Halil Sabak’ın şakacılığından geçmiş yazılarımda bahsetmiştim. Yakın çevresi elinden az çekmemiş. Şakanın yaşandığı an aşırı tepki gösterilse de üzerinden yıllar geçince hep beraber anlatıp gülüyorlar. İşte size onlardan birisi:

Halil Sabak bir arkadaşı aracılığıyla ÇİMEN e İstanbul’dan telefon açtırır. Telefonda kesim hayvanlarının kulaklarına talip olduklarını, bunların köpek maması yapımında kullanıldığını ve Avrupa ya ihraç edildiğini belirterek çok para ettiğini söylerler. Telefondaki kişi ÇİMEN e kulak toplama konusunda kendilerine yardımcı olup olamayacağını sorar. ÇİMEN neden olmasın der. Bunun üzerine ÇİMEN den bir hesap numarası isteyerek kendisine kaparo olarak bir miktar para havale edileceği söylenir. Ve gerçekten de bir miktar para hesabına yatırılır.

Paranın kokusunu alan çimen dört elle kulak işine sarılır. O dönem mezbahaneden çıkan kesim hayvanlarının neredeyse tamamı kulaksızdır.

Kasap arkadaşları ÇİMEN in kulak merakına bir anlam veremezler ama bir kulağı da ÇİMEN den esirgemezler. Fakat bazen aksilik edenlerde çıkar ve bir kulağı vermekten sakınırlar. İşte ÇİMEN bunlara fena gönül koyar, hatta bazılarına küser.

Zaman, zaman İstanbul’dan telefon gelmeye devam eder. ÇİMEN e kulak toplama işinin nasıl gittiğini sorarlar ve yakında Avrupa dan alıcıların geleceğini bu nedenle ne kadar çok toplanırsa o kadar para kazanılacağını ifade ederler..

ÇİMEN çok mutludur. Topladığı kulakları tuzlayarak mezbaha nede bir odada biriktirir. Hatta eline toplu para geçeceğini düşünerek evin ihtiyacı olan beyaz eşyaları bir rivayete göre eşref ustadan borçlanarak alır.

Bir müddet sonra istanbul’dan haber kesilir. Arayan soran olmaz. Oysa ÇİMEN in bir an önce kulakları paraya çevirmesi gerekmektedir. Hem borçların vadesi yaklaşmıştır, hem de kulaklar mezbahanedeki odaya sığmaz olmuş ve cardınlar cirit atmaktadır. El emeği göz nuru şeklinde toplanan kulaklar cardınlara yem olmaktadır.

Yakın bulduklarına derdini açan ÇİMEN, arkadaşlarının bıyık altı gülmelerinden şüphelenir ve araştırır ki Halil Sabak’ın oyununa gelmiştir. Bu andan itibaren ÇİMEN in Halil Sabak a söylediklerini ben yazamam artık siz tahmin edin.

Aradan yıllar geçse de bu konu ne zaman açılsa ÇİMEN’ her şey neyse de olayın aslı ortaya çıktıktan sonra mezbahanedeki odayı temizlemek için cardınların arasından kürekle kulakları atarken çektiğim azabı hiç unutamam ‘ der.

ASIM ÖCAL