İnsanlar her an infilak etmeye hazır bomba gibi.
Âdeta fitili ateşlenmiş dinamit gibi.
Gazla şişirilmiş, patlamaya hazır balon gibi.
Nerede ne zaman, ne/neyi/nasıl yapacakları belli değil.
İçten içe yanıp kavruluyor.
İçi kendisini, dışı bazen değil, her zaman başkasını yakıyor.
Kavga etmişler gibi, herkesin yüzü asık.
Bir köşede oturup, iki kelam sohbet, muhabbet edemiyorsunuz.
İnsanlar bir-ikiyüzlü değil, bin bir yüzlü olmuş, renkten renge girmiş.
Bilerek veya bilmeyerek yapılan her hal ve hareketin sonucunda, olmadık mecralara doğru sürükleniyorlar.
Dur, durak yok, anlayış, özeleştiri, empati denen değerlerin emaresi yok.
İdrak etme, muhasebe yetisi, yorumlama, sevgi, saygı, hoşgörü…
Pehh!! Kim kaybetmiş ki, kim bula.
Çivisi çıkmış dünyanın, bütün hayatın, amiyane akıp gidiyor yaşam.
Yakıp, yakıp gidiyor her şeyi, en çok da kendini.
Akıp gidiyor, deli dolu akan ırmak misali.
Bakalım nereye kadar!
***
İnsan ne zaman ki yataydan dikeye çıktı, işte her şey o zaman farklılaştı.
Aynı çatı altında onlarca kişi/kişilik yaşamaya başladı.
Köyden gelenler şehirli olamadı, köylü/köy yaşamını devam ettirdiler.
Şehirdekiler gelenleri kendilerine uyduramadılar.
Köylü köylü gibi davrandı, şehirli şehirli gibi davrandı.
Ne kimse uydu, uyuyakaldı, ne de ayık kaldı, uyandı.
Kimi akşama uyandı, kimi sabaha kadar dayandı.
Siyah beyaz da oldu, renkten renge boyananda.
Ne acayip şeymiş şu apartman hayatı, köylü köylü kaldı, şehirli şehirli.
Biri cezasını açıkta çekerken, diğerinin suçu kapalı, çoktan tehirli.
Lastik ayakkabı giyende oturdu, topuklu ayakkabı giyende oldu alt alta, üst üste.
Sepetli motora, Toros’a binen de oldu, Audi, Mercedes’e binen de kayboldu gitti.
Kimlik, kişilik, zihniyet, tiyniyet…
Aklım almadı artık, anlamadım!
***
Düşünüyorum, düşünüyorum, elbette varım.
Ancak bir türlü anlamıyorum, anlayamıyorum.
Âdeta bir bulmaca, çözülemeyen en zor soru.
Kim etti, kim çekti.
Kim aldı, kim sattı.
Kim verdi, kim yedi.
Kim oldu, kim öldü.
Çıkamadım içinden.
Boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı.
“Aman boş ver,” “saldım çayıra, Mevla’m kayıra” diyeceğim demesine de…
Diyemiyorum işte, fikrime, zikrime, inancıma uymuyor da…
Ne bileyim işte!
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com