Fikrinden emin olmayan yazarlar

Abone Ol

 Yazarları kategorize edersek, kaç çeşit yazar çıkar, bunların kaç alt kategorisi olur doğrusu peşinen söylemek mümkün değil. Bunun için detaylı bir analiz şart ama kolay yolu “dönek” yazarlara bakmaktır. Bir de “fikrinden emin olmayan yazarlar” var.

Elbette her görüşten yazarları farklı kategoriye koymak, hatta aynı kategoride, değişik siyasi görüşe sahip yazarları karıştırmak mümkün.

Çok var ama bugün konuğumuz Ertuğrul Özkök olsun…

Özkök, kıymetini de bilsin, öyle köşeme her yazarı konuk edecek bir yapıda değilim.

Özkök’ün “Şu sözleri Türklüğümle övünerek söylüyorum” başlıklı yazısını okuma şansızlığına erenlerdenim.

Aman Allah’ım, oku oku bir şey anlaşılmıyor.

Dövüyor mu, sövüyor mu belli değil.

Eleştiriyor mu, destekliyor mu o da belli değil.

Yapılan doğru mu, yanlış mı onu da Özkök’ün yazısının ana fikrinden öğrenmemiz mümkün olmuyor.

Doğu ve Güneydoğu’da PKK’yla yapılan mücadeleyi anlatıyor Ertuğrul Özkök…

Devletin ve askerin kararlılığını söylüyor…

Sonra “ama” diyor…

Biliyorsunuz bir cümlenin ortasında “ama” varsa, sonunda bir önceki nesh edilir…

Özkök de öyle yapıyor…

Ama…

Bakın bir “ama” da ben dedim…

Ama bunu kendisi söylemiyor, belki de söyleyemiyor…

Tarihe havale ediyor…

Bir de dış dünyadan görünmesine…

Kendisi “Türklüğüyle övünerek” söylüyor ama batılı, yani aslında teröre destek veren ülkelerin ne dediğini çok daha umursuyor.

İşte burada kendi fikrinden emin olmadığı bir kez daha ortaya çıkıyor.

Emin olmak için ortada bir “fikir” gerekir, ne yazık ki birçok yazarımızda olmayan bu.

Fikirsiz âlimler var bizde…

İlmiyle amel etmeyenler de var elbet…

Köşeyi doldurmak ve patronunun talebine göre yazmak dışında bir amaçları yok bunların.

“Eleştir” dediğinde eleştiren bir yapıları var.

“Savun” dediğinde de ölümüne savunan…

Teröristlerin teslim olmasını, devletin ve askerlerin kararlılığına bağlayan Özkök, terörü finanse edenlerin olaya nasıl bakacağını daha çok önemsiyor.

Bir de tarihe gönderme yaparak, tarihin bunu farklı yazacağını söylüyor.

Yani terörle mücadele edilmesi tarihle kınanacak, belki de tarih yargılayacak…

Belki de Özkök, bu yazıyı yazarken merhum Ahmet Kaya’nın “Beni tarihle yargıla” şarkısını dinliyordur, derinden derinden…

“Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,

Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz

Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,

Ve tarihle yargıla...”

Tarih ne der belki biz görmeyeceğiz, illa da görmeyeceğiz ama çocuklarımız ve belki torunlarımız görecek.

Tarihin ne yazmasını çok umursayanlardan değilim, tarihi kimlerin yazdığıyla ilgilenenlerdenim…

80 yıl boyunca “yalan” bir tarihi “ders” olarak okuyan bir toplumda, tarihin ne yazacağını umursamak için, fikir sahibi olmamak lazım.

Özkök, PKK’ya nefret duyan birisi olduğunu da özellikle belirtiyor ve operasyonları desteklediğini söyleyerek hükümete bir de el uzatmış oluyor.

Ama hem dışarıdan bakışa hem de tarihe vurgu yaparak, “sakın yanlış anlamayın, ben demiyorum, konu komşu diyor” havasına girmeye çalışıyor.

Ama o yazıdan sonra bir küçük yazı daha yazıyor;

“Yaz tam zamanında geliyor, bu şarkıda”

Ben şarkı dinlediğini söylemiştim. Ahmet Kaya’dan sonra Parios’u dinliyor…

Maksat entel desinler.

Bazıları da “vıyşş, Ertuğrul’um Özkök’üm yabancı şarkı da dinlermiş” diye elini dizine vursun istiyor.

Bunu beceriyor da…

Merhum Çetin Altan’ın “Hayal ettiğim ülke bu değildi..” sözlerinin arkasına sığınarak, ülkeden gitmenin şimdi tam zamanı olduğunu Parios’un dizeleriyle söylüyor…

Büyük gazetenin büyük yazarı Ertuğrul Özkök, ne diyeceğini kendisi bile bilmeyen birisi.

Büyük gazeteye büyük unvanlı küçük yazar yakışmıyor ve belki de aslında yakışıyor. Kullanılmak için “büyük” olmak gerekmiyor, “her kalıba girecek tıynette olmak” yeterlidir.

Yazdıklarının önemi yok, yazdırdıklarının önemi ise pek çok…

 

Tweetimden Seçmeler

Herkesin her şeyi bildiği bir dünyada, hiçbir şey bilmemek, bilmenin en güzeli olsa gerek.