Başarısız ve lider kelimelerinin aynı anda bir şahsa sıfat olması garip bir durum. Lider olanın başarısız olduğunu görmek tuhaf ve düşündürücü! Liderlik kolay erişilen bir kavram değildir. Donanım birikim öngörü gerektirir. Çaresiz kalındığında, en kötü koşullarda öyle hamlelerde bulunur ki şartlar tamamen değişir. Yeni bir yol için yollar açılır, hamlelerle sihirbazlar gibi şaşkınlık içinde bırakır!
Kemal kılıçdaroğlu lider değildir. Parti başkanı da değildir. Liderlik ve yahut başkanlık şartlarından birine bile sahip değilken, hangi hedefler gözetilip CHP nin başına getirildi anlamak mümkün değil. CHP ağır hasta ve tedavisi bu koşullarda mümkün değil. Genel başkanlık koltuğuna oturan Kemal kulıçtaroğlu’ nun partiyi kanser ettiğini sebebinin ise bizzat kendisi olduğu halde bunu görmezden gelip, teşkilatların başarısızlığına dolaylı olarak bağlayıp sıyrılma çabalarını, görmüyor değiliz. Başarısızlığını son dönemde kamuoyunu meşgul eden konularına verdiği tepkilerden de ölçmek mümkün. Şöyle ki :
1) Eğitimi yaz boz tahtasına çevirip, ülkenin en hayati meselesini, beceriksiz öngörüsüz BAKAN’ların içinden çıkılmaz hale getirdiğini, kamuoyuna anlatamamış gündem oluşturmamıştır. İlkokul çocuklarının yaptığı gibi, çekine çekine parmak kaldırır misali, soru sormaktan öte başka hiç bir yeteneği olmayan kılıçdaroğlu, lider olmanın gereğini yapmamış, CHP nin bu konudaki önerilerini, çözüm yöntemlerini sunmamıştır. Bu ülkenin en hassas konusu eğitimin, milyonlarca öğrencinin hayatına olumsuz etki ettiği şu dönemde, bunu dile getirmeyecek kadar suskunluk içindeki kılıçdaroğlunun genel başkanlığı SEDYE’ye yatırılmalıdır. PİSA sonuçlarının, PIAAC sonuçlarının ne anlama geldiğini, ülkenin durumunu göstermesinin bu ülke için ne anlam ifade ettiğini, kamuoyuna anlatamayacaksa CHP’nin başında ne işin var?
2) Ekonomik göstergelerin, yıldız gibi parladığının söylendiği şu günlerde, alıp başını giden doların otomatiğe bağlandığının, bunda hükümetin bir suçunun olmadığının söylendiği fıkralık komik durumların yaşandığı bu zamanda, kılıçdaroğlunun esamesi okunuyor mu ? Kendisinin en çok sorduğu “böyle birşey olabilir mi” sorusunu dönüp kendisine “benden lider olur mu” diye sormasının vakti gelmiştir, geçmiştir de ! Benzin fiyatlarınlarının uçtuğu, işsizliğin tavan yaptığı, ekonomik hayatın dar gelirli aileleri perişan ettiği şu dönemi, muhalefetteki genel başkan değerlendirip halka bir seçenek olduğunu göstermeyecekse, CHP gibi köklü bir partinin başında ne işi var? Tarımın hayvancılığın bitirildiği, çiftçinin anasını alıp gittiği, yerli tohumların kullanılmadığı Türkiye’de, muhalefet lideri salı günleri önüne konan kağıtlardan dedikodu siyaseti yapmayı marifet mi zannediyor? Bu mudur CHP lideri olmak ! İşçi haklarının sömürüldüğü, işçilerin işinden olduğu,denetimsiz, güvensiz iş sahalarında canından olduğu şu dönemde, ana muhalefetin başındaki şahsın, salı grup toplantısında 23 Nisan provalarını andıran komik salvoları ile nereye varılacaktır? Yoğun emek, az kazanca mahkum edilen halktır. millete hizmetkar olmaya geldik deyip, yuvarlak süslü masalarda halkın parasının çar çur edildiği, halkın adını bile duymadığı yemekler, aksırıncaya kadar tıksırıncaya kadar yenilince halktan fazla gündem oluyorsa muhalefetin başındaki zattan en küçük bir itiraz çıkmıyorsa, iktidarı güçlü ve eleştirisiz kılmak ile görevlendirildiği aşikardır.
