Son zamanlarda bazı tayfalar çıkmış, her ortamda Başbakan Erdoğan’ın diktatör olduğunu iddia ediyor. Malum çevrelerin söylemleri dikkate alınarak Erdoğan’ın söylem ve eylemlerine bakıldığında, söz konusu iddianın rasyonel olmadığı her halinden belli…

            Ak Parti’nin 13 yıllık iktidarı dönemi dikkatle incelendiğinde, bu süre zarfında demokratikleşme konusunda ülkede çok önemli gelişmelerin olduğu apaçık ortada.
            Yazımızın çok uzamaması açısından, 13 yıldan buyana demokrasi konusunda atılan adımları tek tek saymayacağım, lakin bir hususu da belirtmeden geçemeyeceğim.
            Allah aşkına kafamızı iki avucumuzun arasına alıp, şöyle geçmişe yönelik bir yolculuk yapalım: Bundan 13 yıl öncesine kadar hiçbir kamusal alanda başörtülülere rastlamak mümkün müydü?  
İrtica bahanesiyle başörtülü kızlar üniversite kapılarından içeri alınmıyor, ulu orta her ortamda başlarındaki örtü zorla alınmaya çalışılıyordu.
Böylesine antidemokratik bir anlayış hâkimdi ülkede. Bu anlayışın ısrarla devam ettirilmesi yönünde çaba harcayan despot beyinli güruhlar vardı…
Bugün malum olumsuzluklar yaşanmıyorsa, herkes istediği gibi giyinip kuşanıyorsa, özgür bir şekilde yaşamını sürdürebiliyorsa, elbette bu manada demokrasinin işliyor olması demektir. 13 yıl önceki despot zihniyetin bertaraf edildiği, kılık kıyafet özgürlüğünün hâkim olduğu demektir.
Daha bunun gibi nice özgürlükler, nice hürriyetler elde edildi…
Şimdi sormak istiyorum… İnsan hak ve özgürlükleri alabildiğince genişleten, demokrasinin kâmil manada rayına oturması için yoğun gayret sarf eden bir lidere nasıl “diktatör” denilebilir?
Bu ülkenin meşru hükümetlerini darbelerle alaşağı eden, bununla da yetinmeyip Başbakanını, bakanlarını darağacında infaz eden omuzu kabarık odaklara diktatör denilmiyor, ama peş peşe demokratik açılımlarda bulunan bir hükümetin Başbakanına “diktatör” deniliyor!
Seçmenlerin hür iradesiyle ülke yönetiminin başına geçen 54. Erbakan hükümetine karşı Sincan sokaklarında tankları yürüterek demokrasiye darbe vuran jakobenlere diktatör denilmiyor, özgürlüklerin önünü açan Başbakan Erdoğan’a “diktatör” deniliyor.
12 Eylül’de masum insanları resmen kurşuna dizen apoletli despotlara diktatör denilmiyor, yaratılanları yaratandan ötürü seven Erdoğan’a “diktatör” deniliyor.
Daha da ötesi; son zamanlarda türeyen birtakım güruhlar Başbakana karşı ağza alınmayacak söylemlerde bulunuyor, devletin emniyet mensuplarına molotofla saldırıyor, kaldırımların bordürünü söküp polislere fırlatıyor ve bütün bunları yaparken de demokrasinin olmayışlından yakınıyor, Erdoğan’ın “diktatör” olduğunu savunuyor.
Böyle bir mantık olabilir mi? 
Eğer demokrasi olmasaydı, Erdoğan da diktatör olsaydı malum çevreler illegal eylemlerin odağında bulunabilirler mi, ya da Başbakana ağır hakaretlerde bulunabilirler miydi?          
Anlaşılan o ki; bu işin içinde bir gariplik var, okkalı bir tezatlık var:
Demokrasiyi, insan hak ve özgürlükleri, evrensel insan haklarını benimseyen ve de imkânlar dâhilinde hayata geçirerek toplumun yüzünü güldüren bir Başbakana “diktatör” deniliyorsa, bu mantığı dillendirenlerin niyetini kesinlikle sorgulamak lazım.
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
Bilal KARADAĞ
  [email protected]