Bir küfrettim ki dönemem!

Abone Ol

            Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisinde sarf edilen küfürler için ne zaman yayın yasağı getireceğini ya da “+18” uygulaması koyduracağını hep merak ederim. Sanırım bu gidişle de merakımızla baş başa kalacağız. Zira seviye yerlerde sürünüyor. Üstelik o sözler, +18’in de üstünde, insanlığın dışında…

İnsanlar haklılıklarını ispatlamak için neden küfür yolunu seçer, doğrusu anlamak mümkün değil.
Milletin meclisinde, milletin temsilcileri, seçilmiş olan ve örnek olması gereken insanların neden sokak kabadayıları ağzıyla konuştuklarını, ağzı bozuk çocuklar gibi sağa sola saldırdıklarını ve bu arada da ağza alınmayacak, çocukların, kadınların, hatta “edepli” olan herkesin asla duymaması gereken sözleri neden sarf ettiklerini anlamak pek kolay değil.
Belki şu olabilir…
İnsanlar en çok yapmadıklarını söylermiş…
Hırsızlığı en çok iline dolayanların hırsız olma ihtimali de yüksektir.
Mesela dürüstlükle ilgili çok sayıda ahkâm kesenlerin dürüst olmama ihtimalinin yüksek olduğu gibi…
Belden aşağı çokça küfür eden, bazı uzuvlarını ağzından düşünmeyenlerin, o uzuvlarla önemli bir sorunu olabileceği gibi…
Koca bir meclisin, böyle bir sorununun olması, Haydar Dümen’in alanına giriyor, benim alanıma ne yazık ki girmiyor.
Küfür, insanların kalitesini de ortaya koyuyor.
Çünkü bazı insanları tanımak için “kavga”sını da görmek gerekiyor.
Ne kadar düşebiliyor, ne kadar alçalabiliyor, seviyesini ne zaman yerlere serecek?
İdeolojisinin sınırlarını da küfürle ölçebilirsiniz…
Fikrini söyler, söyler, söyler…
Ama bir yerde tıkanır, verecek cevabı bulamaz, en kolay yola başvurur, küfreder…
Aldığı eğitimin bir kişide nasıl bir etki bıraktığını da küfürle ölçebilirsiniz…
Bilgi ve birikiminin son haddine kadar anlatır, anlatır, anlatır…
Ve bir yerde tıkanır…
Gelen eleştirilere cevap veremez, basar küfrü…
İnsanların ne kadar kibar olduğunu ve ne zaman zıvanadan çıkacağını da küfürle test edebilirsiniz.
Çok naziktir, kibar bir dili tercih eder ama damarına bastığın anda ilkel insana bürünmekte gecikmez; Vahşileşir, saldırganlaşır, ağzından salyalar sağa sola fışkırır, gözü döner, elleri titrer, yüzü mosmor olur ve ağzından çıkanı kulağı duymaz, savurduğu küfürlerin nereye gittiğini, kimleri incittiğini bilemezler…
Çünkü küfür çok kolay bir saldırı şeklidir.
Bunun için eğitim almanız gerekmiyor, literatürünüzdeki kelime dağarcığınızın bir önemi yok.
Matematik bilmeniz, Türkçe’ye hâkim olmanız, fen bilimleri, sosyal bilimler veya hayatın her alanında edindiğiniz kazanımlara bile gerek yok.
Küfür dediğin, birkaç kelimeden ibarettir ve insanların değer verdiğini aşağılayan sözlerdir.
Bir küfür edersiniz, dönemezsiniz.
Hiçbir suçu, hiçbir kabahati olmayan annesini, kardeşini, eşini, çocuğunu rencide edersiniz.
İnsanların değer verdiğine saldırılmasının tepkisini ölçersiniz ve o da misliyle geri dönüşüm yapar.
Ne kadar çok öfkelenirseniz, o kadar çok alçalırsınız.
Ne kadar çok küfrederseniz, o kadar çok insanlıktan çıkar, bambaşka bir mahlûkata bürünürsünüz…
Ve sonra sakinleşirsiniz…
Ne kadar ayıp sözler olduğunu o zaman anlarsınız.
Bir insana neden küfredilsin ki…
Neden hiçbir suçu, günahı veya sorumluluğu olmayan yakınlar ağza alınsın ki…
Neden söze, sözle karşılık vermek yerine en aşağılık mahlûklar gibi küfredilsin ki…
Ama yapılıyor.
Hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde…
Kadın vekillerin yanı başında…
Ekranda milyonların önünde…
Kendi evlatları dâhil çocukların, kadınların, erkeklerin, yaşlıların, hastaların izlediğini bile bile…
Kem sözün sahibine ait olması, sarf edilen sözleri de aklamıyor, kişiyi de…
Kadın vekiller, sonunda duymaktan arlandıkları sözleri sessizce protesto etme kararı aldı.
Meclise kırmızı kaşkolle gelen bütün kadın vekiller, boğa gibi kızıp, kükreyen ve ne dediğini bilmeyen vekillerin ayıplarını yüzüne vurmaya çalıştı…
Çok güzel bir protesto şekli…
Umarım arlanan olur ama sanmıyorum.
Çünkü bu insanın ahlak anlayışıyla doğrudan ilgilidir.
Ahlaklı insan” asla muhatabına o sözleri söyleyemez.
Kendi çocuğunun benzer küfürleri etmesi halinde ağzına biber sürmeyi düşünenlerin, öfkelendiğinde nasıl da alçalabildiklerini görmeleri gerekiyor artık.
Öfkenize ve dilinize bile hâkim olamıyorken, ülkeyi yönetmeye kalkışmak ne kadar acı biliyor musunuz?
 
Tweetimden seçmeler
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Yoğurdu kendisi için yiyorsa sorun yok ama sizin için yoğurt yemesini istemişseniz o yiğit çok önemli!
www.naifkarabatak.net