Adam, avlanmanın son derece yasak olduğu, yakalanınca çok yüklü para cezalarının kesin uygulandığı milli parkta, göl kenarında, kucağında kocaman bir balık ile parkın polis müdürüne yakalanmış.
Polis müdürü adama sormuş; “Avlanma izniniz var mı?..”
“Yoook!..” demiş adam, “Ayrıca gerek de yok !.. Çünkü bu balığı ben evimde besliyorum. Her gün buraya gelip gölde bir müddet yüzdürüyorum. Islık çalıyorum dönüp geliyor, alıp eve götürüyorum!?..”
“Tamamen palavra” demiş polis müdürü, “Balıklar bu dediğinizi asla yapamaz !.. Elinizdeki suç delili bu balıkla birlikte sizi şimdi hakim karşısına çıkartmak zorundayım!..”
“İnanın bu gerçek efendim.. İsterseniz göstereyim!..”
“Tamam. Görelim bakalım hadi!?”
Adam balığı gölün derin sularına bırakmış, aradan birkaç dakika geçmiş, polis müdürü adama dönüp:
“Evet?” demiş.
“Evet ne ?..” demiş adam.
“Ne zaman geri çağıracaksın!?..”
“Neyi!?”
“Neyi olacak !?.. Balığı!”
“Hangi balığı?”
***
Haydi, gel de ispat et bakalım, adamın yasak yerde balık avladığını.
Kamera da yok tabi.
İspat edemediğin gibi, suçlu olduğunu bile bile bir şey yapamamanın vermiş olduğu çaresizlik duygusunu varın siz tahmin edin.
Üstelik ısrar etsen sen suçlu olacaksın masum birisini itham ettiğin için.
Sonuç, adam polisin gözünün içine baka baka, elini kolunu sallayarak çekip gidiyor.
Her karşılaştığında da hiçbir şey olmamış gibi davranması da cabası.
Günlük yaşantımızda da böyle değil mi?
Gözümüzün içine bakarak, bilerek ve isteyerek yanlış yapanlar, haksızlık yapanlar bunun ispatı mümkün olmadığında rahatlıkla inkâr edebiliyorlar.
Tabi sadece ispatı mümkün olmadığında yaşanmıyor bunlar.
Ellerindeki güce güvenerek bunu yapanlara da şahit olabiliyoruz.
Bu kez ispatı mümkün ama ispat edeceklerde korkaklık ya da neme lazım kolaycılığı baskın çıktığı için sonuç değişmiyor ve pişkin pişkin “hangi balık?” diye sorabiliyorlar.
Ha, bir şey daha,
Bir de çıkar beklentisini buna eklemek lazım.
Yani özellikle de haksız çıkar beklentisi içerisinde olanlar yüzünden de kötülük edenler ve suç işleyenler gözümüzün içine bakarak “hangi balık?” diye sorabiliyorlar.
Eh, ne diyelim, biz de mecburen namusluların cesur olacağı günü bekleriz.
Oysa kötüler, kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar.