Çanakkale Savaşı sırasında kollarındaki bilezikleri, kulaklarındaki küpeleri Osmanlı Devleti Aliyesine gönderen Hindistanlı Müslümanlar,[1] bugün Hindistan’ın faşist, terörist Başbakanı Narendra Modi yönetimindeki yönetim tarafından soykırıma uğramaktadır. Binlerce yıllık vatanlarında tarihi belgelerle vatandaşlıklarını ispatlayamayanlar kamplara alınmakta ve sınır dışı edilmektedir. Müslüman nüfusun %70’i kırsal kesimde yaşamaktadır ve birçoğunun resmî belgeleri bulunmamaktadır. 2000 yılında doğan çocukların %44’ünün doğum kayıtları yoktur. Bu nedenle birçok Müslüman, vatandaş olduğunu ispatlayamadığı için toplama kamplarına alınmakta ve kendi öz vatanlarından sınır dışı edilmektedir. Müslüman olmayan herhangi bir şahıs hızlı bir şekilde vatandaşlık kazanabilirken ne yazık ki bu yol Müslümana kapalıdır.
2019’da Modi’nin imzasıyla çıkartılan “vatandaşlık yasası” ülke barışı için büyük bir kırılma noktasıydı.
Modi, Hindistan vatandaşlığının diğer din mensuplarına verilebileceğini ve yalnızca Müslümanların istisna tutulduğu bir karara imza attı.
Başbakan Modi ülkede dinsel, siyasal ve etnik nedenlerle özellikle Müslümanlara şiddet uygulamaktadır. Hindu aşırılıkçıları Müslümanlara karşı kışkırtarak evlerini ve iş yerlerini kundaklatmakta ve yağmalatmaktadır. 2002 tarihli İnsan Hakları İzleme Raporuna göre kundaklamaları seyreden emniyet güçleri, Müslümanlara hitaben “Sizi kurtarmak için bir emir almadık” diyerek olayları ve katliamları seyretmişlerdir.
Katıldığı terör faaliyetleri nedeniyle ABD’ye girişi 10 yıl yasaklanan Modi, ne gariptir ki Hindistan’da iki defa başbakan seçilmiştir.
Birleşmiş Milletler ve -Türkiye dahil- İslam ülkeleri, Modi hükümetinin ırkçı faşizan uygulamalarına sağır ve dilsiz davranmaktadırlar.
Hindistan’da bir Müslümanın Hindu bir kadınla evlenmesi, Müslümanların inek eti tüketmeleri yasaktır. Sığır taşımacılığı yapanlar linç edilmektedir. Hükümet yanlısı Hindistan medyası Müslümanları köpek, şeytan gibi adlarla adlandırmaktadır. Müslümanlara ait işletmelere ekonomik boykot uygulanmaktadır. Müslümanlar Hindu edebiyatında geçen Ram adlı tanrı ile savaşan ve insan eti yiyen iblisler, domuzlar, termitler, yabancılar, hırsızlar olarak adlandırılmaktadır. Müslüman kasaplar ve sığır tüccarları düzenli olarak saldırıya uğramaktadır. Şimdiye kadar 50.000 Müslüman kasap dükkânı hükümet tarafından kapatılmıştır. Oysa Müslümanlar ineklerin kutsal olduğu Hindu inancına saygı göstererek sığır eti tüketmezler. Bunun yerine buzağı eti yerler.
Hinduizm’e göre insanlar kast sistemine göre sınıflandırılmışlardır. 5’li kast sisteminin tepesinde Brahmanlar (din adamları), en alt tabakada ise Müslümanlar, Hıristiyanlar, sokak temizleyicileri, insan atıklarını temizleyenler bulunmaktadır.
Hindistan RSS (Rashtriya Swayamsewak Sang) partisi üç defa terör örgütü olduğu için yasaklandığı halde şu anda Modi’nin başbakanlığı döneminde siyasi merkez haline gelmiştir. Mondi, Gujaret Eyaletinin başbakanı olduğu 2002 yılında, iki bin kişinin öldüğü soykırımın önderliğini yapmıştır.
Hindistan’da Müslümanlara karşı girişilen ırkçı saldırılar her geçen gün farklı bir boyut kazanıyor. Camiler kundaklanıyor, yıkılıyor, namaz kılmak engelleniyor, kutsal değerlere hakaret ediliyor, boykot kampanyaları düzenleniyor.
Günümüzde hala Hindu çetelerce camiler ateşe verilmekte, minareler tahrip edilmekte ve Müslümanlar, sokaklarda süründürülerek işkence görmekteyken, Hint polisi bütün bu olaylara seyirci kalmaktadır.
Hindistan Müslümanlarına soykırım, ötekileştirme ve her türlü zulüm artarak devam etmekte ve Müslüman ülkelerle beraber, dünya bunu görmüyor, duymuyor be bilmiyor gibi davranmaktadır.
Netice olarak:
Hindistan Müslümanlarının Çanakkale Savaşına yardım için gönderdiği paraların hesabı bugüne kadar sorulmadı.
“Bu dünyada eremezsen murada
Huzur-u mahşere, dîvana kalsın” deriz.
[1] Hindistanlı bir kadın çocuğunu satarak parasını Çanakkale için açılan sandığa atmıştır. Daha fazla bilgi için https://haberajandanet.com/Article/canakkale-ve-ikbal/ZWKdfl2w3mCSylwCPh6O Erişim 3 Aralık 2024 saat 17:30