Cihan İmparatorluğu Osmanlı Devleti, 1900’lü yıllara gelindiğinde emperyalist ülkeler tarafından işgal edildi. Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığında başlatılan Kurtuluş Savaş’ı Büyük zaferle sonuçlandı. İşgal güçleri geldikleri gibi gittiler.
Atatürk’ün yönetiminde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından, babadan oğula geçen, tek kişinin aldığı kararlarla yönetilen saltanat yönetime son verildi. Halk egemenliğine ve yurttaşlık esasına dayalı Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Hilafet kaldırıldı. Devletin yönetiminde çift başlılığa ve paralel yönetime son verildi.
Halk egemenliğine dayanan Cumhuriyet yönetimi, yapılan devrimler, devrimlerle yaşama geçirilen toplumsal, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yenilik, değişim ve dönüşümlerle; “insan merkez alındı. İnsan önemsedi. İnsana değer verildi. İnsanın yüceltilmesi hedeflendi. Dil, din, ırk, renk, mezhep, düşünce cinsiyet ayırımı gözetilmeksizin yurttaşlara bilgi, beceri, liyakat, yeteneklerine göre, devletin yönetiminde görev alma ve yükselme fırsatı sunuldu.”
Dil, din, ırk, renk, mezhep, düşünce cinsiyet ayırımı gözetilmeksizin yurttaşlara sunulan bu fırsatlar sayesinde, “Türkiye Cumhuriyeti’ni din kurallarına göre yeniden yapılandıracağını söyleyerek siyaset yapan milli görüş öğretisi ile yetişmiş olan, Atatürk’e ve devrimlere karşı olan Rize Güneysu Köyü’nden Ahmet Erdoğan’ın oğlu Recep Tayyip Erdoğan, Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı seçildi.”
Kendisi gibi milli görüş öğretisi ile yetişmiş olan arkadaşlarıyla birlikte Milli Görüşün Partisi Fazilet Partisi’nde istifa etti. Bu arkadaşlarıyla birlikte, 14 Ağustos 2001 tarihinde AKP’yi kurdu. Partinin genel başkanı oldu. AKP Erdoğan’ın başkanlığında katıldığı 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara geldi. Ancak Erdoğan siyasi yasaklı olduğu için milletvekili seçilemedi.
Oyunu seçim bölgesi Antalya’da kullanan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, seçimlerden 3 gün sonra 6 Kasım’da Ankara’ya döndü. Genel Sekreter Önder Sav ve Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem’le birlikte AKP Genel Merkezi’ne gitti. Erdoğan’ı ziyaret etti. Seçim başarısı nedeniyle kutladı. Siyasi yasağını kaldırmanın, milletvekili seçilmesinin, başbakan olmasının sözünü verdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın talimatı ile CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın başkanlığında CHP yetkilileri ile AKP yetkilileri bir araya geldiler. Erdoğan’ın siyasi yasağını düzenleyen Anayasa’nın 76, 78, ve 67. Maddelerini değiştiren değişiklik taslağı hazırlandı. Değişiklik taslağı TBMM’nin 26 Aralık 2002 tarihli oturumunda, CHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. Erdoğan’ın siyasi yasağı kaldırıldı.
Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldıracak olan Anayasa değişiklik taslağı çalışması devam ederken CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın yol göstermesi ve katkılarıyla Siirt seçim sonuçları iptal edildi. İptal edilen Siirt seçimleri 9 Mart 2003 tarihinde yenilendi. AKP Genel Başkanı Erdoğan, Siirt’e milletvekili adayı oldu. Milletvekili seçildi.
Siirt seçimlerinin ertesi günü Başbakan Abdullah Gül, Çankaya Köşküne çıktı. Cumhurbaşkanı’na istifasını sundu. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül’ün istifasını kabul etti. Aynı gün Recep Tayyip Erdoğan’ı Çankaya Köşküne davet etti. Erdoğan’ı yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi. Erdoğan, çoğunluğu Atatürk’e, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine ve devrimlere karşı olan Milli Görüşçülerde ve Fethüllah Gülen Cemaati mensuplarından oluşan bakanlar kurulu listesini hemen hazırladı. 14 Mart 2003 günü Köşke sundu. Cumhurbaşkanı Sezer, aynı gün Erdoğan’ın bakanlar kurulu listesini onayladı.
Türkiye Cumhuriyeti’ni, din kurallarına göre yeniden yapılandıracağını söyleyerek siyaset yapan Milli Görüş’ün öğretisiyle yetişen, Atatürk’e ve Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine karşı olan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genel Sekreter Önder Sav ve CHP milletvekillerinin altın tepsi içinde sundukları Başbakanlık koltuğuna oturdu.
CHP’nin altın tepsi içinde sunduğu başbakanlık koltuğuna oturan Erdoğan, ilk günden başlayarak, Atatürk’e, CHP’ye, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine ve devrimlere savaş açtı. Atatürk’ü aşındırmak, hafızalarda silmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni din kurallarına göre yeniden yapılandırmak, CHP’yi aşındırmak ve yok etmek için elinden ne geliyorsa yaptı.
CHP’nin altın tepsi içinde sunduğu içinde Başbakanlık koltuğuna oturan Recep Tayyip Erdoğan, orduyu, polisi, yargıyı, eğitim kurumlarını, bakanlıkların üst düzey yönetimini Gülen cemaati mensuplarına teslim etti. Devleti Fethüllah Gülen ile birlikte yönetti. AKP üst yönetimi, bakanlar ve milletvekilleri sık sık ABD’ye gittiler. Pennsylvania’da ikamet eden Fehüllah Gülen’i ziyaret ettiler. Gülenden direktif aldılar. Gülen’le birlikte resimler çektirip gazetelerde yayınladılar. Bu arada AKP Genel Başkanı Başbakan Erdoğan bulduğu her fırsatta Fehüllah Gülen’e göz yaşları dökerek övgüler dizdi. Ne istedilerse verdik dedi.
16 Nisan 2017 tarihinde yapılan anayasa referandumu ile halk egemenliğine dayanan rejim değiştirildi. Ülkenin tek adamın aldığı kararlarla yönetildiği Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildi. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerde AKP Genel Başkanı Erdoğan partili Cumhurbaşkanı seçildi.
Atatürk’ün yönetiminde CHP’nin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin sunduğu fırsatlar sayesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı, milletvekili, Başbakan Cumhurbaşkanı olan Erdoğan, siyasi yaşamında geldiği her noktayı Atatürk’e ve CHP’ye borçludur.
Siyasi yaşamında geldiği her noktayı Atatürk’e ve CHP’ye borçlu olan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Nisan 2010 tarihinde yaptığı açıklamada CHP’yi ve CHP’li büyükşehir belediye başkanlarını FETÖ ve PKK gibi davranmakla suçladı. CHP’yi terör örgütü FETÖ ve PKK ile aynı kefeye koydu.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, siyasi yaşamında geldiği her noktayı borçlu olduğu CHP’yi terör örgütü FETÖ ve PKK ile aynı kefeye koyması ve suçlaması, büyük bir vefasızlık ve nankörlüktür.