Ruhtaki çirkinlikler... İyi ki; diyorum.. İyi ki; yüze de yansıyor. İyi ki; içte var olan kötülükler zamanla yüze, mimiklere ve çizgilere yansıyor da; biz de kim nedir anlıyoruz...
Bazen de iyi ki; kötüler diyorum. İyi ki; kötüler de, iyilerin değerini biliyoruz sayelerinde. İyi ki; içlerindeki karanlık yüzlerine yansıyor da, bir göz temasıyla anlıyoruz ne olduklarını.
‘Allah gönlüne göre versin’ diye bir dilek vardır hani. İşte o dileğin ne anlama geldiğini, yirmili yaşları artık devirince anlıyoruz. Gönlüne göre versin, gönlünden geçen iyiyse iyi, kötüyse kötü...
Çirkin olur bazı insanlar. Yüzü ne kadar güzel olursa olsun; gülüşü çirkindir, tavrı çirkindir, duruşu çirkindir, sözleri çirkindir.. Tabi ki; bakışları... Bakışlar kendini öyle bir ele verir ki; ağzından çıkan kelimeler ne kadar tatlı olursa olsun, bir bakarsın gözlerine, çirkinlikler süzülmüş kirpiklerinden, bir ok gibi saplanıyor tam üzerine...
Güzel olur bazı insanlar... Yüzlerine bakmaya gerek yok, yüreğine dokunurlar. Tam da yüreğinden hissedersin, gözlerine bakınca bir çırpıda anlarsın, gönlünün güzelliğini gözlerinde taşır. Yüzü çirkindir belki ama, kalbinin ışığı yüzünü aydınlatır.
Ve talih... ‘Allah çirkin talihi versin’ derler ya hani. O yüzleri çirkinler için söylenmemiştir. Nice yüzü çirkin, kalbi güzellikte sınır tanımayan kişiler için değildir o cümle. O cümle kalbinin çirkinliğini, yüzünün güzelliğine rağmen tam gözlerinin içinde taşıyanlar içindir. Nitekim doğrudur da. Kalbi çirkin olanların dünyasıdır bu dünya... Hep şanslı ve hep talihlilerdir. Bir bakarsın, dünyanın her yerini sarmışlar ve bir de güzel kurulmuşlar. Yüreğinden güzellik akanlara yer kalmamıştır dünyada. Onlar da arta kalan yerlere sığınmışlardır, sessizce ve masumca...
Dünya çirkinlerin, rüya bizim...
Gerçek çirkinlerin, hayal bizim...
Zirve çirkinlerin, umut bizim...
Aşk çirkinlerin, acı bizim...
Huzur çirkinlerin, kahır bizim...
Mutluluk çirkinlerin, hüzün bizim...
Yeryüzü çirkinlerin, gökyüzü bizim...
Gökyüzü bizim...
Şimdi yüreğimizdeki tüm umutlarla, tüm hayallerle, tüm rüyalarla, tüm acılarla, tüm kahırlarla ve tüm hüzünlerle, çirkinliklerin barınmayacağı bir yürekle, kalbimizin tüm güzelliğini dolduralım gözlerimize...
Önce gözümüzle, sonra gönlümüzle bakalım gökyüzüne. Gökyüzü bizim... Gökyüzü bizlerin... Kalbimizi açalım ve kocaman gülümseyelim, bizimle birlikte gülümseyen herkese...
Kim bilir; belki de birbirimize gülümsemişizdir yine...
Hoşça, dostça, kalbinizdeki güzellik huzuruyla kalın...
Emine ÖZEL SUMMAK