CHP'nin ön seçimle imtihanı

Abone Ol

2015 seçimlerinde aday belirlemeyi ön seçimle yapıp yapmayacağı henüz belli olmayan CHP, aynı zamanda ön seçimle bir imtihanla da karşı karşıya.

Bütün siyasi partilerin aday belirleme şeklinin demokratik olmadığını her zaman söyleyenlerdenim. Bu, ister ön seçim olsun, ister temayüllerle süslensin, ister anketlerle tescil edilsin, fark etmiyor.

Yasaya baktığınızda kimlerin milletvekili olacağını öğrenebiliyorsunuz ama bu, siyasi partilerde aday belirleme konumunda olanları aşabilenler için.

Hiçbir vatandaş, bağımsız adaylık hariç, “bilgimi, birikimimi, kültürümü, başarımı ve sahip olduğum tüm vasıflarımı milletim için harcayacağım” diyerek ortaya çıkamaz.

Aslında milletvekili adayı olmak için akla hayale gelmedik ödünler vermek gerekiyor.

Bu, bazen yağcılık, bazen yalakalık, bazen yaranma şeklinde kendini gösteriyor.

İnsanların, onurlu bir işe onursuzca hazırlanmasına yol açıyor.

Partisini asla eleştirmeyen, teşkilatlara toz kondurmayan, hiçbir mensubuna tek laf edemeyen aday adayları, aday olmanın mücadelesini veriyor.

Halktan oy alacak olan insanlar, halkın karşısına çıkmak için birilerinin önünde eğilmesi, birilerini yüceltmesi, birilerini kutsaması gerekiyor.

Belirleyici olmamasına rağmen, her aday adayı, toplumun tüm kesimiyle iyi bir ilişkide olması isteniyor.

Tek belirleyici olan liderin iki dudağının arasından çıkacak “evet” veya adının önüne konacak bir çentikle hayatına yön veriyor.

Gerçekten iyi niyetliyse ve tek gayesi memleketine ve milletine güzel şeyler vermekse, bunun için bütün güzel olmayan yollardan geçmeye zorlanıyor.

Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar, “sen beni gör, ben seni” hesapları ve “asla sözünden çıkmayacağına” dair verilen taahhütler, geleceğe dair beslenen iyi niyetlerin başlamadan bitmesine neden oluyor.

Eğer partilere egemen olan güç odakları, örgütler, cemaatler varsa bir de oranın onayını almak, “makbul” olduğunu ispat etmek zorunda bırakılıyor.

***

Buraya kadar olanlar, tüm partiler için…

CHP’de ise ilk kez bu kadar sesli dillendirilen ön seçim talebi var.

İlk bakışta çok yerinde görülen bu talep, genel merkezin kontenjanı nedeniyle boşa çıkıyor.

Bu seçimde adaylar ön seçimle belirlenmezse, genel merkez tarafından atanacak.

Aday adayları müracaatını teşkilatlara yapıp, başvuru aidatını ödeyecekler.

İlinde, ilçesinden çalışma yapacak.

Belki halkın beklediği bir aday adayı olarak gönüllerde taht kuracak.

Ama genel merkezin aradığı aday değilse asla seçime girip, halkın karşısına çıkma şansı yakalayamayacak.

Ama eğer ön seçim olursa…

O zaman aday adayı yine müracaatını teşkilata yapacak, aidatını ödeyecek.

Bu defa ağırlıklı olarak ön seçimde oy kullanma hakkı bulunan delegeler üzerinde yoğunlaşarak, kentinde seçim çalışması yapacak.

Halkın beklediği adaysa ve gönüllerde taht kurmuşsa bile delegelerin oyunu alamadığı zaman halkın karşısına çıkamayacak.

Arkasında büyük bir aşiret yoksa, zengin değilse, onu destekleyen işadamları, STK’lar bulunmuyorsa ve delegeleri belirleyen de değilse ön seçimden başarıyla çıkması zaten mümkün değil.

Buna rağmen de dışarıdan bakıldığında demokratik bir seçim şekli gibi gözüküyor.

Zira ön seçim, adil bir seçim ve tek belirleyici olacak.

Tabii genel merkez kontenjanı olmazsa…

CHP’nin çok iddialı olmadığı veya bir-iki milletvekili çıkardığı illerde, genel merkez “ilk iki veya üç sıra kontenjanımızdır” derse, yapılacak ön seçimin hiçbir anlamı kalmıyor.

Yine genel merkezin belirlediği adaylarla seçime gidiliyor.

Kazanması mümkün olmayan yerlerde ise ön seçimle belirlenen isimlere yer veriliyor.

O zaman bu kavga niye?

Bütün siyasi partilerde adaletsiz olan aday belirleme şeklini, mecliste halkı temsil eden siyasi partilerin değişmesi gerekmiyor mu?

Tercih sistemi, bu açıdan tek çıkar yoldur.

Belki siyasi partilerin tercihe dâhil edeceği adayları belirleme hakkı olabilir, bu doğaldır.

Çünkü siyasi partiler, “benim partilim mi, misyonuma sahip mi, partiyi temsil edecek kapasitede mi..” gibi kendince kıstaslar belirleyebilir.

Sonra da tercihe dâhil edilecek adaylar belirlenir ve seçime gidilir.

Vatandaşın bir partiye veya bir adaya mahkûm edilmesi de önlenmiş olur.

Ve belki de siyasi partilerin bazı kentlerde “silme oy” kapması da tarih olur.

Hangi aday iyiyse, partisine bakmadan mührünü basan vatandaş, seçimin sonuncunu belirleyen olur.

CHP, bu kez de ön seçimle imtihanda ama başarıyla çıkacağını -ne yazık ki- düşünmüyorum.

 

Tweetimden seçmeler

Sosyal medyada kullandığınız sahte isim, kişiliğinizi ve ahlak anlayışınızı değiştiriyorsa, asıl kişiliğiniz ve ahlak anlayışınız da odur!