Kendini kabul ettirmek için, yalan söylemen mi gerekiyor.
Zaten senin ne mal olduğunu biliyorum.
Kendini farklı ı tanıtman gerekmiyor.
Birazcık insan, dürüst açık ve net olsan yeter de artar bile.
Öyle kılıktan kılığa, girip, bin bir sürat takınmanın ne anlamı var.
Özündekini dışarıya vur yeter.
Dönme dolap olma, fırıldak gibi dönme, yanardöner olma yeter.
***
Bulunduğun yerden, farklı bir yerdeymiş gibi kendini göstermeye neden ihtiyaç hissediyorsun.
Nerede olursan ol, bana ne ya!
İster yanımda ol, ister cehennemin dibinde ol, hayrını gör.
Ah şu cep telefonları ah!
Nasıl olsa, kimse görmüyor ya!
Dilin de kemiği yok, malum!
***
Yan yanayken, her telden çalıyorsun.
Sanki kırk telli saz gibi mübarek.
Yanımdayken de, değilken de ne mal olduğun belli zaten.
Kendini paralamana gerek yok, sakin ol sakin!
***
Her yüz lâfından, doksan dokuzu yalan olan birinden, nasıl gerçekçi bir yaklaşım bekleyebilirsiniz.
Ancak tebessüm ederek geçiştirmek, en güzeli olsa gerek.
Neme lazım, bu köprünün altından çok sular akmaya namzet.
Sanma ki benim için sensiz en büyük hasret.
Kaale almayıp, terk-i diyar etmek, sanrım en güzel haslet.
***
Bazı anlar oluyor ki, bazılarını görmek, görmemekten evladır.
Öyle boylu-poslu, kelli-felli, şanlı-şöhretli olmasına gerek yok.
Görmek isteyebileceğin, çok farklı şeyler vardır.
Yeter ki bakmasını ve görmesini bilin yeter.
***
Mesafeler ve engeller mani değildir, seni görmeme ve düşünmeme.
Yeter ki seni görmeye can atan bir kalp olsun.
Belki amaca ulaşmada, araç olarak gerekli ama…
Dünyanın malı, mülkü, para, pulu, mevki, makamı mı?..
Boş verin gitsin.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com