Önemli olan insanın ne kadar yaşadığı değil, nasıl yaşadığı, faydasının olup olmadığı,  doğruya, güzele ulaşmada ne kadar etkin olduğudur.

İnsan da yaşıyor, hayvan da yaşıyor, her türlü cansız varlıklarda bu dünyada yaşıyor.

İnsan yaşadığı sürece, bir faydası, beklentisi yoksa bir odundan farkı yok demektir.

Malum ağaç tomurcuk verme, yapma açma, meyve verme derdindedir, yaratılışı gereği öyle olması da gerekir,  yoksa odundan farkı kalır mı?

Çünkü insanın elbette yerine getirmekle mükellef olduğu bir vazifesi, bir takım insanî görevleri vardır.

***

Sonradan görmeler,

Yemek bilmez gurmeler,

Kaş üstünde sürmeler varmış.

Kadir, kıymet bilmeyenlere duyurulur!

***

Adama sormuşlar, “yaşın kaç?” diye.

40” diye cevaplamış.

20 yıl sonra, yine yaşın kaç diye sorulunca; 40” diye cevaplamış.

“Bu nasıl iş ya, 20 yıl önce 40’ dı yaşın, şimdi yine 40 diyorsun, bu nasıl oluyor!”

Adam, “ Erkek adam sözünde durur, sözünü yemez!” demiş.

***

Her gördüğüne aldanma,

Sakın kor ateşte yanma,

İblis görünüme kanma,

Dost tavsiyesidir inan.

***

Bugün çok bitkinim ve çok yorgunum.

Bir hayattan çekiyorum, bir de hayattakilerden...

Bir dost postuna bürünenlerden çekiyorum, bir de...

Of, offf!!

***

Unutma;

Öyle hindi gibi kabarmanın,

Öyle karga gibi ötmenin,

Öyle yılan gibi kıvrılmanın,

Öyle köpek gibi havlamanın da bir zamanı, mühleti vardır.

Her mübarek günün illa ki bir hikmeti, hakikati vardır.

***

Öyle konular var ki neresinden tutarsanız, elinizde kalacak cinsten.

Hani “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” kabilinden!

Baş ağrısı, karın ağrısı, olmadı kalp ağrısı, yürek sızısı…

Dert, tasa, kahır, kaygı…

Yani anlayacağınız çok çeşitli sıkıntılar, çok yönlü mağduriyetler…

Bilemiyorum, yok mudur acaba bu işlerin bir yolu, yordamı,

Ya da dengesi ve yöntemi

***

Aslında yok birbirinden farkı gecelerin.

Öyle farklı gecelerin aramanın bir anlamı olmasa gerek.

Fark, sadece içinde yaşayanlar, yaşanılanlar ve yaşatılanlardır.

***

Mutsuzluğunuz için, başkalarını suçlamanın bir manası yoktur.

Öncelikle başkasını suçlamadan önce, kendinizi bir hesaba çekiniz.

Nerede hata yaptığınızı, nerede haksızlık yaptığınızı bir düşünün.

Mağdur ve mahzun rolü oynamakla; mutsuz, huzursuz ve yalnız kalan kesinlikle siz olursunuz.

Bakış açınızı değiştiriniz, nasıl bakarsanız öyle görürsünüz, nasıl görürseniz öyle yaşamaya devam edersiniz, sürekli, mutsuz, huzursuz yaşarsınız ve kendinizi şanssız hissedersiniz.

Kerim BAYDAK

[email protected]