3) Sağlık sektörü iktidarın en çok övündüğü, en çok gündem oluşturup halkı kandırdığı, dünya standartlarında hizmetlere sahip olunduğunun söylendiği, bir zincirleme yalanlar demetidir. İnsanlar sağlıksız ortamlara mahkum edilmiştir. Özel hastahaneler sayesinde görülen belli iyileştirmeler son dönemde artan nüfus ve talepler neticesinde eski kalitesiz yapısına tekrar ulaşmıştır. Ambulans hizmetleri yetersizdir. İnsanlar sedye ile, kendi imkanlarıyla, evine gidiyor. Ameliyat olmak için aylarca can acısıyla bekleyen hastalar, canından bezdirilmiştir. Köyler sağlıksız, hayvan gübreleriyle iç içe yaşanmaya mahkum edilmiş, kanalizasyonsuz ortamlarla halk mikroplara esir edilmiştir. Avrupa’nın en çok antibiyotik kullanan ülkesi Türkiyedir. Halk bilinçsiz ilaç kullanarak iyileşeyim derken yeni hastalıklara maruz kalmış, ağır bedeller ödemiştir. Her gün bir yerlerden hastahane şikayetleri gündeme gelirken, bunları iktidara soracak bir muhalefet lideri var mıdır? Oda ayrı muamma ! KEMAL KILIÇDAROĞLU CHP’yi yanlış teşhislerle ameliyat etmiş, yanlış politikalarla halkın CHP olan güven duygusunu kesmiştir. Bununla da yetinmemiş kaybetmişlik sendromuna yakalanmasına neden olmuştur. CHP KILIÇDAROĞLU yüzünden kanser olmuştur tedaviye cevap veremeyecek hale getirilmiştir. Bununla da yetinmeyip CHP ye yanlış raporlar düzenlemiş, yanlış ilaçlarla gün geçtikçe erimesine sebep olmuştur. Sorun Allah’a havale edilerek CHP’ye ilahi bir ışık mı bekleniyor bilinmez ama bilinen bir gerçek var oda KILIÇDAROĞLU’nun muhalefeti kanser ettiğidir.
4) Adaletin mumla arandığı bir dönemden geçiyoruz. Kişiye göre adalet olunca, mahkemelerin de işlevi sorgulanır durumda. Asıl suçluların hesap vermediği ama suçsuz insanların, daha doğrusu en az suçluların ağır cezalarla tutuklanıp asıl suçluymuş gibi cezalar verilmesi, vicdana ve ahlaka sığacak bir olay değildir. FETÖ’ nün motorları, aküleri direksiyonları serbestçe dolaşıyor. Amerika’da şarlatanın etrafında hala ülkeye ihanet ediliyor. Türkiye’de, zamanında bu şarlatanı büyüten zihniyetlerden hesap sorulmazken, “milletimiz bizi affetsin” deyip mahkeme gibi kendini aklıyorlarsa, burda buna dur diyecek bir muhalefet lideri lazım değil mi? Kılıçdaroğlu adalete sahip çıkmamıştır yürümekle adaleti getirmemiş, sorgulanan liderliğine maske ile makyaj yapmıştır.
Eğitim, ekonomi, sağlık ve adalet bir ülkenin çimentosudur. Varlığı bunların gelişimine göre şekil alır. ERDOĞAN bu dört unsuru uygulamalarıyla geriye götürmüşken, muhalefetin lideri de buna ses çıkarmayarak dolaylı destek olmuştur. Evet CHP kanser olmuştur. Bu virüsü CHP’ye taşıyan KILIÇDAROĞLU’dur. Allah’tan ümit kesilmez ama muhalefet lideri umutları da kanser etmiştir. Acil şifa için CHP’nin beyin doktoru kesinlikle değişmelidir.