Son yarım yüzyılda yetişkinliğe geçişte, ortalama 18- 29 yaşlar arasındaki bireylerin ve hatta yetişkinlerin rollerinde değişiklikler olmaya başlamıştır. Evlilik, anababa olma, eğitimi tamamlama ve kendine ait bir evde yaşama gibi yetişkinliğe geçiş belirleyicileri daha erken yaşlardan yirmili yaşların sonuna doğru ilerlediği için, bu değişiklikler 18-29 yaşlar arasındaki bireylerin gelişimlerinin doğasını da değiştirmiştir. 18-29 yaşlar arasındaki bireylerin, yetişkin yaşamlarına girdikleri ve yetişkinlik rollerini üstlendiklerine ilişkin kesin kanıtlar da bulunmamakta ve bu yaşlardaki bireylerin özelliklerinde çok büyük farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu niteliksel farklılıklardan dolayı, bu dönem “beliren yetişkinlik dönemi (emerging adulthood)” olarak adlandırılmıştır.
Ergenlik döneminde bulunan birey bilişsel, fiziksel ve psikolojik değişimler yaşamaktadır. Bu değişimler ile birlikte toplumsal normlara ayak uydurmak durumunda kalır. Bir yandan çocukluktan gelen benlik algısını devam ettirme ve var olan dengeyi sürdürme çabaları ile toplumun değişen beklentileri arasında kalmaktadır. Bu durum ergende değişimi zorunlu kılmaktadır. Ergen tüm bu durumlar karşısında kimliğini yeniden tanımlayarak toplum içinde bir yer edinmek durumundadır. Kimlik, bireyin zaman içinde ve bir durumdan diğerine benliğinin aynı kaldığına dair öznel duygusu olarak tanımlanmasıdır ve bireyin biyolojik özellikleri, psikolojik gereksinimleri, ilgileri ve savunmaları ile içinde yaşanılan kültürün tarafından birlikte şekillendirilmesidir. Kısacası kimlik bireyin ‘Ben Kimim?’ sorusuna verdiği yanıttır.
Beliren yetişkinlik dönemine kadar ergenler karşılaştıkları sorunların sonuçlarına direk olarak maruz kalmamaktadır ancak beliren yetişkinlik dönemiyle birlikte kişiler belki de bu işlevsiz aile ortamından uzaklaşarak, bağımsız bir şekilde düzen kurabilme, sorumluluk alarak sonuçları kabullenme olanağına sahip olmaktadırlar. Hayatlarını daha iyi bir şekilde sürdürebilmek veya daha kötüsünü yaşamak artık onların elindedir. Bu durumda bireylerin kimlik gelişiminin etkilendiğini söyleyebiliriz. Bu dönemde bireyler çoğu kez ergenliğin etkilerinden de tamamen kopamamakta olup yetişkinliğe geçişin getirdiği sorumluluktan da kaçamamaktadır. Kendine odaklanma beliren yetişkinlik dönemi içerisinde olumsuz değil sağlıklı bir durum olarak değerlendirilmektedir. Özellikle bireylerin hayatları ile ilgili verecekleri kararlarda ailelerinden bağımsızlaşmaları, kim oldukları ve neleri yapıp yapamayacaklarını değerlendirmeleri konusunda önemlidir.
Beliren yetişkinlik dönemi bireylerin en çok kendilerine odaklandıkları dönemdir. Bireyler hem günlük hayatları ile ilgili kararlarını kendileri vermek hem de yaşamlarını yönetmek zorundadır. Aslında günümüzde de çokça duyduğumuz ‘büyü artık çocuk değilsin sen’ sorusunun altında bu dönem yatıyor. Bunun gibi birçok etkeni göz önüne alırsak kimliğimizin gelişmesinde Beliren Yetişkinlik dönemini es geçemeyiz. Ne ergen tanımı için de ne de tam olarak yetişkin tanımı içinde olmadığımız bu dönemin kimlik gelişimine etkisi büyüktür.