Adam Pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için pijamalarını giyer ve eline gazetesini alır. Düşüncesi, bütün gün miskinlik yapıp evde oturmaktır. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak gelir ve sinemaya ne zaman gideceklerini sorar.
Baba, oğlunu bu hafta sonu sinemaya götürmeye söz vermiştir; ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahaneyle oğlunu başından savmak ister. Birden, gazetenin promosyon olarak verdiği dünya haritası gözüne ilişir. Önce dünya haritasını keserek küçük parçalara ayırır ve oğluna, “ Eğer bu haritayı birleştirip düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim. “ der.
İçinden de, “ Oh be, kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen, bu haritayı akşama kadar düzeltemez.” Der.
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak gelir. “ Baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz! “ der. Adam önce oğlunun söylediğine inanamaz. Ama haritanın tamamlandığını görünce, hayretler içinde bunu nasıl yaptığını sorar. Çocuk şu cevabı verir:
“ Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya da kendiliğinden düzeliverdi.”
İşte, bu kadar basit aslında. Ben, insan olarak kendimi yani davranışlarımı düzelttiğim zaman, dünya da düzeliyor; daha bir yaşanılası yer olarak gözüme görünüyor. Evet, basit ama kolay değil. Hele ki benim gibi hep dışarıda suçlayacak birilerini arayıp bulma çabasında olan biri için. Bazen dünya bir cehennem gibi yakıyor da yakıyor içimi.