Önceki gün yolda yürürken bir genç yanıma yaklaştı ve elindeki sigarayı göstererek “ateşin var mı?” diye sordu…
“Yok” dedim şaşkın bir vaziyette…
Sorarken sıkıldı mı bilemiyorum.
Ama sonra onun adına ben üzüldüm, ezildim, utandım…
Eskiden edep vardı, haya vardı. Allah’tan korkar, kuldan utanırdı insanlar…
Ramazan ayında belli mekanlar kapanır, açık olmak zorunda olanlar da kapıyı pencereyi perdelerle falan kapatırlardı…
Yine eskiden, “kabahat da gizli, ibadet de gizli” derdi büyüklerimiz…
Müslümanın dikkatli olması lazım.
Eskiden bir arada yaşadığımız gayrimüslimler bile daha saygılıydı. Ramazan ayında oruçlunun yanında yiyip içmezlerdi. Bırakın gayrimüslimleri, Müslüman dediğimiz evlatlarımız, arkadaşlarımız bile şimdilerde buna riayet etmiyor ne yazık ki...
Hele, adeta yüzünüze üflercesine sokakta, yolda sigara içenler… Özellikle de çocuk denecek yaşta olan kızlı erkekli kişiler daha da zoruna gidiyor insanın…
Yukarıdaki genç örneğine tekrar gelecek olursak, ki çok küçük bir örnektir. Eskiden bırakın Ramazan ayını, normal zamanlarda bile, tanısın tanımasın büyüklerin yanında böylesi şeyler asla olmazdı. Kabahat işlese bile kimseye göstermeden kuytularda olmasına dikkat edilirdi.
Çünkü eskiden bir şekilde saygı vardı, edep vardı, haya vardı, utanma vardı… Allah korkusu vardı…
Durup dururken mi oldu bu?
Son yıllarda, kontrol edilemez bir şekilde çok hızlı dönüşümler, çok acımasız değişimler yaşandı...
Öyle yaralar açıldı ki toplumun yüreğinde… Öyle savrulmalar, öyle sarsıntılar yaşandı ki…
Ve öyle tahribatlar gerçekleşti ki değer dünyamızda…
Daha da acısı,
Ne pansumana isteğimiz var ne tedaviye mecalimiz…
Ne de bu satırları yazan bu fakir başta olmak üzere, hiç birimizin kendimizi sorgulama, hesaba çekme cesareti var…