Bir kurban bayramını daha nihayet ifa ettik.
Kimileri kurbanlıklarını kesti, tatile çıktı.
Kimileri kurbanlıklarını kestiler, komşular, dostlar ve akrabaları ziyaret ettiler.
Kimileri kurban kesemedi ve gözü kapıda gelebilecek kurban hisselerini beklemeye başladı.
Birçok dernek, vakıf, cemaat ve kişiler, kurban kesemeyen vatandaşlara kurban etlerini dağıttılar.
Kimleri, bu mutlu, kutlu, sevinç günlerinde, eşini, dostunu, çocuklarını ve sevdiklerini kaybetti. Büyük bir acı, üzüntü ve keder yaşadılar.
Kimileri kurban keserken bir yerlerini kesti, kimi kurbanlıklar kesilmemek için kaçtı, kaçtı da kesilmekten kurtulamadılar.
Fani dünya hayatı ,böyle bir şey işte!..
Bir tarafta acı, keder, diğer tarafta sevinç, mutluluk ve eğlence…
Ancak nasıl olursa olsun, hiçbir şeyi yerli yerinde yaptığımız söylenemez.
Yaptığımız her şeyi, yüzümüze, gözümüze bulaştırdığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kurbanlık kesimlerinde, temizlik ve hijyene riayet ettiğimiz, insanların hak ve hukuklarına uyum sağladığımızı kimse söyleyemez.
Elbette istisnalar olmaktadır ve istisnalar da kaideyi bozmamaktadır.
Bayramlarda sevdiklerini görmek, gurbetlikleri kısmen, geçici de olsa sona erdirmek için trafiğe çıkmalarda, tatil amaçlı çıkılan yollarda, aşırı yoğunluktan dolayı onlarca insanımızı yitirdik, yüzlerce insanımızın yaşamlarını sakat olarak devam edecek olmalarına şahitlik ettik.
Belki savaşlarda bile kaybedemeyeceğimiz kadar çok insanımızın öldüğünü gördük.
Bayramlar, sevinç, mutluluk huzur günleridir.
Bayramlar, sosyal yardımlaşma, dayanışma, fakir-fukaraya, garip-yetimlere sahip çıkma günleridir.
Bayramları öyle bir zamanda yaşıyoruz ki sürekli kafamız ve beynimiz meşgul, yüreğimiz yangın yeri, kalbimiz meydana gelen olaylarla paramparça…
Yaşamak zor olmuş velhasıl, insanlar yorgun, yılgın, argın…
Çevremiz ateş çemberi…
İnsanımızın yüreğinde olduğu gibi, ülkemize komşu olan ülkelerde, özellikle Doğu ve Güney’de ki birçok ülke de ateşler yakılmış, cadı kazanı gibi fokur fokur kaynamaktadır.
İnsanlar evsiz barksız, yurtsuz, sahip olduğu ne varsa terk edip kaçmaktadır.
Bizler bayramı kutlarken ya da bayramı tatil niyetine kutlarken, insanlar yürekleri yaralı, halleri perişan ülkemize sığınmaktadır.
İnsanlık dramının yaşandığı bir coğrafyadan, habersiz ve duyarsız kalmak mümkün değil.
Dünya ülkelerinin olan bitene seyirci kaldığı, her geçen zaman daha da harlanarak büyüyen ateşe, kısıtlı da olsa bazı ülkelerin yanı sıra en çok ülkemiz sıkıntı ve zorluklar yaşamaktadır.
Böyle bir ortam da ne kadar bayram yaşanabilir, böyle bir ortamda ne kadar halisane, Hulusi kalple kurban kesilebilir, etraflıca oturup, derinlemesine düşünmek gerekir.
Bir daha ki kurban bayramına kavuşabilir miyiz? Allah (cc) bilir, ancak ömrümüz yeterse, kurban bayramını görmekle beraber, daha birçok olaya şahitlik edeceğimiz kesin.
Allah nice kurban bayramlarına kavuşmayı nasip etsin ve yanmakta olan şu ateşe bir an önce soğuk bir su dökülür de sönüverir inşallah!
Dünya, barış, huzur, sağlık, sıhhat ve afiyetler içerisinde bir yaşam nasip etsin.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com