Ülkelerin yöneticileri, akrabaları…
Ülkelerinin ya da dünyanın sayılı zenginleri arasında hep yer alırlar.
Çoğu zaman düşünmüşümdür!
Bu işte bir gariplik var!
Bu işte bir yanlışlık var!
Bu işte sanki bir üçkâğıtçılık var!
Birçok ülkede insanlar fakirleşirken,
İnsanlar yoksullaşırken,
Ne hikmetse, elit tabakaya mensup bazı şahsiyetler,
Hem zenginleşiyorlar, hem lüks ve refah içinde yaşıyorlar.
Bu da haliyle belli bir çizginin altındakilerle üstündekileri karşı karşıya getiriyor.
Yönetenlerle, yönetileneler arasında, uçurumlar oluşmasına neden oluyor.
Avamla elit arasında, her alanda ve anlamda sıkıntılar ortaya çıkartıyor.
Şimdi bu bir çelişki midir, yoksa insanî zaaflar mıdır ya da başka şey midir?
Bilemiyorum doğrusu!
Galiba gelişmişlikle zenginleşme, birbiriyle çok ilişkilidir.
Galiba hak, adalet ve eşitlik mekanizması, zenginden yana daha çok işlemektedir.
Bazılarının şikâyet konusu yaptıkları,
Bazılarının şikâyet merkezi halinde oldukları bir dünya düzeninde,
Özgürlüğün varsayıldığı bir yönetim alanında,
Helalden, adaletten, doğruluktan, huzurdan ne kadar bahsedilebilir?
Tabi ki şikâyette olacak, bilmem ne de olacak..!
Atalarımız yıllar öncesinden söylemişler ya!
“Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz.”
Gerisini siz düşünün, artık neye karar verirseniz!
***
Ayağınızın kaymasının her an muhtemel olduğu şu kaypak zeminde, fırıldaklık yaparak topaçları bile kıskandıran fırıldakların şerrinden kendinizi muhafaza etmeniz gerek.
Malum her taraf bu insanlarla dolmuş durumda.
***
Soğan ekmek yiyenler varken, siz ballı kaymaklı yediniz.
Yiyin beyler yiyin, afiyet olsun.
Onlar da kamet-ezan arasında yaşadılar, siz de yaşadınız.
Onları da dört duvar arasına gömdüler, sizi de.
Esas mesele ondan sonra!..
Onlar soğan ekmeğin hesabını verecekler, siz ballı kaymaklı ekmeğin hesabını vereceksiniz.
Hadi bakalım!
Kerim BAYDAK