Behlül Dana bir gün Halife Harun Reşid’den bir vazife istedi. Harun Reşid’de ona çarşı pazar ağalığını (denetimini) verdi.
Behlül, hemen işe koyuldu. İlk olarak bir fırına gitti. Birkaç ekmek tarttı hepsi normal gramajından noksan geldi.
Dönüp fırıncı ya sordu:
“Hayatından memnun musun, geçinebiliyor musun, çoluk-çocuğunla ağzının tadı var mı?”
Adam her soruya olumsuz cevap verdi. Memnun olduğu bir şey yoktu. Behlül birşey demeden ayrıldı ve bir başka fırına geçti.
Orada da birkaç ekmek tarttı ve gördü ki bütün ekmekler gramajından fazla geliyor, eksik gelmiyor.
Aynı soruları bu fırının sahibine de sordu ve her soruya olumlu cevap aldı. Bundan sonra başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşid’in huzuruna çıktı ve yeni bir vazife istedi.
Harun Reşid; “Behlül, daha demin vazife verdik sana, ne çabuk bıktın?” dedi.
Behlül açıkladı:
- Efendimiz, çarşı-pazarın ağası varmış. Benden önce ekmekleri tartmış, vicdanları tartmış, buna göre herkes hesabını ödemiş, bana ihtiyaç kalmamış.
Hikâyeden de anlatıldığı gibi; işine haram katmadan çoluk-çocuğunun nafakasını kazanmaya çalışanın vicdanı rahat olduğu için hayatından memnundur.
Aksini yapanların gözü doyumsuzlaştığı gibi, vicdanı da hep rahatsızdır!
Ne mutlu helalinden hayatını idame ettirene…
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
Bilal KARADAĞ
bkaratag02@hotmail.com