Erdoğan, neden boykot ediliyor?

Abone Ol

 Cumhuriyetin erdemi, küsmek midir, boykot etmek midir, diye bir soruyla yazıma başlayabilirim. Hatta soruyu çok farklı şekilde sorabilirim; seçim sonuçlarına bakarak, oy vermeyen halka hakaret etmek, kızmak, darılmak, küsmek, köşeye çekilmek midir?

Veya sandık açıldıktan sonra çıkan sonuç lehinize değilse demokrasinin veya cumhuriyetin erdemini devreye sokarak, veryansın etmek midir?

Cumhuriyet veya demokrasi veya seçimler, “size oy verenler” olduğu müddetçe mi makbul bir sistemdir yoksa “halk kime isterse oy verdiğinde” mi?

Yoksa seçim dediğiniz, sandığa gidene kadar kendini halka anlatmak mıdır, yoksa bir türlü anlatamadığın veya inandıramadığın halktan aldığın az desteğe kızmak mıdır?

Dedim ya soruları çoğaltabiliriz ama hiçbirinde mantıklı, tutarlı, kabul edilebilir bir “küsme” göremeyiz.

Ama bizdeki muhalefet, küsmek üzerine kurulmuş bir muhalefettir.

Alışkanlık kötü elbet, hep tepeden inmeci bir anlayışla iktidar olanların, halkın oyuyla seçilememesini sindirmeleri mümkün değildir…

***

Haddini bilen birisi olduğumdan, asırlık siyasi partilere cumhuriyetin ne demek olduğunu, demokrasinin nasıl bir şey olduğunu veya seçime nasıl hazırlanmak gerektiğini, sandık açıldıktan sonra verilecek tepkilerde kimlerin incineceğini tek tek anlatmaya kalkışmayacağım.

Ancak, ülkemizde yerleşik sistem, seçim zamanına kadar siyasi partilerin halka ulaşması ve bu arada söylenecek her şeyin söylenmesinden sonra, sandık zamanı bütün bunların meyvesinin toplanmasıdır.

Eğer ürününüz iyiyse, halk memnun kaldıysa, ağızlarına bir tat bıraktıysanız, dimağlarda yer ettiyseniz, geri dönüşümünün sizi memnun etmesi kaçınılmazdır.

Aksinde ise tam tersi olur ve sandıkta hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.

***

28 Ağustos Perşembe günü, “Türkiye’nin seçimle işbaşına gelen ilk cumhurbaşkanı” olan Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin töreni var.

Bu tören sonrası da, Çankaya’da devir teslim yapılacak ama biz, “yemin törenine” gelecekleri ve boykot edecekleri konuşuyoruz.

CHP başta olmak üzere boykot edecek belli bir görüş var.

Peki, yemin törenini boykot edeceklerin elle tutulur gerekçeleri nedir?

Herkes gibi bende merak ediyorum ve cevabını aramaya çalışıyorum.

Çünkü bu anlayışta olanların, hiçbir darbe döneminde “tepeden inme” bir cumhurbaşkanını boykot ettiklerini görmedim…

Yine aynı siyasi görüşlerin, “bu adamı seçeceksiniz” diye önlerine uzatılan ismi, elleri, ayakları ve dilleri titreyerek kamuoyuna “ortak adayımız” dediği zamanlarda da boykot ettiklerini görmedim…

Hiçbir asker kökenli cumhurbaşkanını boykot edene de rastlamadım…

Boykot edilen oldu elbet…

Milletin oyuyla seçilen vekillerin büyük bir çoğunluğunun oyuyla Çankaya’ya çıkan merhum Turgut Özal, bunlardan birisiydi…

Çankaya’nın şişmanıydı ama cumhurbaşkanı değildi bazılarının gözünde…

Çünkü asker değildi en başta…

Darbeyle de işbaşına gelmemişti…

CHP zihniyetini de taşımıyordu…

O zaman boykot edilmeliydi…

Abdullah Gül’ü de boykot eden çıktı…

Seçilmemesi için çok uğraş vermişlerdi; yasalarla oynamış, eğmiş, bükmüş ve hatta kördüğüm haline getirmişlerdi…

Buna rağmen de hem meclis Abdullah Gül dedi, hem de halk, “bundan sonra cumhurbaşkanını ben seçeceğim” diye sandığa giderek, yetkiyi devraldı…

Ama boykot alışkanlığı bir türlü aşılamadı…

Şimdi aynısı Recep Tayyip Erdoğan’a yapılmak isteniyor…

Erdoğan’ın farkıysa halkın oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olmasıydı…

Yüzde 52 oy almıştı, halkın yarısından fazlası “Cumhurbaşkanımız” demişti.

Bir başka deyişle, cumhur, kendi başkanını seçmişti…

Peki, burada neden boykot edilir?

Bilindiği gibi 10 Ağustos’ta üç aday yarıştı…

Birisi muhalefetin ortak, çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’ydu…

Diğeri de BDP ve HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş

Sonuncusu ise AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dı…

Seçime giren üç isim olunca, Çankaya’ya çıkacak olan da üç isimden birisiydi…

Yani hangisi seçilse, aynı şartlarda seçilmiş ve halkın takdirini kazanmış olacaktı.

Halk ise Erdoğan’dan yana karar kıldı.

Bu demokrasinin de, cumhuriyetin de, seçim sisteminin de bir sonucuydu ve belki de bir erdemiydi…

Faraza, Ekmeleddin İhsanoğlu seçilseydi, halkın teveccühü ondan yana olsaydı, CHP’nin “boykot”u olabilir miydi?

Elbette ki olmazdı…

İşte erdem, böyle zamanda gereklidir.

Sandıktan çıkan sonuca bakıp, “bana oy vermediniz” diye küsmek değildi, sonuca razı olmak, hatalarını arayıp bulmaktır erdem olan…

Unutulmasın ki, halkın tercihini sindiremeyenleri, halk, hiçbir zaman sindiremez.

 

Tweetimden seçmeler

Ne köprüleri tümden atın, ne de telafisi imkânsız sözler edin. Gidersen dönecek, kızıp küsersen, bakacak yüzün olsun. Kapın, aralık kalsın.