Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 Mayıs 2018 tarihinde Mısır Çarşısı'nın açılış töreninde yaptığı konuşmada: “Her şeyden önce demokrasi dürüstlüktür, demokrasi -evet- bir yerde namus meselesidir” dedi.
Doğrudur, demokrasi dürüstlüktür, demokrasi namus meselesidir.
Ancak aynı Recep Tayyip Erdoğan, 1993 yılı Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olduğu dönemden başlayarak, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı, Başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde sürekli “demokrasi benim için amaç değil araçtır” demişti.
İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı, Başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde demokrasiyi amacına ulaşmak için bir araç olarak görmüştür.
Başbakan olduğu Mart 2003 tarihinde başlayarak Türkiye’yi ileri demokrasi ülkesi yapacağız demiştir.
Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere ileri demokrasi ile yönetilen ülkelerin desteğini almıştır.
Oyunu artırmış, iktidarını güçlendirmiştir.
Fakat 15 yıldır ülkeyi tek başına aldığı kararlarla yönetmektedir.
Hiç demokrat olmamıştır.
Hep anti-demokrat uygulamalar içinde olmuştur.
Türkiye Erdoğan’ın yönetiminde 20 Temmuz 2016 tarihinden beri 1 yıl 9 aydır olağanüstü halle anti-demokratik uygulamalarla yönetilmektedir.
Basın susturulmuş, hak ve özgürlüklerin yok edilmiştir.
Mahkemeler Erdoğan’dan gelen talimatlara göre hareket etmekte ve karar vermektedir.
Ağzını açanlar, kendilerini hapishanelerde bulmaktadır. Türkiye bir korku imparatorluğuna dönüşmüştür.
Erdoğan yalnız demokrasi konusunda değil, her konuda iki yüzlü olmuştur.
- için değil, halkın geleceği için değil, kendisinin geleceği için siyaset yapmıştır.
Siyasete atıldığı 1990 yılında başlayarak bir gün söylediğinin ertesi gün tersini söylemiştir. Bir gün yaptığının ertesi tersini yapmıştır.
Halkı sürekli aldatmıştır.
Yırtık ayakkabı ile okula gittim. Simit satarak harçlığımı kazandım diyerek siyaset yapmıştır. Yoksul ve dar gelirlilerin oylarını alıp iktidar olduktan sonra, 15 yıl içinde dünyanın 4. Büyük zengin başkanı olmuştur.
Kendisi zenginleşirken, saraylarda lüks ve şatafat içinde yaşarken, söylediklerine inanarak kendisine oy veren, iktidara yapan yoksullar daha da yoksullaşmıştır.
- Siyasi söylem ve eylemlerinde hep iki yüzlü olmuştur.
İçeride ve dışarı da bir gün dost olduğu ile ertesi gün düşman olmuştur.
Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye komşuları ve dünya ile kavga eden bir ülke olmuştur.
Neredeyse dünyada Türkiye’nin dostu olan ülke kalmamıştır.
- Kendi deyimi ile ülkeyi sürekli aldanarak ve aldatılarak yönetmiştir.
Ey Erdoğan, bu halk artık seni tanıdı.
İki yüzlüğünü gördü.
Ne yaparsan yap.
Ne söylersen söyle kurtuluşun yok.
Türk halkı 24 Haziran’da yapılacak seçimlerde sana gereken dersini verecektir.
Türkiye, Erdoğan’dan kurtulacaktır.
Ülkeye demokrasi ve hukuk gelecektir.
İnsan hak ve özgürlükleri güvenceye kavuşacaktır.
Türkiye, içeride ve dışarıda huzur ve barışa kavuşacaktır.
Türkiye, yeniden yaşanılabilir bir ülke olacaktır.
Dünya tekrar da onurlu ve saygın yerini alacaktır.