18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerinde tek başına iktidara gelen parti olmadı. Seçimlerden sonra DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in başkanlığında DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti kuruldu.
DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti uyum içinde çalışamadı. Hükümette sık sık bakan değişikliği yapıldı. 1999-2002 arasında 58 bakan görev yaptı. Hüsamettin Özkan (DSP), Cumhur Ersümer (ANAP), Koray Aydın (MHP), Recep Önal’ın (DSP) adı yolsuzluk olaylarına karıştı. Bu bakanlar görevlerinde istifa etmek zorunda kaldılar.
Kasım 2000 ve Şubat 2001’de 2 büyük ekonomik kriz yaşadı. Ülke yüzde 40 oranında yoksullaştı. Yüzlerce iş yeri kapandı. Binler çalışan işini ve aşını kaybetti.
Dünya Bankası'nda görev yapan Kemal Derviş Başbakan Bülent Ecevit tarafında Türkiye’ye davet edildi. Kemal Derviş, 22 yıldır görev yaptığı Dünya Bankasındaki görevinden ayrıldı. 13 Mart 2001 tarihinde Türkiye’ye geldi. Bülent Ecevit Hükümeti'nde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı yapıldı.
Kemal Derviş’in yönetiminde, 2002 yılı başlarında ekonomi düzelmeye başladı.
Seçimler zamanında yapılsaydı, ekonomi daha da düzelecek halk rahatlayacaktı. Koalisyon hükümetine olan tepkisi azalacaktı.
Halkın ekonomik krizlerin sorumlusu olarak gördüğü koalisyon hükümetini oluşturan partilere yönelik tepkisinin devam ettiği sırada Başbakan Yardımcısı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 7 Temmuz 2002 tarihinde yaptığı açıklamada, 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapılmasını istedi. MHP Meclis Grubu, Devlet Bahçeli’nin erken seçim yapılması önerisini, Meclis Genel Kuruluna taşıdı. 31 Temmuz 2002 tarihinde Meclis’te yapılan oylamada, MHP ve DYP’nin oylarıyla, 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapılmasına karar verildi.
3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapıldı. Seçimlerde DSP %1.22, MHP %8.35, ANAP %5.12 DYP, %9.54 oy aldı. Mecliste bulunan 4 parti, yüzde 10 ülke seçim barajını aşamadı. Meclis’in dışında kaldı.
Seçimlerden 14 ay önce, 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik krizlerin mağdur ettiği, aşını işini kaybeden yoksullaşan, halkın gündemi üzerine siyaset yaptı. “Yırtık ayakkabı giyerek okula gittim. Okulda simit ve kartpostal satarak harçlığımı kazandım. Yoksul yoksulun halinden anlar” dedi. YOKSULLUĞU, YOLSUZLUĞU ve YASAKLARI ortadan kaldırmanın, sözünü verdi. Halktan oy istedi. % 34.3 oy aldı. Birinci parti oldu. Toplam 550 milletvekilinin 363’nü (%66) kazandı. Büyük Bir Meclis çoğunluğu ile tek başına iktidara geldi.
Çok partili dönemde 1946-1999 arasında yapılan seçimlerde, % 34.3 oyla, toplam milletvekili sayısının %66’nı kazanarak tek başına iktidara gelen parti olmamıştı. AKP, %34.3 oyla toplam 550 milletvekilinin 363’nü kazanarak büyük bir Meclis çoğunluğu ile iktidara gelen parti oldu. Bu bağlamda AKP’nin yüzde 34.3 oyla, toplam 550 milletvekilinin 363’ünü kazanarak büyük bir Meclis çoğunluğu ile tek başına iktidara gelmesi, Meclisi Erken seçime zorlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “eseridir.”
YOKSULLUĞU, YOLSUZLUĞU ve YASAKLARI kaldırma sözünü vererek iktidara gelen Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye:
- Geriledi ve yoksullaştı. İşsizlik arttı. Türkiye yolsuzluklar ve yasaklar ülkesi oldu.
- Halk ı benden olanlar benden olmayanlar, inanlar inanmayanlar diye ayrıştırdı ve bölündü.
Ülke iç barışı bozuldu.
- Türkiye ve halk, yoksullaşır ve gerilerken, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakınları ise zenginleşti. Yaptırdığı sarayda lüks ve şatafat içinde yaşıyor.
-Yurt içinde ve yurt dışında yayınlanan dergi ve gazetelerde yayınlanan, Erdoğan’ın tekzip etmediği haberlere göre, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en zengin başkanı.
- AKP Genel Başkanı Başbakan, Mart 2003- Ağustos 2014 arasında yaptığı konuşmalarda MHP’ye, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, Türk Milliyetçiliğine yönelik çok ağır suçlamalar yaptı. Özellikle 18.02.2013 tarihinde yaptığı açıklamada “Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız” dedi. Daha önce Türk Milliyetçiliğine yönelik böyle bir aşağılama ve hakaret yapılmamıştı.
Fakat Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Bakanı Devlet Bahçeli, eserine sahip çıktı/çıkıyor. Verdiği sözlerini tutmayan, “Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız” diyen AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve AKP’ye laf ettirmiyor.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı kararların ve yaptığı uygulamaların doğruluğunu ve yanlışlığını sorgulamadan destekliyor. Erdoğan’ın yanlışlarını söyleyenlere ve eleştirenlere, sabah akşam hakaret ediyor. Ağzına ne gelirse söylüyor.