*Fırat boyunda, çocuklar; adeta nehrin içinde büyüyerek, sadece iyi yüzmeyi değil, ilk meydan okumalarını, mücadelelerini, azimlerini, cesaretlerini, karar isabetliliklerini Fırat´ın azgın suları içinde öğrenmeye başlarlar. Bu nedenle, bu topraklarda direnme ve dayanma gücü yüksek, öz güvenleri ve mücadele azimleri yerinde olan insanlar yetişiyor.
*Anlattığım bu deneyimde yaşananlar, iş ve özel yaşamımızda da aynen geçerli. Bir amaca varmak istiyorsanız hedefi iyi belirlemek, mevcut olanakların net bir şekilde tespiti, ekip üyelerinin doğru seçimi, başarısızlık halindeki olasılıkları göz önünde bulundurmak, kaybedildiğinde yeni alternatiflerin belirlenmesi son derece önemli.
*İş yaşamı, hep tercihlerden oluşuyor. Tercihinizi doğru yaptıysanız ve de bunu başarmak için elinizden gelen bütün gücünüzü kullandıysanız sorun yok, yapamadıysanız geri döndüğünüzde hiçbir şeyin yerinde durmadığını bilmek, koşulların, fırsatların ve risklerin sürekli değiştiğini iyi kavramak gerekiyor. Tüm fırsatlar ve tehditler adeta bir oyun gibi sürekli yer değiştiriyor.
Doğduğum ve 11 yaşına kadar büyüdüğüm köyümüz; Güneydoğu Anadolu´da, Fırat´ın Göksu nehri ile birleştiği noktada, iki yakası oldukça yüksek ve dik kayalıklardan oluşan, kayalıkların alt tarafında iki nehrin birleşmesi ile oluşan dev bir kanyonun içindeydi.
Fırat; uygarlık tarihine tanıklık ederek, yüzyıllardır akıttığı gözyaşıyla, insanlığa; yol oldu, aş oldu, iş oldu, hayat oldu. Güzellikleri ve coşkulu görüntüsüyle insanların ruhuna ışık verdi. Hayatın, medeniyetin bir parçası oldu.
Buna mukabil, acı ve dramlara konu olarak, türkülere, filmlere konu oldu. İyi veya kötü, yaşattıklarıyla yüz yıllardır milyonlarca insanın yaşamına dokundu ve bu yaşamlara şekil verdi, ders verdi, hayat verdi.
FIRAT BOYUNDA, ÇOCUKLAR SADECE YÜZMEYİ ÖĞRENMEZLER
Fırat boyunda, çocuklar; adeta nehrin içinde büyüyerek, sadece iyi yüzmeyi değil, ilk meydan okumalarını, mücadelelerini, azimlerini, cesaretlerini, karar isabetliliklerini Fırat´ın azgın suları içinde öğrenmeye başlarlar. Bu nedenle, bu topraklarda direnme ve dayanma gücü yüksek, öz güvenleri ve mücadele azimleri yerinde olan insanlar yetişiyor.
Bölgede Fırat kıyısında yüzerek suyun bu yakasından diğer yakasına geçmek isterseniz, Fırat´ın yüksek dalgaları ve akış hızı nedeniyle karşı kıyıya dikey olarak geçmeniz olanaksız olmakta, ancak solunuza göre yaklaşık 135 derecelik bir açı yaratarak geçebilmektesiniz.
Eğer böylesi bir açıyla karşı kıyıya geçemiyor, neden olduğunuz açı örneğin 145 dereceye çıkıyor ise karşıya geçseniz bile kıyıya ayak basma şansınız olmuyor. Zira kıyıya çıkılacak uygun yerin aşağı tarafına denk düştüğünüz için karşınızdaki 50-60 metrelik dik kayalar ve azgın sular buna izin vermiyor.
Ya ileride/daha aşağılarda hiç istemediğiniz bir bölgede kıyıya ayak basabiliyorsunuz ya da geri dönmek için çabalıyor, bu kez de yine suyun azgın dalgalarına kendinizi kaptırıyor, dönseniz bile, eski yerinizin çok aşağı kısımlarında, hiç istemediğiniz yerlere dönebiliyorsunuz.
