Bu kuşağı da belimize kim sardı?

Abone Ol

             Yaklaşık üç yıldan beri üzerinde çalışılan ve 2040 yılına kadar geçerli olacağı ön görülen Şanlıurfa-Adıyaman-Diyarbakır 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanarak geçen yıl çıkarıldığı askı ilanı ile arazi sahipleri ve kamu idarelerinin bilgisine sunuldu. Bu şeffaflığı takdir etmemek elbette mümkün değil. Ancak konu ile ilgili bir nokta var ki teknik, hukuki ve sosyal nedenlerini merak etmemek de mümkün değil…

Yaklaşık 2.500.000 m2’lik bir alan düşünün. Taban arazi niteliğinde verimli birinci sınıf tarım arazisi. Eğim düzeyi ortalama %5–10. Kent merkezinin güney batısında yer alıyor.
Bunun dışında bir yer daha var ki, engebeli. Eğim düzeyi yer yer % 40 ile % 70 arasında değişiyor. Büyük bölümü orman vasfını kaybetmiş hazine arazisi. Kent merkezinin kuzeyinde yer alıyor. Kısmen; değil üçüncü, deyim yerindeyse adeta beşinci sınıf kıraç arazi. Tarım arazisi diyemiyoruz. Çünkü taşlık, kayalık çoğunlukta... Olsa, olsa hayvancılık yapılabilir.
Adıyaman merkez ilçe imarının en büyük eleştiri konusu, Karadağ dediğimiz kuzey tarafın imara, yapılaşmaya açılmayıp, sulak ve taban arazilerin bulunduğu düz alanların imara açılması. Çoğu zaman sırf bu nedenle atalarımızı, eski yöneticilerimizi kabahatli, hatta suçlu görürüz. Peki, bizden önceki kuşakları suçluyorsak, aynı hatayı biz niye yapıp torunlarımızın da bizi suçlamasına niye sebebiyet verelim? Gelecek kuşaklara daha akıllı bir imar niye bırakmayalım? Telefon ararken akıllısını arıyoruz da, imar planı yaparken niye akıllısını aramayalım? Bizde o akıl yok mu yani?
Edindiğim bilgiye göre söz konusu Çevre Düzeni Planı bakanlıkça Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne gönderilmiş. İtirazların bazısı kabul edildiği halde toplantılarda oluşan konsensüse rağmen bu konudaki itirazlar bakanlıkça kabul edilmeyerek “merkezden! dayatma” yapılmış. Demiryolu taleplerimiz konusunda “güvercin” olan merkez, her ne hikmetse bu kez 2.500.000 m2 tarım arazisi konusunda “şahin” olmuş. Hem de talep bile olmaksızın… Hem de İl Özel İdaresi, Belediye Başkanlığı, STK’lar ile gerçek şahıslardan hiç kimse “ben istedim” demediği halde… Nerede kaldı yerinden yönetim? Şehrin geleceği açısından Ankara hangi sebep veya cesaretle ister? Ki ilgili Yüklenici İmar Planlama Şirketi bile planlama ilkeleri gereği kendisi de ihtiyaç görmediği halde sormak durumunda kalıyoruz: “bu kuşağı belimize kim sardı?”
Öncelikle Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu ile Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş’ın, yalnızca makamlarının ağırlığı ile değil, kendi kişisel ağırlıklarını da harekete geçirip müsebbibi “meçhul?” bu yanlış uygulamayı durdurarak o onurlu imzalarını ilimiz 30 yılının planlamasına atacaklarına ve kimin sardığı henüz belli olmayan bu kuşağı böylece belimizden geri sökeceklerine inanıyorum.
İnşallah yanılmam!…
Mustafa Işıldak www.mustafaisildak.com.tr