Hangi Eti Yediğinizi Biliyor Musunuz?

Abone Ol



Gıda ürünlerinde her türlü sahtekârlığın yapılması yetmezmiş gibi, şimdi de et ürünlerinde olmaması gereken hayvan etlerini bizlere yedirmeye başladılar.

Para kazanma uğruna, daha da zengin olma uğruna, servetlerine servet katma uğruna insanların sağlığıyla oynamaya başladılar.

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de, hatta ilimizde at, eşek, domuz eti gibi hayvanların etlerini insanlara yedirmeye başladılar. Anlaşılmasının hayli zor olduğu ya da cafcaflı ambalajları içerisinde sunulan etlerin, ne eti olduğu bilinemediği etleri yemeyeniniz yoktur sanırım.

Şimdi bazılarınız, “ben hiç yemedim, yememişimdir” dese de eminim ki bir şekilde bu etlerden yemişlerdir, yedirmişlerdir.

 At eti skandalı gün geçtikçe büyüyor.

Türkiye’de de satılan at, eşek ve domuz etleri; toplumsal hassasiyetlerimize ve dini inancımız gereği haram olduğundan, satılması yasaklanmıştır.

Dünyada et ürünlerinin satıldığı veya kullanıldığı her yerden, bu etlerin kullanıldığının ispat ediliyor olması, insanların sağlığıyla ne denli oynanmış olabileceği sıkıntısı, gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Akla hemen şu soru gelmektedir.

Bu at, eşek, domuz, belki it etlerinden Türkiye’ye girdi mi, getirildi mi?

Eğer girmişse şayet ( ki girdiğini düşünüyorum, en azından bu işle iştigal edenler ve bu işin uzmanları öyle söylüyor) Tarım Bakanlığının aldığını düşündüğümüz her türlü önlemlere karşı, nasıl oluyor da yurdumuza sokulmaktadır.

Bu aralar Avrupa’nın at eti skandalıyla çalkalandığı bir ortamda, kimse Türkiye’ye de sokulmadığını iddia edemez.

Dünyadaki ünlü firmaların ürünlerinde değişik etlerin tespit edilmesiyle, Türkiye’de de tüketilip, tüketilmediği merak konusu haline geldi.

Türkiye’nin muhtelif illerinde, lüks lokanta ve otellerde, döner satılan birçok döner işyerlerinde at, eşek ve domuz etinin satıldığına şahit oluyoruz. ,

İlimizde de eşek etinin satıldığı bir dönemle birlikte, son olarak da bir pide salonunda farklı etlerin kullanıldığı tespit edilince; artık kime, nasıl güveneceğimize, nereden, nasıl et alacağımıza karar veremeyip, karar kara düşünüyoruz. Çeşitli yasal olmayan yollardan kaçak olarak giren etler, lokanta ve dönercilerde kullanıldığından, en sağlam olan yerlerden bile yemek yerken, döner alırken şüpheyle bakmaktayız. Güven duyulan, güvenle alışveriş yaptığımız yerlerden bile et alırken, “acaba”lar beliriyor kafamızda.

Ayda, yılda bir kez yediğimiz, yiyebilenlerin olduğu bir dönemde yenilen et, sağlığımızı bozan et çeşitleri ise, vay halimize!

Bu etlerden insanlara yedirenler; hangi zihniyete, hangi dine-inanca, hangi felsefeye mensuplar, hangi insanî değerlere sahipler acaba?

Çarşıya çıkarken açlığımızı giderirken, bakalım artık nereye gideceğiz?

Dürüst olanlar da sahtekârların ateşine yanmaktalar.

Yediğimiz her ete iğrenerek, tiksinerek, şüphelenerek bakıyoruz.

Verilen cezalar da caydırıcı olmayınca; sahtekârlar, üçkâğıtçılar, bu işle iştigal edenler, bu meydanda rahatça cirit atıyorlar.

Bakalım nereye kadar gidebilecekler.

Tüm bu olanlara rağmen, görünen o ki, etin imajı sarsılmamaktadır.

İnanın birkaç hafta sonra, hiçbir şey olmamış gibi bu da unutulup gidecektir.

Tıpkı oluşturulan diğer suni gündemler gibi!

 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com