Her ne kadar gün ve haftalara karşı olsam da, bazı haftalar var ki es geçemiyorum
İşte onlardan biri olan deprem haftası!
1-7 Mart arası Deprem Haftası olarak kutlanmaktadır.
Her zaman aklımızdan çıkarmamamız gereken deprem manzaraları vardır.
Bu deprem manzaralarını hatırlamak, yüreğimiz burkulup, ağır bir yük gibi gelebiliyor.
Önemli olan, depremlerde üzüldüğümüz, ah-vah ettiğimiz kadar,
Deprem sonrasında gördüklerimizden ne kadar ders aldığımızdır, neler yaptığımızdır.
Sanırım deprem anında esip gürlüyoruz, ders alacağımızı söylüyoruz, o kadar.
Sadece söylemekle yetinip, kısa bir süre sonra, hem olanları, hem de olacakları unutuyoruz.
Belki unutmak gerekir, ama muhtemel tedbirler ve önlemler alındıktan sonra olsa daha iyi olur.
Çünkü her depremde yüzlerce, binlerce, belki toplamda milyonlarca insanımızı, canımızı yitiriyoruz.
Dünyada tespit edilmiş muhtelif deprem fay hatları mevcut.
Bu faylarda yer alan ülkelerdeki olmuş veya olası depremlerde çok insan hayatını kaybediyor.
Savaş dersen değil, doğal bir afet, ne zaman ve nerede olacağı, ne kadar süreceği belli değil.
O yüzden her an tetikte olarak, tedbirli olarak hazırlıklı olmalıyız.
***
Türkiye fay hattı olarak, Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Ege Graben Sistemi ile deprem kuşağında yer almaktadır.
Türkiye tarihinde ilk belirlenen ve tespit edilen deprem, Antakya depremi olarak geçmektedir.
Bu depremde 260.000, yine akabindeki başka bir depremde 250.000 kişinin öldüğü söylenmektedir.
Akabinde, Erzincan depreminde 32.700 insanımız hayatını kaybetmiştir.(Kaynaklar USGS)
Belli aralıklara deprem olmuş, yakın zamandaki 1999 İzmit-Gölcük depreminde 17.000 insan ölmüştür.
Yani dünyanın neresinde olursa olsun, bizler bu acıyı biliyoruz.
Bizler, bu acıyı yüreğimizde, tüm canlılığıyla hissedebiliyoruz.
Yer farklı, ülke farklı, insanlar farklı olsa da; sahne aynı, acılar tıpatıp aynı, hep taze, hep keder, üzüntü…
Yıkılan binalar, dağlar gibi enkazlar, enkazdan kurtarılanlar, kurtarılamayanlar her yerde aynı…
Binlerce ölü, binlerce kayıp, on binlerce yaralı, yüzbinlerce evsiz-barksız kalanlar…
Evet, biz bu acıyı biliyoruz, hem de çok iyi biliyoruz.
Yüreğimizde hissediyor ve unutamıyoruz, istesek de…
***
Depremler de ne yapabilir, nasıl davranırız, ölümleri en aza nasıl indirebiliriz?
Deprem sonrasında alınacak önlemler ve yapılması gerekenler hep gündeme gelir.
Çok unutkan olan yapımızla, kısa bir süre sonra gündemden düşmekte, yine bildiklerimizi yapmaktayız.
Uzmanların tavsiyeleri, uygulamaya konması gereken tedbirler rafa kaldırılır, hep havada kalır.
Ne zaman ki yeni bir depremle karşı karşıya kaldığımızda, rafa kaldırılan söylemler yine gündeme gelir.
Kabuk bağlayan yaralar, hafif bir sallantıyla yine soyulur, geçici pansumanlar ve merhemler sürülür.
Eminim yine bir deprem haftasında, geçmişimiz ve yaralarımız yeniden deşilir.
Acılarımız yeniden gündeme gelir, yüreklerimiz yeniden titremeye başlar.
Uzmanlar konuşturulur, alınması gereken tedbirlerin ve önlemlerin uygulanması istenir.
Hafta biter, acılar yine küllenir, belki tedbirler yine rafa kaldırılır.
***
Unutmayalım ve unutturmayalım!
Deprem gerçeği, unutmamamız gereken büyük bir gerçek.
Her an olması muhtemel bir depremden kaçış olamayacağına göre, hep hazırlıklı olmalıyız.
Önlemelerimizi alarak, en az hasarla atlatmanın çalışması içerisinde olmalıyız.
Millet olarak, biz bu acıyı çok iyi biliriz.
Yapılması gerekenlerle ve alınması gereken tedbirleri de inşallah başka bir yazıda yazmak dileğiyle…
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artanhotmail.com