Fanidir hayatı, deryayı deniz.
Renkler cümbüşünde, ummana dalan.
Çözülmez bilmece, her zaman giz.
Misafirsin ey ins, aç gözün uyan
Hayat, evet yaşadığımız şu hayat… Canlılara bahşedilenin en güzeli... Okyanus. Ucu bucağı görünmeyen dev bir okyanus gibi hayat…
Sevdiklerimizin, bildiğimiz bilmediğimiz tüm canlıların yaşadığı bir okyanus bu.
İnsanlarsa yüzmekte bu okyanusun yakamozlarındaki renk çümbüşünde…
Kimini gizemli fani dünyanın göz kamaştırıcılığındaki esrarengiz camgöbeği renginin pastoral tonlarındaki meraklı bakışların gölgesiyle bütünleştiren, derinliğe erdiren hayat…
Kimini sığ sularında barındırıp yaşamla ölüm arası keskin ve bir o kadarda ince bir çizginin nazik dokusunun ilmeklerinde sürükleyen bir yaşam…
Yaşamın kırmızısı sayılan ölüm ile yas karanlığı arası… Bazen dev girdaplarıyla evirip çeviren, karanlığın o seçilmez hengâmesinde; karşımızda bazen durgun, Fırat sularının yılan misali boylu boyunca kıvrıldığı ve yeşilin huzur veren hali gibidir hayat.
Ne zaman, nerede, hangi yüzünü göstereceği belli olmayan derya sularının derin engebesindeyiz hepimiz.
Var edilen de biz, yok edilecek de biz; ama sonsuz bir başlangıcı olan bir sondur hayat.
Deniz deryada mücadele veren biz, yaşayanda biz…
Kıyıya vurup yaşamı biten de.
Hayat okyanusu içinde, bu her hareketi ayrı bir fırtına olandır insan. Yaşamaksa okyanusun bin bir renginde âdeta. Kimi zaman yağmurlar yağar, sert dalgalar geldikçe bir dağ misali gelir üstümüze...
Dev dalgaların altında kalıp ezilmenin ve meşkatsiz ve mecalsiz kalmanın hazanı, hüznü serpilir üstümüze…
Dalganın kudurmuşluğuna feryat, figan seslenişleri eklenir…
Bazen, deniz durgunluğunun mavisinde, yakamozların ışıltısıyla huzur havası kaplar tüm yalnızlığımızı, benliğimizi…
Sakinliğin muhteşem tonları, korkular, menekşe kokusu da olsa gerek yaşamın girdabında sarar tüm bedenimizi…
Titrediğimiz canhıraş telâş anları, enginliğinde denizin maviliğini ve umudun beyaz yansımalarını sunarız. Bazen kısacık ömrümüze sığdırmaya çalışırız olan bitenleri.
Doğumun bazen ağlatan, çoğu zaman güldüren, ölümün yosun tutmuş kayaların kokusu gibi ağır ve koyu tonunun yorgun kirli yüzü olur yaşadığımız sürece.
Okyanusta kıyıya vurmanın bedeli olur bazen ölümler. Gecelerin işvesi yıldızların gün ağarmasıyla son bulan bitiş öyküsü gibi olur hayat. Bazen denizanasının renksizliği yapışır üstümüze. Bazen de parıltılı pullar içinde, taç yapar balıklar üstümüze gelerek.
Hayat bir yunusun deniz ve gökle buluşma noktasıdır kimi zaman.
Masmavi gökyüzünün enginliği, masmavi denizin gri dalgalarının umut esintileri gibi dingin…
Hayat bu, bir okyanus derniliğnde…
Gülümsemenin yanaklardaki gamzeler tadında...
Suskun görüntüsünde gizlenen sesinin haykırışıdır, karşımızda kimi zaman.
Doğumla başlayan tatlı fani hayat, bazen fırtınalı bakışların korkutucu marşının sesi gibidir.
Korkuyla sevgi arası, alaca renk cümbüşüdür sanki bu hayat okyanusu.
Renklerin birleşiminin alaca rengi…
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com