Arıların bitkisel kaynaklardan topladıkları nektarları metabolize ederek bala dönüştürmelerinin biyokimyasal bir süreç olduğunu ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, doğal bir besin olan bala, dışarıdan herhangi bir madde katılması veya balın doğal yapısında bulunan bir maddenin uzaklaştırılmasının kanun ve yönetmeliklerce yasaklandığını söyledi.
Yiğit, balın doğal olarak antioksidan özelliği olan bir gıdadır. Yapılan bir araştırmada koyu renkli balların antioksidan içeriğinin açık renkli olanlara göre daha yüksek olduğu görüldüğünü belirterek, "Bal içerdiği vitaminler, mineraller, organik asitler, flavonoidler ve enzimler nedeniyle sindirimi kolay, besleyici ve pek çok hastalığa karşı koruyucu ve tedavi edici özellik gösteren fonksiyonel bir besindir. Bal bileşiminde bulunan potasyum, fosfor, demir, magnezyum, sodyum, mangan, klor, kükürt ve iyot gibi insan vücudunun ihtiyaç duyduğu mineral maddelerce de zengin bir besin kaynağıdır" dedi.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ DE DESTEKLİYOR
Bal bakteri, virüs ve mantarlara karşı vücudun bağışıklık sistemine destek olduğuna dikkati çeken Yiğit, “Özellikle kış aylarında bağışıklığı güçlendirmek ve soğuk algınlığından korunmak için tüketmekte fayda vardır. Bal içeriğindeki flavonoidler sayesinde kansere karşı koruyucu etki de göstermektedir. Yapılan birçok bilimsel araştırma balın, mide ülserinin temel etkeni olan Helicobacter pylori bakterisinin gelişimini yavaşlatarak hastalığın etkisini azalttığını bildirmiştir.” şeklinde konuştu.
PORSİYON KONTROLÜNE DİKKAT!
“Bal oldukça sağlıklı bir besindir ancak tüketilirken porsiyon kontrolü oldukça önemlidir.” diyen Yiğit, içeriğinde yüzde 82 oranında karbonhidrat ve yüzde 1 oranında vitamin, mineral ve biyoaktif bileşikler bulundurduğunu, şeker oranı oldukça yüksek olduğu için diyabetik bireylerin tüketirken oldukça dikkatli olması gerektiğini söyledi.