadar ülkemizdeki jeolojik saha faaliyetlerinin %90’ını, jeofizik saha faaliyetlerinin %85’ini, sondaj faaliyetlerinin % 60’ını, ham petrolün %71’ini, doğal gazın %51’ini üreten, Azerbaycan projeleri kapsamında, bugün yerli üretimden daha fazla üretimi ülkemize kazandırmış yerli bir kuruluşumuzdur.
Bugün, sorunlu olan Doğu Akdeniz başta olmak üzere, Karadeniz ve ülkemizin jeolojik riskli bölgelerinde hidrokarbon arama ve üretim faaliyeti yürütmek için ulusal bir petrol şirketimize olan ihtiyacın ne kadar önemli ve gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, bugüne kadar defalarca yaptığımız uyarılarımızı bir kez daha tekrarlamayı gerekli görüyoruz.
İnsan kaynağı, ekipman ve teknik yetkinlik anlamında önemli bir birikime sahip olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın tasfiye edilmesinden, küçültülerek yok edilmesine yol açan; Kurumun Türkiye Varlık Fonu A.Ş.’ne devredilmesinden, İş Mahkemeleri Kanunu ile yapılan düzenlemeyle personelin keyfi kararlarla tasfiyesinden, sondaj, kuyu tamamlama ve jeofizik hizmetlerinin TPIC’e devredilmesinden derhal geri dönülmelidir. Ham petrol ve doğal gaz arama ve üretim faaliyetlerinin ayrılmaz parçası olan sondaj, kuyu tamamlama ve jeofizik hizmetleri yeniden TPAO bünyesine alınmalı; bir kamu kuruluşumuz olan TPAO, petrol arama, üretim, taşıma, rafinaj ve dağıtım bütünlüğü içinde ilk kuruluş yapısına tüm dünya örneklerinde olduğu gibi yeniden kavuşturulmalıdır.
TPAO; ülkemizi yöneten siyasi iktidarların politik maceralarının öznesi olmaktan çıkarılmalı, ülkemizin karasal ve denizel alanları başta olmak üzere, ülkenin ihtiyaç duyduğu hidrokarbon aramaları ile üretimin tedarikini sağlayan kamu iktisadi teşekküllü olarak yoluna devam etmelidir.
Bugün, enerjide yılda ortalama 50 milyar dolar cıvarında açık veren ve dışa bağımlı hale getirilen ülkemizde; Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın özelleştirilmesine veya küçültülmesine değil, TPAO’nın daha güçlü bir hale getirilmesine ihtiyaç olduğunu bir kez daha ifade ediyor, Batı Karadeniz basenin Sakarya bloğunda gaz sahasının keşfinde emeği geçen başta kurumda çalışan jeoloji mühendisi meslektaşlarımız olmak üzere, TPAO’nun tüm çalışanlarına teşekkür ediyoruz.”