Her şeyin başında yaşam hakkı gelir. O nedenledir ki sağlık, dinsel açıdan ibadetten de önceliklidir.
Geçtiğimiz yıl Adıyaman Turgut Reis Mahallesi Hacı Mehmet İnan Camisinde Cuma namazının farzını kılarken iki saf öndeki birinin aniden önümdeki insanın üstüne geriye doğru düştüğünü gördüm. Namazın kazası olduğu halde insan hayatının kazası olamayacağından bir saniye bile kaybetmeden namazımı bozarak düşen insanı diğer kişi ile birlikte tuttum. Cemaatten farkına varanlarca bile umursanmayıp namaza devam edildiğini görünce “Muhterem cemaat, burada bir insan ölüyor! İçimizde doktor var mı?” diye bağırdım. Kimse tınmadı. Derken farz sona erdi, hastanın üzerine düştüğü şahısla birlikte elini yüzünü ovuşturduk. Avluya çıkarıp yüzünü yıkadık, dinlendirdik. Biraz kendisine geldikten sonra kendi isteği ile yakındaki evine bıraktık…
Bu anımı, İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Emin Taş’ın 112 Acil Servis konulu geçen hafta basın toplantısındaki konuşmasını dinlerken hatırladım. Ambulansların özellikle hasta naklederken, keza 112 acil servis telefonlarına ulaşırken görevlilere kaybettirilen bir saniyenin bile, insan hayatını karartabileceğine sebebiyet vereceğini düşünmek gerekir.
Geçiş üstünlüğü olan araçların başında ambulanslar gelmesine rağmen trafikte aynı istikamette seyrettiğimiz bir ambulansın siren sesinden arkadan geldiğini anladığımızda maalesef çoğumuz hemen sağa çekip durmayız. Oysa Sağlık Bakanlığı broşüründe yazıldığı üzere;“Siren tüm araçların duyması ve yolu açmaları içindir. Araç sürücüleri ambulansın ilerleyişini kolaylaştırmak için taşıt yolu üzerinde yer açmak, gerekiyorsa durmak ve ambulans tarafından tamamen geçilinceye kadar beklemek zorundadırlar.”
Dr. Taş’ın açıkladığına göre diğer önemli bir konu; ambulans telefon çağrı numarası olan 112’nin ücretsiz olmasından da yararlanılarak; ilimizde Alo 112 Çağrı Merkezini arayanların % 95’inin, evet yanlış yazmadım, siz de yanlış okumadınız, tam yüzde doksan beşinin; birçoğunun dalga geçmek amacıyla ilgisiz, gereksiz veya asılsız olduğudur. Bu durum 5 doğru acil hasta veya yaralının önüne hiç ilgisiz 95 kişinin çıkması, erişebilirliği geciktirerek ilk müdahale ve tedaviye engel olması, belki de ÖLÜME SEBEBİYET vermesi demektir. Oysa yalan-yanlış arama yapılmaz ise; bilgiler daha sakin, hızlı ve güvenilir alınabilecek, iletişim ve taşıt yollarının açılıp rahatlaması ile ambulanslar acil hasta ve yaralıya daha hızlı varabilecek ve bu sayede saniye farkı ile de olsa nice canlar kurtarılabilecektir.
Çünkü hayatımızda yitirilen bir saniye, çoğu kez koca bir ömre bedel olmaktadır.