Bir Aslan Miyav Dedi

Abone Ol

Her şey mümkün gibidir. Sevdiğimiz insanla birlikte olduğumuz müddetçe her engeli aşacağımızdan kuşku duymayız. Sevgimizin gücü karşısında her çeşit olumsuz gücün boyun eğip teslim olacağını ve karanlıklara gömüleceğini sanırız. Problemler rahatlıkla çözülecek ve gelecek aydınlanıp pırıl pırıl olacaktır. İşte âşık olduğumuzda hissettiğimiz bu duygular, iki yaşındaki bir çocuğun kendini sınırsız bir güçle hem ailesinin hem de tüm evrenin hâkimi gibi hissetmesi kadar gerçek dışıdır.

Aşağıdaki fıkrada olduğu gibi annenin kendini doğurduğu çocuğun sahibi sanması da gerçek dışıdır. Nice gerçek dışı beklentilerimize sanki çok doğal beklentilermiş gibi kendimizi kaptırmamız işten değil.

Bir fıkra vardır: Annesinin yaptığı yemekler dışında hiçbir yemek yememiş olan Ahmet bir gün askere gitmiş. Annesi, o güne kadar mutfakları temiz değildir diyerek arkadaşlarının evlerinde, yemeklere ne koyduklarını bilemeyiz diyerek restoranlarda yemek yemesine hiç izin vermemiş. Yani Ahmet hayatı boyunca annesinin pişirdiklerinden başka bir şey yememiş ama midesi de devamlı yanarmış. Orduda birkaç öğün yedikten sonra koşarak revire girmiş ve “Çabuk bana doktor bulun!” diye bağırmış, “Sanırım ölüyorum. Midemdeki yanma geçti.”

Bu gerçek dışı beklentilerin yaşattığı hayal kırıklıklarını da böyle ironiyle karşılamaya çalışıyoruz sonra. Hâlbuki izi kolay kolay silinmiyor. Aynı deneyim aynı şekilde yaşanmıyor. Tıpkı aynı suda iki kez el yıkanmadığı gibi. Bunu kabullenmek de zor geliyor.

Bir köpekle yaşamı paylaşmak deneyimim var ama şimdi sanki o deneyimlerin hiçbiri işe yaramıyor. Özlen- İrene ilişkisi ilk defa yaşanıyor. Bunu kabulleniyorum. Sil baştan ezber bozuyorum. Zorlanıyorum. Olumlu yönlerine yoğunlaşmaya çalışıyorum. Bu olumlu yönlerden biri de sevdiğim şeylerle ilgili daha çok gözlem yapıyorum İrene’nin sayesinde.

Her gün iki kez İrene’yi dolaştırmaya çıkarıyorum. Aslında ben mi onu gezdiriyorum o mu beni. Bilemiyorum. Çünkü çekiştirmekten öyle yorgun düşüyorum ki çoğu zaman ona bırakıyorum kendimi gönülsüz olsam da. Her neyse, bugün asıl değinmek istediğim konu İrene üzerinden kedilerle ilgili tespitlerim olsun istiyorum. Özellikle yavru kedilerin cüsselerine bakmadan çıkardıkları o kamburlarıyla ne kadar komik olduklarını görünce hemen dilime Kayahan’ın parçası geliyor:

“Bir aslan miyav dedi

Minik fare kükredi

Fareden korktu kedi

Kedi pır uçuverdi

Yalan mı?

Tuhaf mı?

 Yoksa inanmadın mı?”

Hıı inanmadın mı? Sen bilirsin. Fakat ben gözlerimle tanık oluyorum her gün kedilerimi beslerken. Malum sokak kedilerimin sayısı, adı değişiyor zaman zaman.Çünkü özellikle hava değiştikçe yaşam mücadeleleri daha da ağırlaşıyor. Onun için bugün var ama ya yarın olmazsa diye kaygılandığım bir yavru kedim var. Adını da sakin olduğu için “Kuzu” koydum. Seninkini beslenme esnasında göreceksiniz. Hepsinin tabakları ayrı ayrı. Fakat büyük kediler daha hızlı yediği için bunun tabağına da sulanıyorlar kendilerininkini bitirdikten sonra. Seninki aslan kesiliyor o zaman. Gerçekten de sokulamıyor diğerleri. Tabii İrene ile ilişkileri de kaygılandırıyor beni. Kedi- köpek kardeşçe çekilmiş videolar bazen fazla romantik geliyor. Gerçek yaşam gerçek beklentiler çarpıtılıyor işin içine romans girdiğinde. Ne yapayım; biraz olsun renklendirmek, şenlendirmek, tadını çıkarmak istiyorum seçimlerimin. Kolaylıkla ve sevgiyle olsun inşallah.

 Yine yavru kediler başta olmak üzere kedilerin havalar soğudukça kendilerine sığanacak ne kadar da ilginç yerler bulduklarına tanık olmak biraz içimi acıtsa da yaşama içgüdüleri karşısında saygı ile eğiliyorum. Bunun gibi bir sürü kare var gözümün önünde. Fakat ayrıntılamakta güçlük çekiyorum. Olsun. Gördüğüm zaman çok hoşlanıyorum bu tür kareleri. Hemen fotoğrafını çekesim geliyor. Sonra da zaten senin zihnin gözlerin aracılığıyla bellek haritana o görüntülerin fotoğraflarını gönderiyor merak etme diye telaşımı dindirmeye çalışıyorum.

Ben bir seçim yaptım; köpeğim ve kedilerimle saygı, sevgi çerçevesinde bir alanı paylaşma kararı aldım. Kendimden ve onlardan beklentim çok yüksek. Farkındayım. Mükemmeliyetçilik takıntım tadını çıkarmamı engelliyor. Yüksek Gücümün gözünde zaten hepimiz mükemmeliz. Kime, neyi kanıtlamaya çalışıyorum hala. Allah yar ve yardımcım Olsun. Teşekkürler.