Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Anadolu Yayıncılar Federasyonu'nun düzenlediği organizasyonda gazeteciler ile bir araya geldi.
Yılmaz, İhracatçılara sağlanan desteklerden Türkiye'nin büyüme hızına, asgari ücretten emekli aylık artışlarına, deprem harcamalarından kira artışlarına pek çok konuda açıklamalarda bulundu.
TRT Haber'in aktardığı habere göre Yılmaz, açıklamasında şunları kaydetti:
"Şimdi öncelikle asgari ücreti tartışırken yapılanlardan başlamak gerekir. Asgari ücrete bu yıl biliyorsunuz yüzde 107 artış gerçekleştirildi. Asgari ücret artışı enflasyonun üstünde gerçekleşti. Reel olarak asgari ücreti koruyucu çok ciddi tedbirler alındı. Yaptığımız artışlara ilaveten yine geçen yıl tarihi bir adım attık ve asgari ücrete kadar tüm ücretlerde vergi muafiyeti getirdik. Sadece bu muafiyetin tutarı 500 milyar lira civarında. Yani buna vergi harcaması diyoruz. Dolayısıyla asgari ücret anlamında çok önemli bir çerçeve oluştu. Bu müzakere sürecine gelecek olursak, müzakereler üçlü bir şekilde yürütülüyor. Yani sadece kamunun bu konuda perspektifini paylaşması yeterli değil elbette. İşin kamu, işçi ve işveren tarafı var. Sosyal diyalog dediğimiz bir mekanizmayla bütün şartlar belirleniyor. Sosyal diyalog mekanizmaları çalışmadan önce yorum yapmayı doğru bulmuyorum".
"ARALIK AYI İÇİNDE SOSYAL DİYALOG MEKANİZMASI ÇALIŞACAK"
"Görüşmeler başlayacak, Aralık ayı içinde sosyal diyalog mekanizması çalışacak. Orada elbette işçilerimizin refah beklentileri, işletmelerimizin de rekabet gücünü devam ettirme, istihdamı devam ettirme gibi beklentileri olacaktır. Kamu kesimi de bu dengeyi gözetecektir diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu üçlü mekanizmanın, diyalog mekanizmasının işleyişini gördükten sonra yorum yapmak daha doğru olur."
"EYT DAHA BİTMİŞ BİR SÜREÇ DEĞİL"
Öte yandan emeklilikle ilgili primle ücret arasında aktüeryal denge olması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Sürdürülebilirlik açısından bu böyle. Emekli maaşını primlerle ödüyoruz, çalışanlar prim ödüyor o primlerle emeklinin maaşını ödüyoruz. Normalde 3-4 çalışan olmalı ki bir tane emeklinin maaşını ödeyebilelim. Türkiye’de bu denge özellikle EYT’den sonra oldukça düşük düzeylere gerilemiş durumda. EYT daha bitmiş bir süreç değil. 2 milyon insan emekli oldu ama daha gelecek 3 milyon kişi daha var. Böyle bir yükle de karşı karşıyayız. Bunun da ilerisi için yansımaları var. Bu hakikaten sosyal güvenlik sistemimiz üzerinde çok önemli bir baskı unsuru oluşturdu. Bu durumu bütçemizin imkanları dahilinde elimizden geldiğince yönetmek durumundayız." diye konuştu.