Annemin komşusu uğradı ayaküstü dün. Sohbet geldi dayandı yine evlatlara. Eee, üç anne bir arada olur da evlatlardan hiç dem vurulmaz mı? Hele ki bir ana-kız bir aradayken. Yani annemle ben.
Komşumuz bir gün önce hastahanedeymiş. Sıra beklerken, yine iki annenin dertleşmesine kulak misafiri olmuş. Annelerden biri demiş ki; “ Evlat tıpkı deniz gibidir. Ne suyu içilir ne de ondan vazgeçilir! “
İşte bundan yola çıkarak, hem bir evlat olarak hem de bir anne olarak zihinsel olarak bir sürü anı hücum etti belleğime. Yorgun düştüm takip etmekten. Hani bazen çantalarımızı toparlayıp taa uzaklara gitmek gelir ya içimizden. Tıpkı onun gibi bir duygu seli içine giriverdim ben de. Kaçıp gidesim geldi düşüncelerimden. Fakat bir yanım bilir ki gidilecek yer yoktur artık, kendinden kaçmak için.
Yalnızca bugün için; kendi kendimden sıkılır haldeyim, yaşam yine tatsız tuzsuz. Oğluma duyduğum özlem, Argos’ un hastalığından duyduğum endişe, annemle daha çok zaman geçirememenin verdiği suçluluk duygusu; bunların hepsi bahane, biliyorum. Ben, benden sıkıldım yine. Nasıl kendimden çıkabilirim, tabii yazarak. Oturdum, yazıyorum ben de. Tıpkı deniz gibi, evlat gibi; ne kendimin suyuna akabiliyorum ne de kendimden vazgeçebiliyorum. Geçecek, biliyorum!
Yine zihnimde canlanan bir başka kare: Denizde iki bey konuşuyorlardı; kulak misafiri oldum. Beylerden biri diğerine şöyle diyordu; “ Çocukken ne yapıyorsam şimdi onları yapıyorum. Çocukken bisiklete biniyordum, şimdi de biniyorum; yüzüyordum, şimdi de yüzüyorum; tekneyle açılıyordum, şimdi de tekneyle açılıyorum.”
Ben de aynı şeyleri yapıyorum. En çok da çocukken giydiğim şortlarımı doyasıya giyiyorum. Fakat akpak, bembeyaz saçlarımdan mı olsa gerek( ülkenin siyasi gidişine odaklanmak istemiyorum çünkü ) şortla dikkati üzerime çekmek beni çok ama çok rahatsız ediyor. Yüksek Gücüm biliyor ya, elimde olsa tek bikiniyle ömür geçirilecek bir ülkede yaşamak benim düşlerimden biri. Ne güzel olur istediğin yerde, istediğin zaman denize gir, çık ve günlük yaşantına devam et!
İşte sohbet sohbeti açtı ve “ deniz” sözcüğü başımıza ne işler açtı. Ondan gelecekler kabulümdür. Abartmaya gerek yok. Sadece, güzel gönlüm biraz muhabbet istedi, o kadar. Gönlüme ve bana yarenlik ettiğiniz için sonsuz teşekkürler!