Öğrencilik yıllarından başlayarak Osmanlı Devleti’nin çöküşü üzerine kafa yoran Mustafa Kemal Atatürk’e göre Osmanlı Devleti, Batı Avrupa’daki:
Bilimsel gelişmelerin,
Değişen ve dönüşen toplumsal, ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerin,
Dışında kaldığı için,
Önce duraklamış,
Sonra gerilemiş ve arkasından da çökmeye başlamıştı.
Henüz 3 yıllık bir subayken 1908’de İkinci Meşrutiyetin ilanı öncesi İttihat ve Terakki Cemiyeti üst yöneticilerine 5 maddeden oluşan bir memorandum (bildiri) sunar. Memorandumunda:
- İttihat ve Terakki Cemiyeti bir siyasi parti durumuna geçsin.
- Ordu kesin olarak siyasadan ayrılsın.
- Devlet ve din işleri birbirinden ayrılsın.
- İttihat ve Terakki içinde eşitlik olsun ve gizli bir hizip egemenliği kurulmasın.
- İttihat ve Terakki Masonlarla olan ilişkisine son versin. (Prof. Dr. Hikmet Bayur, Atatürk’ün Hayatı ve Eserleri Cilt I, Doğumundan Samsun’a Çıkışına Kadar. Güven Basımevi-Ankara, 1963, S. 27)
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin hem bir cemiyet olup hem de bir parti gibi, Osmanlı Devleti’ni yönetmesine,
Asıl işleri dış saldırılara karşı ülkeyi savunmak olan, yönetim işlerinden anlamayan askerin, yönetime ve siyasete karışmalarına,
Kutsal dinin, kulun Allah’la kendisi arasındaki özeli olup, dinine devlet işlerine karıştırılmasına, kutsal dinimize zarar verilmesine,
Ülkeyi yöneten İttihat ve Terakki’nin bir hizibin kontrolünde olmasına, İttihat ve Terakki’nin içinde eşitliğin olmamasına,
- işleyişinin kapitalizmin en güçlü örgütü olan masonların kontrolüne girmiş olmasına itiraz etmiştir.
Mustafa Kemal’in bildiride söyledikleri dikkatlice incelendiğinde; Mustafa Kemal daha 1908’de, aslında adını söylemeden cumhuriyet yönetimine geçilmesini önermektedir.
Padişah başta olmak üzere çoğunluğu İttihat ve Terakki üyesinden oluşan yöneticiler, bunlar cumhuriyetçi fikirlerdir dediler. Atatürk’ü tehlikeli bir kişi olarak gördüler. Önce Suriye’ye arkasından da Trablusgarp’a tayin ettiler. Başkent İstanbul’dan uzaklaştırdılar.
Anadolu halkını örgütleyerek işgal güçlerine karşı büyük bir Kurtuluş Savaşı başlatan Mustafa Kemal Atatürk, emperyalist işgal güçlerini (devletleri) Anadolu’dan attı.
Bilim ve teknolojideki gelişmelerin dışında kalan, saltanat ve hilafete dayanan yönetim anlayışına son verdi.
Yerine aklı ve bilimi esas alan halk egemenliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.
Cumhuriyeti, 1908’de İttihat ve Terakki üst yönetimine sunduğu 5 maddeden oluşan bildiride söylediklerinin üzerine inşa etti.
Atatürk’ün kesip çöpe attığı tırnağı kadar bu ülkeye bir hizmetleri ve yararları olmayan, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in sunduğu fırsatlarından yararlanarak okuyan, nimetlenen bazı kişilerin Atatürk’e, mübarek annesine ve evlatlığına saldırmalarını ve bu saldırıları sessiz kalarak onaylayanları ve alkışlayanları şiddetle kınıyorum ve lanetliyorum.
Not: Değerli arkadaşlarım. Bilgi ve belgeye dayalı olarak Atatürk’ün bilgeliğini ve dünya liderliğini anlatacağım bu yazı dizisi, devam edecektir. Arkadaş guruplarınızla paylaşmanızı rica ediyorum.