Geldi çattı bayram, kavuşturana hamdolsun…
Bir yılın toplu iftarı gibi bayramda yiyip içmek, bir ay boyunca sevabını Allah’tan umarak tutulan oruçların iftarı, sevinci, haklı gururu ve huzurudur bayram.
Elbette ki, bu günlerde geçmişimize dönüp bakmak, geleceğimizi planlamak için de bir dönüm noktasıdır.
*****
Annemsiz geçireceğim ilk bayram.
Nasırlı ellerini öperdim bayram namazı sonrasında, cennet kokardı. Bana ve kardeşlerime adanmış bir ömrün sembolü idi o eller. Başımı öperdi O’da. Huzur bulurdu, huzur verirdi. Yaşımın önemi yoktu, hep çocuktum onun için ve gerçekten hep çocuk gibi hissederdim kendim onun şefkatli bakışlarında.
Öyle ya, sevinç ve neşe günüdür bayram. Duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin insanlar arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerdi.
Lakin bir yanımız buruk. Bakacak tepesinde bekliyor olacak beni annem. Ona bile gidemeyeceğiz. Öyle bir bela var ki sokakta. Kasıp kavuruyor, öldürüyor, hastanelere mahkûm ediyor bu bulaşıcı hastalık, iki alımlık nefese hasret bırakıyor.
Bir yandan da aklıma mazlum halklar geliyor. Bir tas temiz suya hasret, bir bidon petrol uğruna işgal edilmiş topraklar, silah tüccarlarının doymayan gözlerini doyurmak için üzerine kurşun yağdırılan çocuklar geliyor aklıma, utanıyorum.
İbadet için yolculuk yapılabilecek üç mescitten biri olan Mescidi Aksa’ya sığınmış, orada ibadet eden savunmasız, silahsız, mütedeyyin Müslümanların üzerine kurşun yağdırıldığı, çocukların boğazlarına biber gazı doldurulduğu, kadınların üzerine araçlarla yüründüğünü hatırladıkça haya ediyorum bayram kelimesini kullanmaya.
Peygamberler makamı, efendimizin Miraç’taki ilk durağı, üç büyük dinin ortaklaşa mukaddes bildiği bir kıblegâh olan bu kutsal makama el uzatıldığını, pis postallarla çiğnendiğini düşündükçe bayram kelimesi anlamını yitiriyor zihnimde.
*****
Ama bayram sonuçta.
Tıpkı Hicretin ikinci yılında olduğu gibi namaz ile başlasın bayram, bir aylık oruç sonrasında tatlı ile iftar etsin Müslümanlar. Küsler, dargınlar, kırgınlar barışsın. Yeryüzüne sevgi hakim olsun. Büyükler telefonla da olsa aransın, küçüklere küçük te olsa hediyeler verilsin.
Ramazan Bayramı’nın şeker bayramı, Kurban Bayramı’nın et bayramı olmadığını akıllardan çıkarmayalım. Özüne, ruhuna uygun, yardımlaşarak, sevgi tohumları ekerek olması gerektiği gibi kutlayalım.
Sağlık ve mutlulukla nice Ramazanlara, nice bayramlara inşallah…
Sevgi, saygı ve dua ile kalın…
Fahrettin Çelik