EBUCEHİL KARPUZLARI VE ADIYAMAN

Abone Ol

Genellikle çöplüklerde ve yol kenarlarında yetişir. Akdeniz bölgesinde fazlasıyla görülür ama, asıl vatanı güneydoğudur. Konuşan türleri de vardır. Kendiliğinden yetişen, tadı zehir gibi, acı, tüylü bir bitkidir. Olgunlaştıktan sonra patlayıp tohumlarını etrafa saçar. Bu tohumlar da, bitkinin sürekliliğini sağlar. İslam tarihinde en çok beddua alan ebucehil, bu bitkiye isim olmuştur. Ebucehil Adıyaman da!
Kaderin derin bir yazgısı mıdır yoksa memleketin her yerine EBUCEHİL KARPUZU tohumlarını saçıp Adıyaman’a kabus mu oldu bilinmez ama, şehrin hiç tadı yok! Her şehrin bir kaderi var aslında! Tıpkı evlilik gibi! Eğer şanslı bir şehir olursa, o ilin karar vericileri, memleketini tüm imkanlarla donatır. Değilse de memleketin EBUCEHİL KARPUZLARI etrafa tohumlarını saçarak memleketi zıkkıma çevirir.
Memleketimiz sorunları yerinde inceleyen TURİSTLERLE dolu! Her gelen sorunu yerinde inceleyip hayıflanıp gider! Memleket beddua yemiş gibi, kimin günahını aldıysa, ömrünü yokluk ve acının girdabına teslim etmiş durumda. Adıyaman tıpkı kadersiz gelin gibi! Şiddet gören anne, çocuk gibi! İnsanların hayatını il sınırları içine mahkum eden EBUCEHİL KARPUZLARINDAN, memleket bunalmış durumda. Ebucehil karpuzuna nispet, memleketin neresinden tutarsan tut, her yer acı ve zehir!
Sanayisi yok, eğitimi yerlerde, sağlığı köhne, sosyal ortamları Suriye’nin harabeleri gibi, ne düzen ne de nefes alacak bir ortam! Her yerde Adıyaman’ı çok sevdiğini söyleyen sayın Cumhurbaşkanı, vekillerini şöyle karşısına alıp hafif sıkıştırırsa, onların içinden memleketin sorunları EBUCEHİL KARPUZU tohumları gibi nasıl da ortaya saçılır! Şöyle gezse mesela caddeleri, kaldırım taşlarının oynayıp burun dibine kadar nasıl su fırlattığını görse, yada şöyle İlçeleri bir görse mesela, hala alt yapının içler acısı halini! Besni köylerini görse mesela, caddelerden nasıl iğrenç suların aktığını görse de, EBUCEHİL KARPUZLARI’nın ağzına tıksa mesela eşek hıyarını.
Şöyle okulları görse mesela, okuduğunu anlamayan, yazmaktan aciz, mezun olmaya yakın genç dimağların ve beceriksiz idarecilerin elinde kepaze olmuş öğretmenlerin halini! Hayatında iki kitap okumamış olanların, sırf daha iyi yalaka diye eğitimin tepesine dikilen EBUCEHİL KARPUZLARININ, etrafa saçacağı ne olur acıdan başka! Okula giden küçücük çocuklar ve liseliler bu son dönem kıyamet alametleri yüzünden, hiç okumamıştan daha CAHİL hale getirilmesine nasıl bu kadar müsade edilir, anlamak mümkün değil!
EBUCEHİL KARPUZLARI yüzünden kadınlarımıza, çocuklarımıza reva görülen, hiç değişmeyen kara talihler kimin eseri. Hayatında bir kez olsun gezmeyen farklı bir İL’e sadece hastalandığında giden kadim memleketin kadınları kimin eseri. Elleri tütün kırmaktan, tarlada taş taşımaktan nasırlaşmış yürekleri sadece ailesini mutlu etmek için atan annelerimizin yaşlı ninelerimizin yazgısı kimin eseri. Hangi ebucehil karpuzlarından fırlayan tohumlar sebep oldu bunlara! Sadece çocuk doğurma ve hizmet etmeye mecbur kılınmış, ömrü boyunca zengin de olsa fakir de olsa kaderlerinin birilerin eline verilmiş kadınlarımızın temel haklarından yoksun oluşu hangi acı zehrin eseri! Ebucehil karpuzlarının acısı hayatımıza daha ne kadar tesir edecek?
Memleketin hiç tadı yok! Gençleri işsiz ilçeler keşmekeş, üretim yok sağlığı berbat her yerde milletin ağız tadı bozuk! Birbirinin aynısı yıllar, ömürden akıp gidiyor! Birileri yüzünden reva görülen hayata mahkum adıyamanlılar, kadim coğrafyanın zencileri aslında! Dini argümanlarla kandırılıp oylarına ipotek konulan halkın yarası derin! İlahi söylemlerle sömürü düzeni sağlayan menfaat kumkumalarının öksüz çocuk Adıyaman’ın kanını emmekten başka yaptığı bir şey var mı? Nerde bu memleketin sahipleri! Valisi ilçe kaymakamları turistik gezilerini bırakıp ne zaman çözecek bu memleketin sorunlarını? Valisi Besni köylerini bir görse mesela! Her taraf acı ebucehil karpuzu?
Cumhurbaşkanı, bakanlar, milletvekilleri, vali ve kaymakamlar! Sizsiniz bu İL’in bu halde olma sebepleri. Ebucehil o kadar nefret biriktirmişti ki adı acı, zehir gibi olan bitkiye verildi. Ey hizmetkar olmaya gelen milletvekilleri, EBUCEHİL KARPUZLARI genelde çöplüklerde yetişir. Bilin isterim! Milletin gönlünde çöplüğe dönmek istemiyorsanız yiyin ebucehil karpuzundan! Memlekete verdiğiniz acı belki dimağınıza yapışır! O kadar acısınız ki inşallah patlayıp tohum saçmazsınız güzel memleketimin gönlüne! Zira ÇÖPÜMÜZ zaten bize yeter!
DİPNOT:
Nobugara adlı bir general kendi güçlerinin düşmandan kat kat zayıf
olmasına karşın saldırı kararı almıştı. Kendisi zaferden emin olduğu halde askerleri şüphe içindeydi.
Yol üzerindeki bir Shinto tapınağının önünde durdular. General: “Bir
süre tapınağa çekilip Karnilerden yardım dileyeceğim. Sonra da yazı tura atacağım. Yazı gelirse kazanırız, ancak tura gelirse kaybedeceğiz
demektir. Artık kaderin elleri arasındayız.” deyip tapınağa girdi. Bir
süre dua eden Nobunaga dışarı çıktı ve eline madeni bir para alıp havaya attı. Yazı gelmişti. Askerlerin morali düzeldi.
Savaşçılar kazanacaklarını bilerek tüm güçleriyle zafere koştular ve şaşılacak bir süre içinde düşmanı yendiler.
Zaferden sonra yaveri generalin yanına gelip heyecanla: “Demek ki kimse kaderi değiştiremezmiş. İşte bunu ispatladınız.”
General elinde tuttuğu hileli parayı göstererek sadece: “Kim bilir?”
demekle yetindi.
Adıyaman karpuz görünümlü EBUCEHİL KARPUZLARININ farkına varmalı , BAKMALI MEMLEKETİN TADINA!