DALGALARLA BOĞUŞUR, HIZ VE KULAÇ DÜZEYİNİ BUNA GÖRE YAPARDIK
Bu deneyimi her yaşamaya teşebbüs ettiğimizde, karşı vardığımızda kıyıya ayak basacak bir noktaya varıp varamayacağımızı iyi hesap eder, buna göre hareket edilecek noktayı belirler, a ve b planını göz önünde bulundurur, dalgalarla buna göre boğuşur, hız ve kulaç düzeyini buna göre yapardık. Ayrıca ekip olarak gidilecekse de yanımızdaki arkadaş seçimini, olası en aksi durumlara göre belirlerdik. Çünkü başarılı olamama ve geri dönüş, hedeften sapma ve başarısızlık olarak addedilirdi. Zaman ve emek maliyeti de cabası.
KAYBEDİLDİĞİNDE YENİ ALTERNATİFLERİN BELİRLENMESİ SON DERECE ÖNEMLİ
Anlattığım bu deneyimde yaşananlar, iş ve özel yaşamımızda da aynen geçerli. Bir amaca varmak istiyorsanız hedefi iyi belirlemek, mevcut olanakların net bir şekilde tespiti, ekip üyelerinin doğru seçimi, başarısızlık halindeki olasılıkları göz önünde bulundurmak, kaybedildiğinde yeni alternatiflerin belirlenmesi son derece önemli.
Zira seçiminiz, sizi geri dönüşü olmayan bir yola sürüklediğinde aynı noktaya/seviyeye geri dönmeniz çoğu kez olanaksızdır. Bu nedenle seçimi ve stratejiyi bu bilinçle belirlemek ve uygulamak gerekir. Zira geri dönüşün her zaman bir maliyeti vardır. Bu maliyet çoğu kez yeniden üstlenilmesi ağır maliyet olabilir. Bu nedenle bütün bu maliyetlerin göz önünde bulundurulması gerekir.
İŞ YAŞAMI HEP TERCİHLERDEN OLUŞUR
İş hayatında, piyasalarda sonsuz tehditler/tehlikeler olduğu gibi, bir o kadar da, hatta daha fazlası kadar fırsatlar söz konusu oluyor. Keşke şu yatırımı yapsaydım, şu malı üretseydim, bu müşteriyi kaçırmasaydım, A hisse senedini satın alsaydım, yatırımlarımı altında veya dövizde değerlendirseydim, VİOP´ta şuna oynasaydım daha fazla kazanırdım vs. vs.
İş yaşamı, hep tercihlerden oluşur. Tercihinizi doğru yaptıysanız ve de bunu başarmak için elinizden gelen bütün gücünüzü kullandıysanız sorun yok, yapamadıysanız geri döndüğünüzde hiçbir şeyin yerinde durmadığını bilmek, koşulların, fırsatların ve risklerin sürekli değiştiğini iyi kavramak gerekiyor. Tüm fırsatlar ve tehditler adeta bir oyun gibi sürekli yer değiştirir. Bu nedenle, planlama, örgütleme, yöneltme, eş güdümleme/koordinasyon ve denetimden oluşan yönetim fonksiyonlarının iyi işlemesi, bir biriyle uyumlu ve tamamlayıcı olması gerekir. Bu prensipler, doğru belirlenmiş bir vizyon, buna göre oluşturulmuş uygun kaynaklar, işi gerçekleştirecek nitelikte bir ekip ve bu doğrultuda oluşturulacak stratejik planlarla desteklendiğinde başarı normal koşullar altında kaçınılmaz olur.
DEĞİŞİME AYAK UYDURMAK HAYATİ DERECEDE ÖNEMLİ
Ek olarak, değişime ayak uydurmak da hayati derecede önemlidir. Zira iş dünyasında her an her şey değişiyor ve bu değişimin iş kolumuzda üretilen mal ve hizmet üretimine etkisi sürekli olarak yakinen takip edilmelidir.
Şans unsurunu bir kenara bırakacak olursak, hiçbir başarı tesadüfü değildir. Başarının temelinde yönetim fonksiyonlarının her birinin iyi işlemesi, vizyon, strateji, disiplin, değişimi yönetmek, özveri, yaratıcılık, yenilikçilik ve iyi bir lider yatar.