Sana varmak için, bir yola girsem bilmeden.
Gece vakti saptığım da bir dağ yoluna…
Benzinim bitse, aracım arızalansa ya da ne bileyim…
Tanımadan, tanınmadan girsem, ilk rastladığım dağ köyüne…
Umduğumu değil, bulduğumu ve ikram edileni yesem.
Toprak evin damında, yatağım serilse…
Uzansan boylu boyunca, seni düşünerek…
Mevsimlerden bahar, hava ayaz, gökyüzü dingin, yıldızlar parlak…
Uzansam bir yıldıza, tutsam sana vermek üzere…
Aman Allah’ım!
Ne güzel!..
Hayalin, mutluluk, huzur ve sana ulaşabilme umudu…
***
Tuşlara tutsak parmaklar, tutsak diller (sözler), tutsak beyinler…
Doğal olarak, tuşlara tutsak insan…
Ne bekliyordun ki!!
***
İnsanları tanımaya birçok sebep vardır.
Yeter ki neyin kararını ve kim/kime olduğuna iyi karar verin.
***
Bir çaylık muhabbete bile layık olmayanlar, kahve muhabbeti yaptıklarını sanıyorlar.
Hey yavrum hey!!
Bu mudur yani...
***
Bazı durumlar ortaya çıkar ki bazı dangalakların ahlâkî zafiyetlerini ortaya çıkmasına sebep olur.
Ama onlar bunun farkında olamıyorlar, olamazlar da.
***
Hissiyatımızın vefası;
Haysiyetimizin cefası,
Mevcudiyetimizin sefasıdır.
***
Bu hedefe yol var, yolcular da var.
Tabi yolculuğa gerekli unsurlar da var.
İstenilen de bu değil mi?
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com